Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
30 Mart 2010       Mesaj #8
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
17.yy. dan İtibaren Osmanlı Askeri Başarısızlıklar
Osmanlı'nın Duraklama dönemi 17.yy olarak geçmektedir.


Osmanlı Ordusu Bozuluyor:
a. Yeniçeri ocağına devşirme olmayan kişilerin asker olarak alınması. İlk kez III. Murat zamanında çocuklarının sünnet düğününde saray çevresini eğlendi-ren sanatçıları ödüllendirmek amacıyla bunlar yeniçeri ocağına yazdırılmıştı. Böylece gerçekte yapmayacak ama yeniçeriler gibi maaş alacaklardı. Bu uy-gulama ileriki dönemlerde yaygınlaşmış ve yeniçeri ordusunun kazanç kapısı olarak görülmesine yol açmıştır. Ayrıca yeniçerilere yasak olmasına rağmen başka mesleklerle uğraşmışlar, evlenmişler ve artık savaşlara gitmemenin yollarını aramaya başlamışlardır.
b. Tımar sisteminin bozulması ile Anadolu’da üretim ve asayişin sağlanmamış, hem de yeteri kadar asker çıkarılamamıştır. Merkezi yönetimin bozulması tımar sistemini de bozmuştur. Bu durum üretimin azalmasına ve vergilerin toplanmamasına yol açmıştır.

İlk çöküş görüntüleri savaş alanlarında kendisini gösterdi.
Yükseliş döneminde Osmanlı ordusu devrinin en güçlü ordusu sayılırdı. Tımarlı si-pahiler, kılıç, ok, yay gibi geleneksel silahlar kullanırken, Kapıkulu askerleri tüfek ve top gibi modern silahlar kullanırdı. Osmanlının Avrupa’daki en güçlü rakibi olan Avusturya gelişmiş bir ateş gücüne sahipti. Balkan devletleri gibi nispeten güçsüz devletlerin karşısında tımarlı sipahilerin çoğunlukta olduğu bir ordu ile sağladığı başarıyı, ateş gücü fazla olan Avusturya karşısında sağlayamadı. Ağır ateş gücüne sahip Avusturya Osmanlılarla bir meydan savaşına girseydi yenilebilirdi. Ama güçlü kalelerle çok iyi tahkim ettiği sınır boylarında Osmanlıyı kale savaşlarına zorladı. Bu tür savaş, meydan savaşından farklı olarak ileri teknolojiyi gerektiriyordu. Avusturya Rönesans ve Reformu yaşayan Avrupa’nın bir parçası olarak bu teknolojiye sahipti.

Osmanlı askeri eski düzenini korumaya çalışıyor. Yeniliklere karşı çıkıyor
Yeni düzende yaya askeri yanında atlı askerinde tüfek kullanması gerekiyordu. Başta tımarlı sipahiler olmak üzere Osmanlı askeri tüfek kullanmayı onur kırıcı bir savaş yöntemi olarak görüyordu. Devlet bütün çabalarına karşın askere tüfek kullandırma-yı başaramadı. Bu durum karşısında devlet kapıkulu askerlerinin sayısını attırmaya karar verdi. Kanuni döneminde 20-25 bin kişi olan kapıkulu askerlerinin sayısı 16. yüzyılın sonunda 60 bin kişiyi bulmuştu. Artık önüne gelen kapıkulu oluyordu. Ka-pıkulu askerleri evleniyor, görevlerini çocuklarına devrediyor, hatta esnaflık bile yapabiliyordu. Osmanlı kapıkulu askerinin sayısı artarken, askerin niteliği düşüyor, artık eskisi gibi disiplinli hareket etmiyordu.

Osmanlı kapıkulu askerlerinin sayısını arttırmakla başarıya ulaşamadı.
Yeni bir kaynağa Sekbanlara baş vurdu.
Tımarlı sipahiler ve diğer atlı birlikler tüfek kullanmayı ret ederken, Anadolu’da elle-rinde tüfeklerle dolaşıp eşkıyalık yapan bir sürü insan vardı. Levent yada Sekban denilen bu köylü gençler, bir şekilde tüfek edinip, bazen bir asinin bazen bir paşanın hizmetine girip savaşıyorlardı. Celali isyanlarının da silahlı gücü olan bu gençler askere alındı. Böylece, hem ordunun gücünün artacağı hem de Anadolu’da isyan çıkarıp eşkıyalık yapmalarının önleneceği düşünülüyordu.Tabii bunlarda kapıkulları gibi peşin ücret alıyorlardı. Ancak, bu askerler sadece savaş sırasında ücret alıyorlar, savaş bittiğinde gene eşkıyalık yöntemleriyle geçimlerini sağlıyorlardı.Osmanlı Dev-leti bu sistemle Anadolu’daki isyanları önleyemediği gibi savaşlarda da istediği ve-rimi alamadı.

Ordudaki bu gelişmeler yani kapıkulu sayısının arttırılması ve sekbanların orduya alınması, tımarlı sipahilerin önemini azalttı. Bu tımar sistemine daha az ihtiyaç du-yulması demekti. Böylece tımar sistemi hızla çökmeye başladı.

Osmanlı Ekonomik Yapısı Bozuluyor:
a. Savaşların uzun sürmesi, ordunun zayıflaması ganimetleri azaltmış, ordunun tüketici bir kurum halini alması
b. Saray masraflarının artması
c. Kapitülasyonlar nedeniyle Osmanlı topraklarında batılı devletler istedikleri gibi ticaret yapmaları. Akdeniz’in önemini yitirmesi ile Osmanlının ticaret gelirini de kaybetmesi
d. Bağlı beyliklerden alınan vergilerin azalması.

Devlet nakit ihtiyacını karşılamak için bazı önlemler alıyor
16. ve 17. yüzyıl Osmanlı devletinin neredeyse aralıksız savaşlar yaptığı dönemdir. Batıda Avusturya, doğuda İran ile yapılan savaşlar en masraflı savaşlardır. Osmanlı bu savaşları kazanabilmek için daha fazla asker topluyor, bu askerlere daha fazla ücret ödüyordu. Ayrıca uzun süren bu savaşlarda elde edilen ganimette çok azdı. Saray masraflarının artması da Osmanlı Devletinin nakit paraya olan ihtiyacını arttı-rıyordu.

Olağan üstü vergi : ( Avarız)
Çok gerek olmadıkça başvurulmayan vergidir. 16. yüzyılda bu vergi Avusturya ve İran savaşlarının giderlerini karşılayabilmek için olağan hale geldi. Bu da köylüye ağır bir yük getiriyordu.

Paranın değeri düşürüldü:
Devletin nakit ihtiyacının artması. O çağlarda nakit ihtiyacının karşılanması için tek yol madeni para içindeki maden miktarını düşürmektir. Paranın değeri düşürülünce bu sefer malların fiyatları arttı. Kısaca bu enflasyon demekti. Amerikan kökenli altın ve gümüşün kaçak olarak girmesi, eski ticaret yollarının önemini kaybetmesi, Akde-niz çevresinde hızlı nüfus artışı enflasyonu körükledi. Ayrıca ticaret yollarının de-ğişmesi Osmanlı Devletinin dünya ticaretinden aldığı payı da büyük oranda düşürdü.

Tımar topraklarının İltizam’a verilmesi:
Devlet nakit paraya olan ihtiyacını karşılayabilmek için topraklarının bir kısmını peşin parayla kiraya verdi. Bu da tımar sisteminin bozulması demekti.

DURAKLAMA DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
  • Siyasal üstünlük yitiriliyor, askeri üstünlük devam ediyor.
  • Osmanlı padişahlarının savaşlara Serdar-ı Ekrem unvanı ile katılmaları geleneği sona eriyor.
  • Kardeş katli kanunu uygulanıyor, Ekber ve Erşed uygulaması başladı.
  • Şehzadeler için Sancak Beyi uygulaması kaldırıldı.
  • Devletin bütün kurumlarında bozulmalar başladı.
  • Askeri üstünlüğün sürmesi ve savaşların kazanılmasına rağmen ganimetler azaldı.
Duraklamanın Dış Nedenleri
Osmanlı Devletinin doğal sınırlara ulaşması:
Bu dönemde Osmanlı Devleti Orta Avrupa’ya kadar gelmiş, artık aşılayamayacak doğal sınır olan Alp dağlarına dayanmıştı. Bütün Kuzey Afrika alınmış, çöl bölgesine gelinmiş. Doğuda ise İran dağları ve Kafkasya bölgesine gelinerek ulaşabileceği son noktaya gelinmişti.

Avrupa’nın siyasi durumu:
Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Balkanlardaki küçük krallıkları kolayca ele ge-çirmişti. Yükseliş devrinde ise Avrupa’nın güçlü devletleri ile karşılaştı. Duraklama dönemine gelindiğinde, Avrupa kendi içindeki savaşları sonlandırmış, merkezi dev-letler kurarak güçlenmişti.Bu nedenle Osmanlı istilasının hızı azaldı.

Avrupa’nın kültürel yapısı:
a. Coğrafi keşifler ile Avrupa’nın sömürgeleştirdiği yerlerin zenginlikleri Hızla Avrupa’ya akmaya başladı. Osmanlı bu gelişmelerin dışında kaldığı için bu yeni gelir kaynağında pay alamadı.

b. Rönesans : bilim ve teknik gelişmeler , pozitif düşünce , Avrupa’da farklı bir dünya görüşü olan bir sınıf yarattı. Merak eden, sorgulayan ve araştıran bu sınıf, Osmanlının teokratik yapısındaki halktan çok farklı bir insan topluluğu oluşturdu.

c. Reform : Dinsel düşünce yerini özgür düşünceye bıraktı. Eğitimin laikleşti-rilmesi önemli bir dönüm noktası oldu. Avrupa halkı şimdi dünyayı daha farklı bir açıdan görüyordu.



Kaynak:osmanlitarihi.5u.com