İşte yine bir pazar akşamı prenses...!
Bir elimde Hediye ettiğin sedef tesbih,
Bir elimde senden sonra hayatıma giren sigaram...
Önce bir nefes çekiyorum dumanında boğulduğum sigaramın,
Ardından adını çekiyorum her tanesinde tesbihimin.
Gökyüzünde hapsolan Yıldızlara haykırıyorum sevgimi;
Ne ben senin gidişini anlıyorum birtanem,
Ne yıldızlar benim sevişimi...
Ben sensiz olan kaderime yanıyorum birtanem,
Yıldızlarsa benim kaderime yanışıma...
Hüzünle karışık bir efkar kaplıyor gecemi...
Ve yıldızlar biraz daha yanıyor bu gece yanışıma...
Senden sonra kapattığım kalbimin kapısına,
Efkarla karışık bir tekme atıyorum,isyana yüztutmuş ayaklarımla.
Kafam aşkının alkolüyle sarhoşa yakın birhal almış,
Dizlerimde yorgunluğa çalar bir titreme kalmış,
Kalbimi kimsenin çekmediği acılar sarmış,
Meğer seni sevmek ölmekten zormuş...
Bugece kafanı kaldır ve gök yüzüne bak prenses...
Bugece bir yıldız daha yanacak sevişimi anlamayan,
Bir yıldız daha yanacak kaderimi dağlayan,
Ve ardından bütün gökyüzü yakacak kendini,
Ve bütün yıldızlar ateşten gözyaşı olacak ölüşüme ağlayan...
Vereceğim son nefeste bile birtanem;
Ne ben senin gidişini anlayacağım,
Ne yıldızlar ben öldüm diye yanışını...!