Arama

Sizin Yazılarınız - Tek Mesaj #137

KoZMiK BiLincH - avatarı
KoZMiK BiLincH
Kayıtlı Üye
1 Nisan 2010       Mesaj #137
KoZMiK BiLincH - avatarı
Kayıtlı Üye
DÜNYA’YA AÇIKLIYORUM:

“Çok Büyük Adamız Biz Var Ya” Serisinden / Bölüm 5

- Ticaret mi? O Bizim İşimiz -

Son yapılan tespitlere göre Türkiye nüfusunun % 53’ü, direkt ya da dolaylı bir şekilde ticaretle meşgulmüş. Bu oran, akıl almaz derecede büyük bir çoğunluk. Peki, nedir bizi ticarete iten ve bize ticareti sevdiren sebepler? Şimdi sıkı durun. Sizin için hazırlamış olduğum bu araştırma sayesinde, merak ettiğimiz tüm soruların köklerine ineceğiz.

Ticareti seviyoruz. Çünkü basittir. Herkes Ticaret Yapabilir.

Evet. Ticaret basittir. Al gülüm, ver gülüm. Tüm mesele bundan ibaret. Çocuk yaşta da olsak, genç yaşta da olsak, geçkin bir yaşta da olsak ticaret yapabiliriz ve yapıyoruz. Daha bebek denilebilecek yaşlardaki çocuklar bile ticaret yapıyor ebeveyniyle. Akşam misafirliğe gidilen komşuda uslu durma sözünü verip, karşılığında ertesi sabah parka götürülme sözü alıyor annesinden. Ya da ilkokul çağındaki, sokakta gazoz kapağı, misket oynayan çocukları ele alalım. Onların aralarında da mükemmel bir ticari savaş vardır. Birbirleri ile ortak olurlar, değiş tokuş yaparlar. Alırlar, verirler. E çocuk yaşta böyle yetişen bir toplum, büyüyünce neden değişsin ki? Msn Happy

Ticarete İhtiyacımız Var. Çünkü Kârlı İş.

Sonra bu çocuklar büyüyüp, lise çağındaki gençler oluyorlar. Özendikleri ve sahip olmak istedikleri şeyler çoğaldığından, evden aldıkları harçlık az gelmeye başlıyor. Buna karşı teke çare olarak da, bebekliklerinden bu yana geliştirdikleri ticari zekâlarına başvuruyorlar.
Liselerin bahçelerinde sıkça görülürdü önceden; (şimdi durum nedir bilmiyorumJ) Öğrencilerden bazıları ceplerinden bir paket sigara çıkarıp, tiryaki olup da, cebinde sigara ile okula gelme cesareti gösteremeyen öğrencilere “tek sigara” satarlardı. Böylece hem kendi tiryakiliklerine hizmet edip, hem de ciddi şekilde kâr elde etmiş olurlardı. Düşünsene, içinde 20 adet sigara olan paketi 100 kuruşa alıyorsun. Okulda tanesini 10 kuruşa satıyorsun. Üstüne üstlük sermayeden canın çektikçe tüketebiliyorsun da. Bu ticari bir dâhilik değil de nedir? Msn Happy

Okuyucu sorar: İyide, okuldaki öğrenciler arasında sigara içenler az sayıda ise ne olacak? Gümledi mi yani şimdi kâr elde etme işi?
Cevap: Sen anlamadın galiba. Ticaret konusunda birer dâhi dedik bu gençler. Sigara olmazsa, sınav zamanlarında sınıf arkadaşlarına kalem satar, 0,5 – 0,7 uç satar. Kopya satanı bile gördüm ben yahu. Sen hiç lise okumadın galiba? Msn Happy

Ticaret Çekicidir. Çünkü Risklidir.

Türk milletinin ortak tutkusudur risk almak. İşte bu yüzden ticaret çekici gelir bize. Bazen gaza geliriz. Atılımlar yaparız. Elimizdeki sermayeyi bir yerlere yatırırız. Batarız ya da çıkarız. Budur iş hayatımıza heyecan katan.

Kıssadan Hisse;
Necmi kara kara düşünüyordur dükkânının önünde. Ne olacak bu işler diye. Derken birden kardeşi Hilmi gelir koşarak. Sevinçli bir havadisi vardır ağabeyine.

Hilmi: Abi az önce çarşıdaki ayakkabıcıdaydım. Dükkân tıka basa dolu. Adam paraya para demiyor.

Necmi:
Yok ya. Ne diyor peki?

Hilmi:
Ya abi dalga geçme. Ben çok ciddiyim. Gel kapatalım şu dükkânı. Biraz da bankadan kredi alalım. Bizde açalım bi ayakkabıcı.

Necmi:
Oğlum biz ne anlarız o işten. Bu işi öğrenene kadar bile 20 yılım geçti benim.

Hilmi:
Abi anlaşılmıcak ne var ya. Ticaret değil mi altı üstü. Al gülüm ver gülüm işte. Bu işin profesörü değimlisin sen? Bak iyi düşün abi. Burada haftada kazandığımızı, orda günde kazanırız diyorum.

Necmi: Bu mahallede tutmaz oğlum o iş.

Hilmi: Peşin yargılı olma abi. Ne demiş Nasrettin Hoca; ya tutarsa?

Necmi: Nasrettin Hoca tutturmuş mu bari?

Hilmi: Bilmiyorum. Ama biz kesin tuttururuz. Güven sen şu kardeşine.

Aradan bir yıl geçer. Necmi, bu sefer borçlarından ötürü kapatılmış olan ayakkabıcı dükkânının önünde oturup kendi kendine konuşuyordur.

Ulan Necmi. Çocukluğundan beri ticaretle uğraşırsın. Daha küçücük yaşlarda, arkadaşlarına misket satardın. Liseye başladın, sigara ticareti sayesinde maddi sınıf atladın. Askerde yazıcıydın, ailelerinden gelen mektupları bile tost, kola karşılığında verirdin askerlere. Ticaret profesörüydün lan sen. Şimdi nerde hata yaptın anlamadım ki. Neyse, Hilmi’nin bahsettiği şu bilgisayarcı işine bakalım birde. Yeni nesil oraya takılıyormuş. Onu kesin beceririz. Hilmi’nin de dediği gibi; nede olsa ticaret denilen meretin ustası benim. (Ah be Necmi. Bide bu kadar çabuk gaza gelmesenMsn Happy

Kozmik BiLincH'in "Çok Büyük Adamız Biz Var Ya.." İsimli Kitabından Alıntıdır..





DÜNYA’YA AÇIKLIYORUM:

“Çok Büyük Adamız Biz Var Ya” Serisinden / Bölüm 6

- Bize Her Gün Bayram. Sen Yeter ki Tatilden Haber Ver -

Her millet sever tatili, bayramı. Ancak bizim kadar sevenine rastlamadım ben hiç. Bayramlar olsun da, tatil yapalım diye devletin gözünün içine bakarız. Gün sayarız resmen.Ama öyle gelişigüzel, kafa izni şeklinde tatil yapmayız biz. Mutlaka bir neden buluruz o gün tatil yapmak adına. Yoksa yevmiyeden falan kesilir maazallah Msn Happy

Müslüman ülkeyiz ya, önce dînî tatilleri değerlendiririz.
3 gün Ramazan Bayramı, 4 gün Kurban Bayramı olunca, zaten kafadan 7 gün din uyarısınca tatildeyiz. Birer günde bunların bayram öncesindeki arife günleri var. Etti 9 gün.

Müslüman ülkeyiz dediysek, sadece kendimize Müslüman değiliz tabi. Diğer dinlerinde bayramlarına feci derecede saygılıyızdır. Hz. İsa’nın Dünya’ya geldiği yılbaşı günü, Hristiyan toplum bayram yapacak da, biz kedinin ciğere baktığı gibi onlara mı bakacağız? Tabi ki hayır. Onların bayramı, bizim bayramımızdır. İnsan ayrımı yapmayalım. Hepimiz kardeşiz şurada dimi
Msn Happy
Yılbaşı dolayısı ile 31 Aralık’ta tatil yaparız. Ertesi günü yorgun düşüp, iş performansımız olumsuz yönde seyretmesin diye 1 Ocak’ta da tatil yaparız. Böylece yıllık dinî tatil sayımız 11’e yükselmiş olur.

Sonra milli değerlerimize acayip bağlıyızdır. Özellikle yıldönümlerinde onları hatırlayıp, tatil yaparak sahipleniriz o değerleri.

29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı mesela.
23 Nisan
Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı (Yahu adı üstünde ÇOCUK Bayramı. Biz niye tatil yapıyoruz arkadaş? Bize mi hediye edilmiş bu bayram?)
19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı.
30 Ağustos
Zafer Bayramı falan derken, bizim resmî tatil sayısı 15’e çıkar. Bu arada tıpkı arife günleri gibi, bu millî bayramlarında bir önceki günleri yarım gün olarak ilan edilir ve böylece tatil sayımız 17’ye çıkar. Ayrıca bu resmî ve dinî bayramlar, eğer Perşembe günlerine denk gelirse;
“-Yahu bu adamlar şimdi tatilden dönecek. Sonra 1 gün daha çalışıp,
hafta sonu tatiline çıkacaklar. En iyisi biz bunların rahatını bozmayalım da, Cuma gününü de tatil ilan edelim” diyerek bizlerin huzurunu ne kadar çok düşündüklerini gösterirler insaflı devlet büyüklerimiz(!)

Ama kesmez bu kadar bayram bizleri. Coşku dolu bir milletiz biz. Her geçen yıl, yeni bayramlar icat ederiz.

1 Mayıs’a
İşçi Bayramı deriz.
14 Mart’ı
Tıp Bayramı kabul ederiz.

E şimdi böyle bir durumda doktorlar, işçiler yılda 1 günü kendi günleri ilan ederler de, eğitimcilerimiz boş durur mu? Onlar da
Öğretmenler Günü yapar. Başta öğrencileri olmak üzere, herkesten hediye ve tebrik kabul ederler her 24 Kasım.
Sonra bu durum ebeveynlerin kanına dokunur.
”-Ulan bu çocuğu biz doğurduk, büyüttük.7 yaşından sonra, günde birkaç saat öğretmenin yanında yetişiyor diye her yıl ona hediye alıyor.” Düşüncesiyle bozulup hemen harekete geçerler. Ve bir günü
Anneler Günü, bir günüde Babalar Günü olarak kayıtlara işletirler.

Çocuk daha tam olarak ne olduğunu idrak edemeden, sevgilisi çıka gelir.
”-Aşkım bugün
Sevgililer Günü. Bak sana pilot kalem aldım. Sen bana ne aldın peki?” diyerek soruyu yapıştırır. Özel günlerden ötürü zaten kafası pilot vaziyette olan çocuk kendinden geçer bu soruyla. Yinede son bulmaz bu özel gün olayı. Arkasını Doğum Günü takip eder. Evlilik Yıldönümü olur. Olurda olur. Çocuk bakar, bu kadar masrafla baş edemeyecek. Gidip çalışayım bari der. Aaa.. O da ne, Meğer bugün resmi tatilmiş. İş falan yok. Dolayısıyla parada yok. Sonra bir sıkıntı bir stres, kahvehaneye atar kendini. Orda bir gazetede günün sözünü görür. Ulu Önder’e aittir söz. “Tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır. Çalışkan olmak.” Yahu çalışalım, çalışalım da çalıştırmıyorlar ki Ata’m. Bugün tatilmiş.

Kozmik BiLincH'in "Çok Büyük Adamız Biz Var Ya.." İsimli Kitabından Alıntıdır..





DÜNYA’YA AÇIKLIYORUM:

“Çok Büyük Adamız Biz Var Ya..” Serisinden / Bölüm 7


- Müslüman’ız Elhamdülillah -

Nüfusumuzun % 99’u Müslüman’dır. Yani kimliklerde öyle yazıyormuş. Bende Nüfus Müdürlüğü’nün yalancısıyımJ Ama buna ilişkin elimde bazı kanıtlarda yok değil hani.

Örnek vermek gerekirse,
Ankara – Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan alınan bilgiye göre, ülkemizde tam 79 Bin 96 tane camii bulunmaktadır. Ve bunlar her gün olmasa da, en azından Cuma günleri, kandil geceleri ve bayram sabahlarında tıka basa dolmaktadır.

Ayrıca, orta gelir düzeyli bir ülke olmamıza rağmen, her yıl 10 binlerce vatandaşımız, dişinden tırnağından arttırdıkları ile hac görevini yerine getirmek üzere, kutsal topraklara yolculuk yapıyorlar.

Bunun yanında, sayıları tam olarak bilinememekle beraber ülkemizde yüzlerce tarikat ve cemaat karışımı toplulukta bulunmaktadır. Hatta öyle ki, bu topluluklardan bir kısmı, kendilerine bağlı olan insan sayısını 100lerle 1000lerle değil, 10Binlerle ifade ediyor. Yani kabaca bir hesap yapacak olursak, Türkiye’deki milyonlarca insan, çeşitli isimlerdeki bu topluluklara bağlı olarak sürdürüyor Müslümanlığını.

İşin ilginç yanı ise, “mürit” adı verilen bu vatandaşların hemen hepsi, kendi topluluklarının başı olan ve “mürşit” adı verdikleri insanların, zamanın en büyük âlimi, hocası, şeyhi, hatta evliyası olduğunu iddia ediyorlar. Bu da demek oluyor ki, Türkiye’de yüzlerce evliyada var. Aslında 70 Milyon nüfuslu bir ülkede bu sayı az gibi gözükse de, sadece 81 tane şehre sahip olduğumuzu düşününce, her şehirde en az iki adet evliya olması, sayının ne kadar kayda değer olduğunu gösteriyor bize. Yani diğer İslam ülkeleri evliyayı mumla ararken, bizim ülkemizde tabir-i caizse elimizi sallasak evliyaya çarpacak. Öyle ki, Kur-an’da kıyamet zamanı yaklaştığında ortaya çıkacak olduğu haber verilen Mesih bile bizim ülkemizden çıkmıştır. Hatta biz öyle temiz kalpli bi toplumuz ki, tüm dünya dört gözle Mesih’i beklerken, biz bir değil, iki adet Mesih çıkartmayı bile başarmışızdır. (M. Ali Ağca 1981 - Hasan Mezarcı 2000)



Evliyadan geçilmeyen, % 99’u Müslüman olan bu güzel ülkeye, şimdide farklı bir açıdan bakalım.

Türkiye’deki 384 ceza infaz kurumunda 31 Mayıs 2009 tarihi itibariyle 111 Bin 709 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. Yani hırsızlık, dolandırıcılık, cinayet, adam yaralama, adam kaçırma, tecavüz, gasp, teröre hizmet etmek gibi birçok adi suçtan dolayı 111 Bin 709 vatandaşımız şu an ceza evindedir. Takdir edersiniz ki, bu sayının en az 3-4 katı kadar insan da, daha evvelden cezasını çekip tahliye olmuştur. Ama dedik ya, ülkemizde Müslüman olmayan % 1’lik gibi büyük bir çoğunlukta mevcut. Yani bu suçları işleyenler bizim tertemiz Müslüman halkımız olmayabilir. Devam edelim..

Tekel’in yaptığı resmi açıklamaya göre, yine Türkiye’de 2008 yılında 1100 Milyon litre alkol tüketilmiştir. Ayrıca sigara, alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddelerden dolayı, ülkemizde her yıl ortalama 350.000 kişi yaşamını kaybetmektedir.

Ve son tespit olarak, sadece % 1’i Müslüman olmayan ülkemizde, uyuşturucu kullanımı 2008 yılında nüfusa oranla % 2,1’e yükselmiştir. Yani Müslüman olmayanların sayısının 2 katı kadar vatandaşımız, uyuşturucu bağımlısı.

Daha fazla yazmaya lüzum var mı bilmiyorum. Bu tespitlerin karşısında nasıl bir savunma yapılır onu da bilmiyorum. Sanırım kader diyip geçmek en kolayı olacaktır. Nede olsa kader, İmân’ın şartlarından biri ve biz kadere inandığımız için rahatlıkla uyuşturucu kullanıp, alkol komasına girip, küçük bir kıza tecavüz ettikten sonra öldürüp, cesedi bir çöp tenekesine atabiliriz. Öyle ya, kaderin önüne geçilmez. Kaderimizde olmasaydı yapmazdık tüm bunları değil mi?

Bu arada aklıma gelmişken, tutuklandıktan sonra Cem Garipoğlu’nun kimliğine de bakmışlar. Onun da bağlı bulunduğu din yerinde İslam yazıyormuş. E Müslüman’ız Elhamdülillah.

Kozmik BiLincH'in "Çok Büyük Adamız Biz Var Ya.." İsimli Kitabından Alıntıdır..



Son düzenleyen KoZMiK BiLincH; 1 Nisan 2010 15:09 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Organlarının Bile Esiri İken, Nasıl Olurda Özgürlükten Söz Edersin ?