Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #5605

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5605
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Çözemedim Seni...

Bu sabaha yine İstanbul'la başlamalı...
Yüreğimde İstanbul...
Gözümde İstanbul...

Bu sabah çıkmalı evden,
Üsküdar'da yürümeli...
Kız Kulesi'ni seyretmeli
Sahilde üşümeli...
Gözünde titreşen yaşlar
İçinde gelip gitmeli dalgalar...
Deniz gibi engin
Deniz gibi dingin
Aniden bi rüzgâr
Ve...Deniz gibi hırçın...
Ufak çocukları izlemeli,
Şefkatinden bir yudum isteyeni;
Önce paylaşmalı
Sonra koşarak iskeleye varmalı
Atlamalı vapura,kederini savurarak
Balıklarınkine denk bi özgürlük tutkusuyla...

Beşiktaş'a gelince kalabalığı izlemeli uzun uzun
Kalabalığa karışmalı...
Kalabalığa inat,yâlnızlığı tatmalı...
Düşünceler boydan aşkın,
Ayaklar bildiğini okumalı...
Ortaköy'e varınca
Yahyâ Efendi'ye çıkmalı...
Manzara enfes
Nazarlar keskin...
Kabarmalı hisler
Kabardığı gibi denizin...

Sonra kıyıya inmeli
Bi o yana gitmeli bi bu yana
Yurdunda yetim kalmalı
Toprağında garip
Kendini denize savuracakmış gibi duran,
Ortaköy Camii gibi;
Hüzünlenmeli biraz...
Sonra ümitsizliği bi kenara itip
Ve dayanamayıp buram buram kokusuna
Bi kumpire tav olmalı

Çeşit çeşit simâlar mı istersin?
Taksim'de buluşmalı
Yerlisi,yabancısı
İstiklâl Caddesi hıncahınç...
Çatlamış elleriyle dilenenleri mi,
Simit parasına saksafon çalanları mı istersin?
Sıkıntı mı bastı?
Doğru Tophane'ye arşınlamalı...

Yurdum insanı mı istersin?
Atlamalı bi minibüse...
Beyazıd'a gitmeli,Şişhane'den,Haliç'ten...
Teyzeler yemek tarifinde
Gençler meşin-top peşinde
Dedeler hey gidi eski günler hey derken
Bi selam çakmalı Sultanahmet'e...
Gülhane'de soluklanmalı
Yürümeli oradan,
Eminönü'nde yemeli balık ekmeği
Ekmekten çok çehrelere doya doya...

Yetmedi mi İstanbul manzarası?
Yüzü Suriçi'nde yıkamalı...
Ne idim,ne oldum demeli,
Seyre dalmalı...
Yürekte lâhutî hisler...
Şöyle bir silkelenmeli;
Karşında Koca Eyûb,
Sultan makamında...
Haşmet yücelere yaraşır;
O havayı solumalı
Temizlenmeli,arınmalı
Türbenin ışıkları yeşil...
Gönüllerin dinginliği,gözlere yansımalı...

Oradan Fatih'e
Büyük Hükümdara varmalı
Şükretmeli Yaradana,
Bu toprakları bizim yapana
Vesile olanın hemen yanıbaşında...

Hava kararmaya mı başladı?
Şehre köprüden bakmalı...
Boğazın boynunda gerdanlık
Avrasya'nın belinde kemer
Peşpeşe inciler gibi ışıkları,
Suya vurmuş akisleri
Hemen karşıda Beylerbeyi,
Az ileride Yıldız Sarayı
Bu günü de böyle tamamlamalı...

Ah İstanbul...
Seni izlemeye yürek mi dayanır? ..
Sevensin,hem sevilen,sevdiren...
Yâr mısın,yâren misin
Düşman mısın anlamadım! ..

Bilmem ki sende niceleri saklı kalır;
Kadıköy rıhtımında,
Elinde bir demet çiçek
Bir genç kızın uçuşan hülyâları mı?
Harem'den evlâdını gurbete salan
Bir ananın yürek sızısı mı?
Kuşkonmaz'da mendil satan
Yorgun ihtiyarın ekmek parası mı?
Otobanda trafiğe takılanların duası mı;
Çamlıca'dan Yeditepe'ye savrulan
Bir tefekkür nidâsı mı?
Dert misin,derman mısın?

Ah İstanbul...
Seni destan yapmalı
Üzerinde sevdiğin kokusu,
Bi mektup misâli seni sinede saklamalı
Denizinin sularına gözyaşlarını katıp
Yâren bellemeli seni İstanbul,
Sırdaş bellemeli...
Sana açmalı sende duçar olunan derdi
Sana fısıldamalı acıyı,kederi...
Yürek senle atmalı...

Her gün umudu ekmeğe katık yapıp;

Bu sabaha yine İstanbul'la başlamalı...
Yüreğimde İstanbul...
Gözümde İstanbul...
Ruhsar Pekşen