Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
00:02, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Çarşamba, 24 Aralık 2025 - 00:02
Arama
MaviKaranlık Forum
Osmanlı Kurumları - İmaret
-
Tek Mesaj #4
Misafir
Ziyaretçi
6 Nisan 2010
Mesaj
#4
Ziyaretçi
İmaret
Osmanlılar, fethettikleri yerlerde, cami, hastane, medrese, kervansaray, köprü, han, hamam ve çeşme gibi sosyal müesseseler yaparak, şehirleri kendilerine mal ettiler. Ayrıca hayvanlar ile kuşların kışın karda yiyeceklerini ve yazın sıcakta içeceklerini temin ettiler.
Medreselerde okuyan talebeler, yolcular, muhtaç ve kimsesizler için de imaretler yaptılar. Osmanlılardan günümüze ulaşan arşiv belgeleri ve harap da olsa bugün ayakta duran mimarî eserleri, Osmanlı Devleti dâhilinde binlerce imaretin faaliyet hâlinde bulunduğunu göstermektedir. Bu sosyal müesseselerin muhafaza ve devamını sağlamak için de çevrelerinde han, hamam ve dükkan gibi yerler yaptırılarak, gelirleri bunlardan temin edildi. Diğer bütün sosyal müesseselerde olduğu gibi, imaretlere verilen vakıf gelirleri de evkaf defterlerinde kaydedildi. Meselâ İstanbul’da Bayezid İmaretinin yıllık geliri 9 milyon akçeydi. Yine Fatih Camii ve İmaretini yaşatmak için Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un çeşitli semtlerinde; 1130 ev, 2466 dükkân, 3 han, 54 değirmen, 14 hamam, 9 bahçe vakfetmişti.
Osmanlılarda ilk imareti, 1336’da kuran Orhan Gazi, müessesesinin açılışını yaparak fakirlere kendi eliyle yemek dağıttı. Osmanlıların son zamanlarına kadar devam eden bu müesseselerin yerine sonradan aşevleri kuruldu.
İznik ve Bursa’da padişahlar ile hayırsever zengin kimselerin kurduğu imaretler yirmi dörde ulaşmıştı. İstanbul, Ankara, Edirne, Manisa, Amasya, Kayseri, Erzurum, Filibe, Selanik, Bolayır, Gelibolu ve daha bunun gibi İmparatorluğun hemen her köşesinde imaretler vardı. Bunlar misafirlere, medreselerde okuyan talebelere ve fakir halka en büyük destekti. İmaretlerde verilen yemeklerin derecesi, onu besleyen vakfın veya şahsın zenginliğine göre değişirdi. Günde iki öğün yemek verileceği, mübarek gecelerde helva yapılıp dağıtılacağı ve vakıf sahibinin ruhuna Kur’ân-ı kerîm okunacağı vakfiyelere şart olarak konurdu. Mütevellî heyeti bu hükümlere uymaya mecburdu. İmaretler ayrıca kimsesiz çocukların yetiştirilmesi işini de üzerlerine alıp bunlara hayatlarını kazanacak bir çağa gelinceye kadar bakarlar ve yetimlere maaş bağlarlardı. Nitekim Ayasofya vakfından 200, Edirne’deki Sultan İkinci Murad vakfından 40 ve Fatih İmareti vakfından 250 yetime maaş bağlanmıştı. Maaş bağlanacak yetimlerin seçilmesi işi ile İstanbul kadısı meşgul olmakta ve her türlü işler kadı siciline geçirilmekteydi.
İmaretlerin vakfiyelerinde vakfın idaresinin kimler elinde ve nasıl olacağı da belirtiliyordu. Buna göre vakıfla alâkalı bütün vazifeliler sene sonunda bir umumi heyet hâlinde toplanarak vakfiyeyi birlikte okuyup vakfiye şartlarının sene içinde yerine getirilip getirilmediğini müzakere ederlerdi.
İmaretler bir tek yapı olabildiği gibi, külliye hâlinde teşkil edilenleri de vardı. On altıncı asra kadar tek yapı hâlinde olanlar meşhurdu. Bu asırdan sonra daha çok külliye hâlinde olanlara rastlanıyordu. İmarethane binaları, Türk mimarî geleneklerine uygun planlara sahip olarak yapılır, iki yanında bitişik birer misafirhane ile ortada namaz kılacak bir yer bulunurdu. Misafirhane odalarının içinde birer ocak ile dışarıya açılan kapıları vardı. Ortada bulunan namaz kılma yerinin genellikle yüksek bir kulesi bulunur, kule üzerindeki aydınlatma feneri ile şadırvan ve iç bölmeler aydınlatılırdı.
Fatih Sultan Mehmed Hanın cami, medrese ve darüşşifa ile beraber yaptırdığı imarette günde iki defa yemek pişer ve medrese talebeleriyle hastane ve kütüphane memurları ile külliyenin bütün hizmetlileri, misafirler ve fakirler olmak üzere, her öğünde bin kişi yemek yerdi. Bütün İstanbul’daki imaretlerde bu sırada otuz binin üzerinde kişiye yemek verilirdi. Ayrıca mevki ve makam sahiplerinin sarayında da fakirler için yemek çıkarılırdı.
Kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 00:02
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...