Arama

Alman Sanatı - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
8 Nisan 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Alman Sanatı
MsXLabs.org & Temel Britannica

"Alman" olarak nitelenebilecek ilk sanatsal etkinlikleri Frank Kralı ve Karolenj İmparatorluğu'nun kurucusu Şarlman (742 - 814) başlattı. Okuma yazma bilmeyen Şarlman (Büyük Kari) bilgili insanlara çok düşkündü. Başkent Aachen'a Avrupa'nın her yanından ve Ortadoğu'dan sanatçıları ve bilim adamlarını çağırarak ilk Hıristiyanlık döneminin kültürünü örnek alan yapıtlar yaratmalarını istedi. Bugün Karolenj Dönemi olarak anılan bu dönemin sanatçıları, eski yapıları ve elyazmalarını taklit ettiler; özellikle de fildişi oymacılığını geliştirdiler. Ayrıca gelecek yüzyılların sanatçılarını etkileyecek özgünlükte yapıtlar verdiler.
Alman Kralı I. Otto'nun 962'de Kutsal Roma - Germen imparatoru olmasından 11. yüzyılın başına kadar süren dönemin Alman sanatı üstündeki etkisi çok uzun sürdü. Sanatçının duygularını dışa vurmasının ya da yapıtlarında yansıtmasının önem kazandığı Otto döneminde, katedrallerin mimarisinde, bezenmesinde ve elyazmalarının süslenmesinde gelişmeler oldu.
"Roma türünde" anlamına gelen Romanesk sanat 1050 ile 1200 yılları arasında tüm Avrupa'da, en çok da katedral yapımında yaygınlık kazandı. Romanesk mimarinin özelliği, insanların Tanrı'nın evinde duyması gerektiğine inanılan korku ve saygıyı uyandıracak büyük ölçekli, ezici bir mekâna sahip olmasıydı.
Romanesk'i izleyen Gotik sanat, 12. ve 16. yüzyıllar arasında Avrupa'yı etkisi altına aldı. En çok kilise mimarisinde kendini gösteren Gotik sanat türünün sipsivri, süslü kilise kuleleri kadar oymalı ahşap mihrapları ve vitrayları da dikkat çekicidir. Heykeller, özellikle de sütun olarak kullanılan insan heykelleri Gotik sanatın başlıca özelliklerindendir. 1230 - 40 yıllarından kalma "Bamberg'li Binici"günümüze ulaşan en eski heykellerden biridir. At üstündeki bir insanı canlandıran bu dev heykel Almanlar'ın Gotik sanata yaklaşımlarını gösterir.
Bamberg'li Binici Heykeli (The Bamberger Reiter)
Ad:  09.06.06%20bamberger%20reiter.jpg
Gösterim: 825
Boyut:  127.1 KB

Rönesans Almanya'ya 1500'lerde ulaştıysa da büyük bir sanatsal dönüşüme yol açmadı. Gotik sanat etkisini sürdürdü. Ama bazı sanatçılar her iki türün karışımından ilginç yapıtlar ortaya çıkardılar. Johannes Gutenberg'in 1440'ta matbaayı bulmasından sonra tahta kalıplarla basılarak çoğaltılabilen sanat ürünleri kitaplarda yer almaya başladı ve böylece halka ulaşması kolaylaştı.
1500 - 1650 yılları üstün yetenekli ressamların ortaya çıkmasına tanık oldu. Bunlar arasında portre ressamı (Genç) Hans Holbein'ı (1497 - 1543), çağdaş peyzajın (manzara resmi) babası Albrecht Altdorfer'i (1480 - 1538), (Yaşlı) Lucas Cranach'ı (1472 - 1553) ve peyzaj sanatına yoğun duyarlık katan Albrecht Dürer'i (1471 - 1528) sayabiliriz. Dürer çeşitli alanlarda yarattığı yapıtlarıyla gerçek bir Rönesans sanatçısıydı. İtalya'da doğan Rönesans düşüncesinin Almanca konuşulan kuzeyi etkilemesi onun sayesinde olmuştur.
17. yüzyılda İtalya'dan esinlenilen Barok ve Rokoko sanatı son derece süslü ve özellikle fresklerde (duvar resimleri) parlak renklerin kullanıldığı, yapıların içinde ise özgün mekân değişikliklerinin denendiği bir sanat akımı oldu.
18. yüzyılın sonuna doğru Avrupa'da Yeniklasikçilik ve Romantizm akımları öne çıktı. Sadelik ve doğallıktan yana olan bu akımlar, görkemli Barok ve Rokoko sanatına bir tepki niteliğindeydi. Bu dönemin önde gelen sanatçıları arasında Anton Raphael Mengs'i, Henry Fuseli'yi, Caspar David Friederich'i ve Philipp Otto Runge'yi sayabiliriz.
20. yüzyılda Almanlar'in, sanatı duyguların dışavurumu olarak algılama eğilimi, bir grup genç Dışavurumcu sanatçıyla yeniden canlandı. Bu sanatçılar yapıtlarında duyguları canlı çizgilerle, renklerle ve simgelerle yansıttılar. Bu sanatçıların çalışmalarını önce I. Dünya Savaşı kesintiye uğrattı. Daha sonra II. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler'in "yoz" olmakla suçlayarak yapıtlarını yasakladığı bu yetenekli sanatçıların başlıcaları Ernst Kirchner, Emil Nolde, Avusturyalı Oskar Kokoschka, Gerçeküstücü (Sürrealist) Max Ernst, Paul Klee, Max Beckmann ve Rus kökenli Wassily Kandinsky idi.
Walter Gropius'un yukarıda adı geçen sanatçılardan bazılarıyla birlikte kurduğu Bauhaus adlı okul, mimarlığın çeşitli sanat dallarıyla bir arada, yaratıcı bir uyum içinde uygulanması ilkesine yönelik eğitim programıyla daha sonra çağdaş sanat üzerinde dünya çapında etkisi olan bir akım haline dönüştü. Bu okul ve akım da 1933'te Naziler tarafından yasaklandı; ama daha sonra Gropius tarafından ABD'de yeniden kuruldu.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Yeni Gerçekçilik (Neue Sachlichkeit) olarak nitelenen bir sanat akımı doğdu. Bu akımın kurucularından Otto Dix ve George Grosz resimlerinde savaşın acımasızlığını ve yoksulluğun insanlar üstündeki etkilerini çarpıcı bir gerçekçilikle işledikleri için Nazi Almanyası'nda yapıtları yasaklandı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!