Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
18:23, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Çarşamba, 10 Aralık 2025 - 18:25
Arama
MaviKaranlık Forum
Fantastik Edebiyat (Fantezi Edebiyatı)
-
Tek Mesaj #7
ThinkerBeLL
VIP
VIP Üye
24 Mart 2010
Mesaj
#7
VIP
VIP Üye
Yerli Fantastikler
Son olarak Türkçe’de fantastik yazına bir göz atmak gerekiyor. Türk edebiyatında son yıllara kadar fantastik edebiyata, özellikle batıda görülen biçimleriyle rastlamak kolay değildi. Tabii bu topraklarda romanın batıya kıyasla ne kadar geç oluştuğunu dikkate alırsak, o kadar şaşılacak bir durum olmayabilir. Romanın özünde fazla ampirik bir tür olarak şekillenmesi bir yana, bu eksikliğin ikinci ve önemli bir etkeni de bu toplumda batıdaki tarihsel gelişimi ile karşılaştırılabilecek bir pozitivizme rastlanmamasıdır. Berna Moran, ilk romancılarımızın Batı ve
Doğu değerleri arasında birleşimi ararken fantastiği olabilir olanı anlatması gereken romanın düşmanı saydıklarını ifade ediyor. Bu yüzden bizim romanımızda fantastik olgular
Peyami Safa
ve
Hüseyin Rahmi Gürpınar’
ın bazı eserleri dışında pek ortaya çıkmamıştır diyor. Bu eserler bile batılılaşma konusundaki farklı görüşleri savunmanın alegorik araçları olarak yazılmışlardır. Tabiî aslında fantastik gerçekçilik ya da büyülü gerçeklik bağlamında ele alınacak pek çok yazar var, fakat bu yazıda onlara değinmek mümkün değil.
Türk edebiyatındaki ilk fantastik yazın örneği
Giritli Aziz Efendi’
ye ait olan
Muhayyelât-ı Aziz Efendi
adlı, üç ana bölüm halinde yazılmış olan eserdir. Yayınlanması 1769 gibi oldukça geç bir döneme uzanıyor. Bariz bir Binbir Gece Masalları esinlenmesi kitabın içeriğinde görülebilir. Cinlerin, hortlakların cirit attığı eğlenceli bir kitaptır. Kaleme alınmasındaki amacı yazarı daha en başında özetliyor zaten: “
Gönüldeki gamı dağıtmak”
Memleket sathında gotik alt türe de pek rastlanmıyor. Çünkü bu yazın, üstte işaret ettiğimiz üzere aydınlanmanın içindeki özel koşullarda doğmuştur ve rasyonalizme ve onun peşi sıra ilerleyen pozitivizme bir tepkidir. Dolayısıyla bizde pozitivizm kendi dinamikleri ile oluşmadığı ve ithal edildiği için gotik eser de pek bulunmaz. Bu anlamda elle tutulur ilk eser popüler aşk romanları ile bilinen
Kerime Nadir’
in
Dehşet Gecesi
adlı eseri olarak gözüküyor. Kitap vampirleri Karpat’lardan güneydoğunun ıssız dağlarına taşır. Fakat korku atmosferi bakımından yeterli olsa da, ne yazık ki, özgün bir eser sayılamaz. Olay örgüsü bakımından Dracula’ya olan benzerlikler kimsenin gözünden kaçmamıştır. Yine de adı
Ruzihayâl
olan bir Carmilla (ama Dracula karizmasında) benzeri vampirella öyküsü okumak tuhaf bir deneyim olacaktır herkes için.
Ayrıca
İhsan Oktay Anar
‘a değinmemiz gerekir.
Puslu Kıtalar Atlası
ile yola çıkan yazarın hâli hazırda mevcut beş kitabı yayınlanmış durumda. Bu kitapların en temel özelliği tarihsel romanla fantastiği sağlam bir üslûpla harmanlamış olmalarıdır.
Tolkien sonrası fantastik kurgunun Türkiye’de oluşması ise ancak ikibinli yıllara denk düşüyor. Bunda katalizör etki bu dönemde çok yoğun bir çeviri furyası başlamış olmasıdır elbette. Pek çok önemli fantastik yapıtın Türkçe’ye çevrilmesi ile okuyucunun ilgisi bu türe yoğunlaştı ve neticede
Barış Müstecaplıoğlu, Orkun Uçar, Yiğit Değer Bengi
gibi yerli yazarların fantastik türdeki eserleri raflarda yerlerini alabildiler.
Kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Cevapla
Kapat
Saat: 18:25
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...