Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Mart 2010       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Mondros Mütarekesi
(30 Ekim 1918)

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisini belgeleyen Mondros Mütarekesi aslında bir silah bırakışması, bir ateşkes söz­leşmesi olarak hazırlanmakla birlikte içerdiği hükümler bakımından tam bir teslim antlaş­masıdır.
Ad:  Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)3.jpg
Gösterim: 2192
Boyut:  82.6 KB
Osmanlı Devleti ile bağlaşıkları Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan Eylül 1918'de artık savaşı sürdüremeyeceklerini an­lamışlardı. Önce Bulgaristan 29 Eylül'de ateş­kes antlaşması imzalayarak savaştan çekildi. Bunu Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı Devleti'nin ateşkes için ABD Başka­nı Woodrow Wilson'a başvuruları izledi. Ye­nilgiyi kabul eden bu devletler Wilson'un 8 Ocak 1918'de açıkladığı 14 maddelik barış programı çerçevesinde bir antlaşma yapmak istiyorlardı. Ama İngiltere ve Fransa buna karşı çıkınca ABD'de de onlara uyarak daha sert bir tutum takındı. ABD, Almanya ve Avusturya-Macaristan ile kendi bağlaşıkları­nın istekleri doğrultusunda ateşkes koşullarını görüşmeye başlarken Osmanlı Devleti'nin başvurusuna yanıt bile vermedi.

Bu arada 1913'ten beri başta bulunan İtti­hat ve Terakki hükümeti 8 Ekim'de istifa etmişti. Yeni hükümeti kuran Ahmed İzzet Paşa da ABD'den bir yanıt alamayınca ateş­kes için İngiltere'ye başvurdu. Bu isteği he­men kabul eden İngiltere, görüşmelerin Ege Denizi'ndeki Limni Adası'nın Mondros lima­nında demirli bir savaş gemisinde yapılmasını istedi. İngiltere'yi Amiral Arthur G. Calthorpe' un, Osmanlı Devleti'ni de Bahriye Nazırı Rauf (Orbay) Bey'in başkanlığındaki kurulların temsil ettiği görüşmeler 27 Ekim'de Mondros'ta başladı. Amiral Calthorpe görüşmeye ateşkes koşullarını içeren bir taslakla gelmişti. Osmanlı kurulurun son derece ağır hüküm­lerle dolu bu belgeye itiraz edecek gücü yoktu. Bazı hükümleri hafifletme yolundaki çabaları da başarılı olamadı ve 30 Ekim'de 25 maddelik mütareke metnini imzalamak zo­runda kaldı.

Mütareke hükümlerine göre İstanbul ve Çanakkale boğazları silahsızlandırılarak ser­best geçişe açılıyor, denetimi de İtilaf Devletleri'ne bırakılıyordu. Sınırların korunması ve iç güvenlik için gerekli sayının dışındaki askerler terhis ediliyor, yani ordu dağıtılı­yordu. Donanma da İtilaf Devletleri'nin gö­zetimi altında limanlara çekiliyordu. Bütün ulaştırma ve haberleşme hizmetleri İtilaf Dev­letleri'nin denetimi altına giriyordu. En önemli madde ise İtilaf Devletleri'nin, güvenliklerini tehlikeye düşürdüğünü ileri sürerek istedikleri yeri işgal edebileceklerini öngören yedinci maddeydi. Nitekim kısa bir süre sonra bu madde hükmüne dayanılarak dört bir yanda işgaller başlayacak, İtilaf Devletleri 1920'de Osmanlı Devleti'ne Sevr Antlaşması'nı imzalatarak bu işgalleri resmen kabul ettireceklerdi. Buna karşı çıkanlar ise Ana­dolu'da Kurtuluş Savaşı'nın bayrağını açacaklardı.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'yle İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütareke (30 Ekim 1918). Eylül 1918’e gelindiğinde, savaşın Türkiye ve müttefikleri için kaybedildiği kesin olarak anlaşılmıştı. Nitekim Bulgaristan, 29 Eylülde ve Almanya da 4 Ekim'de ABD’ye başvurarak barış istediler. Bu durumda Osmanlı Devletinin de yapacağı başka bir şey kalmamıştı. Güneyde İngiliz kuvvetleri, Anadolu sınırına dayanmış, batıda Bulgaristan’ın çekilmesiyle Makedonya cephesi çökmüş ve İstanbul, doğrudan İtilaf Devletlerinin tehdidi altına girmişti. Bu şartlar altında Türkiye de, 5 Ekimde, mütareke için ABD Başkanı Wilson’a başvurdu. Türkleri, tarihlerinin en büyük felâketine götüren Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki Hükümeti, istifâ etti (8 Ekim).

14 Ekimde İzzed Paşa başkanlığında yeni bir hükümetin kurulmasından sonra, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletlerini temsil eden İngiliz Amiral Calthorpe arasındaki barış görüşmeleri, Limni Adasının Mondros Limanında başladı (27 Ekim 1918). Görüşmelerde Türkiye’yi, Bahriye Nâzırı Rauf (Orbay) Bey başkanlığında Hâriciye Nezâreti Müsteşarı Reşat Hikmet ve Miralay Sadullah Bey temsil etti.

Görüşmelerin başlamasıyla birlikte Calthorpe, önceden hazırlamış oldukları bir metni, Osmanlı delegelerine okudu. Calthorpe, Osmanlı Hükümetinin bu metni imzalamaktan başka çaresinin bulunmadığını, aksi takdirde İtilaf Devletlerinin askerî harekâtı sürdürerek, daha ağır barış şartları ileri sürebileceğini söyledi. Türk delegelerinin çabalarına rağmen, mütareke şartları, İngilizlerin istediği şekilde gerçekleşti ve 30 Ekim 1918’de imzalandı. Yirmi beş maddelik bu mütareke ile Türkiye, her bakımdan etkisiz bir hâle getirildi.

Mütarekenin en ağır şartları şunlardı:
1. Karadeniz’e geçişi sağlamak için Boğazlar açılacak ve geçiş güvenliğini sağlamak üzere Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki istihkâmlar, müttefiklerce işgal edilecektir.
2. Osmanlı sınırındaki bütün mayın tarlaları taranacak ve bunların kaldırılmasına yardım edilecektir.
3. Askerî kuvvetin, sınırların korunması ve asayişin sağlanması için gerekenden fazlası terhis edilecek ve bunların teçhizatı, İtilâf Devletlerine teslim edilecektir.
4. Güvenlik görevlisi küçük gemiler dışında, bütün Osmanlı donanması teslim edilecek ve donanma Osmanlı limanlarından dışarıya çıkmayacaktır.
7. İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehlikeye düşürecek olayların patlak vermesi durumunda, başka stratejik nokta ve bölgeleri işgal etme hakkına sahip olacaktır.
10. Hükümet haberleşmeleri dışındaki bütün telsiz, telgraf ve kablo istasyonları da İtilaf Devletlerince denetlenecektir.
16. Suriye, Irak, Hicaz, Yemen, Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı orduları, en yakın İtilaf kuvvetlerine teslim edilecektir.
24. Vilayât-ı Sitte’de (altı vilayet: Erzurum, Van, Elazığ, Diyarbekir, Sivas, Bitlis) karışıklık çıkarsa, Müttefikler bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebileceklerdir. Mondros Mütarekesinin uygulanışı, şartlarından daha sert bir biçimde cereyan etti. İtilaf Devletleri, mütarekenin 7. maddesine dayanarak, keyfi hareketlerle Osmanlı Devletini parçaladılar. Antlaşma şartlarını, çoğu zaman kendi istekleri doğrultusunda yorumlayarak hareket ettiler. Bu durumda, Türk milleti, istiklal ve bağımsızlığını korumak üzere harekete geçti.

Antlaşmanın 7. maddesine dayanılarak yurdun çeşitli yerleri işgal edilmeye başlandı:

  • İngilizler Musul, Urfa, Antep, Maraş, Batum ve Kars’ı işgal ettiler. Ayrıca Samsun’a bir müfreze çıkardılar. Merzifon’a ise bir kıta gönderdiler.
  • Fransızlar; Dörtyol’u, Mersin’i, Pozantı’ya kadar Adana ilini, Afyon İstasyonu’nu işgal ettiler.
  • İtalyanlar; Antalya’yı, Kuşadası’nı, Fethiye, Bodrum ve Marmaris’i işgal ettiler. Ayrıca Konya’ya bir tabur ve Akşehir’e bir müfreze yerleştirdiler.
  • Yunanlılar; Uzunköprü-Hadımköy Demiryolu’nu işgal ettiler.
İngilizler, Fransızlar, Turgutlu-Aydın Demiryoluna el koydular. Daha önce de Fransızlar, Şark Demiryolları’na; İngilizler, Haydarpaşa İstasyonu’na el koymuşlardı.

Bütün bu işgaller ateşkes hükümlerine aykırıydı. Anlaşma Devletleri bu eylemleri ile Mondros’un hiçbir noktasına saygılı olmayacaklarını gösterdiler. Ayrıca, bu işgallerini dünya kamuoyuna haklı gösterebilmek için Türkler aleyhine yoğun bir propagandaya giriştiler.

Bu kargaşa ortamında sık sık hükümet değişiklikleri oldu. Ahmet İzzet Paşa ve Tevfik Paşa hükümetlerinden sonra Damat Ferit Paşa hükümeti kuruldu.

Yetkileri zaten çok sınırlı olan Osmanlı Mebusan Meclisi de padişah tarafından dağıtıldı.

MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 20:37
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....