Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
17:03, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 19 Nisan 2024 - 17:03
Arama
MaviKaranlık Forum
Cenaze Nedir?
-
Tek Mesaj #7
asla_asla_deme
VIP
Never Say Never Agaın
9 Nisan 2010
Mesaj
#7
VIP
Never Say Never Agaın
Doğum ve ölüm olgusu, insanlar için son derece önemlidir. Yeni doğan bir çocuğun dünyaya gelişi büyük bir mutluluğa ve heyecana neden olmaktadır. Vefat eden insanın ayrılığı da geride bıraktığı yakınlarını ve sevdiklerini büyük bir acı ve kedere sevk etmektedir. Şüphesiz henüz adı bile konulmamış yepyeni bir insanın dünya hayatına katılımı, büyümesi ve olgunluk devresine ulaşması kolay olmamaktadır. insan çocuk, kardeş, abi, abla, anne, baba, amca, dayı, hala, teyze, nine ve dede. olarak dünyada bir konum elde etmektedir. Yine insan evliliklerle akrabalıklar, birlikte yaşadığı çevrede komşuluklar ve çalıştığı iş kollarında da güçlü arkadaşlık ve dostluk bağları kurmaktadır.
Bu açıdan kişinin ölümü, kendisiyle ortak noktaları olan kimseleri yakınlık derecesine göre acı ve mateme sevk etmektedir. Geride kalanlar, bu acı ve kederi için için yudumlamak, ilahi yazgıya boyun eğmek ve ölümü büyük bir sabırla içselleştirmek zorundadır. insan, bütün acı ve mutsuzluk duygularına rağmen, ölen yakınlarına karşı son görevini yapmak durumundadır. Bu görev büyük bir özen ve özveriyle yapılmalıdır. Acaba bugün bizler fert ve toplum olarak cenazelerimize yaptığımız son görevde, olması gereken standardın neresindeyiz? işte bu soru bağlamında bazı noktalara açıklık getirilmesinin faydalı olacağına inanıyoruz.
Değişen dünyada insanların hadiseleri algılama ve yorumlamalarında farklılıklar yaşanmaktadır. Bu bağlamda birçok konuda olduğu gibi cenaze törenleri de bugün bazı noktalardan tenkit edilebilmektedir. Ölülere saygıyı önceleyen Hz. Peygamber'in buyruk ve uygulamalarını anlamada bazı olumsuzlukların yaşandığı müşahede edilmektedir. Vefat eden insanların ebedi mekanına en iyi şekilde yerleştirilmeleri, Müslümanlar üzerine bir görev olarak anlaşılmalıdır. Bu çerçevede cenazeye ilişkin bazı meselelere kısaca temas edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.
a. Cenazeye Saygı Gösterilmelidir
Bilindiği gibi insan yeryüzünün en kıymetli varlığıdır. Bu açıdan da hürmet edilmeye layık bir konumdadır. insan hayatta iken değerli olduğu gibi ölünce de değerlidir. Nitekim, Hz. Peygamber, huzurundan geçen cenazeyi gördüğünde ayağa kalkarak saygı göstermiştir. Hatta Hz. Peygamber'in ayağa kalktığı cenazenin gayrı müslim bir kişiye ait olduğu kendisine hatırlatılınca; "Bu da bir insan değil
mi?" "(Müslim, "Cenaiz", 78) şeklindeki cevabı, insana sırf insan olduğu için saygı gösterilmesi gerektiğinin fiili bir örneğidir.
Ölülere saygı göstermek, yaşayanlara karşı saygılı olmanın başka bir ifadesidir.
b. Cenaze Merasiminde Bazı Temel Kurallara Riayet Edilmelidir
Gerek dinî gerekse resmî nitelikte icra edilen törenlerde dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallar, törenin mahiyetine uygun olarak icra edilmesinde belirleyici bir öneme sahiptir. Söz konusu kurallara riayet edilmemesi, en başta ölüye karşı bir saygısızlıktır. Ayrıca dinî ve insanî görevini yerine getirmek üzere törene katılan kişileri küçük düşürücü bir davranıştır.
Bütün boyutlarıyla düşünüldüğünde merasimlerde uyulması gereken kuralların önemli olduğu anlaşılmaktadır. Allah'ın yarattıkları arasında seçkin bir yeri olan insanın vefatı söz konusu olunca, insanı ebedi yolculuğuna uğurlamak gerçekten üzerinde ciddi olarak durulması gereken bir konudur. Bu bağlamda bir cenaze merasiminde riayet edilmesi gereken temel kuralların neler olduğu hususunu hatırlatmak faydalı olacaktır:
1- Ölülerin iyilikleri dile getirilmelidir. Hz. Peygamber, ölülerin hayırla anılmasını tavsiye etmektedir. (Tirmizi, "Cenaiz", 34) Merasim anında ve sonrasında vefat eden kişinin iyilikleri hatırlanmalı ve kişi hayırla anılmalıdır.
2- Cenaze merasimlerinde insanlar giyim ve kuşamlarına özen göstermelidir. Giyilen kıyafetler bir bayram havasını hatırlatmamalıdır. Bu konuda öteden beri devam eden geleneğin göstergesi olarak, cenaze merasiminde giyilmesi gereken kıyafetler konusunda kültürel bir birikim mevcuttur.
3- Cenaze merasiminde ortalama bir matem havası olmalıdır. Cenaze merasiminde Allah'a isyan anlamını içerecek şekilde dövünülmemeli, saç baş yolunmamalı ve yersiz sözler söylenmemelidir. insanlar konuşmalarına dikkat etmeli, sessiz ve sakin olmalı, tavır ve davranışlarıyla kimseyi rahatsız etmemelidir.
Cenaze yakınlarının acılarını azaltacak ve onları teselli edecek konuşmalar yapılmalı, tavır ve davranışlarla cenaze yakınlarının acılarının paylaşıldığı hissettirilmelidir.
4- Cenaze merasimlerinin yapıldığı cami avluları, olabildiğince temiz ve düzenli olmalıdır. Söz konusu alanda gelenlerin, rahatlıkla giriş çıkışını sağlayan genişlikte kapılar yer almalıdır.
Gerektiğinde yağmurlu ve soğuk havalarda cemaati koruyacak kapalı mekanlar tesis edilmelidir.
5- Cenazelerin taşındığı araçların temizliği ve bakımı iyi yapılmalıdır. Ayrıca araçlar cenaze hizmetinin gerektirdiği işlevler bakımından belli bir düzeyde olmalıdır.
Bu durum, israf olarak algılanmamalı, bilakis cenazelerimize gösterdiğimiz derin saygı ve hürmetin bir ifadesi olarak anlaşılmalıdır.
Cenaze îçin Faydalı Olan Aktivitelere Yer Verilmelidir
Cenaze merasimlerinde, çiçek ve çelenk gibi ölüye fayda sağlamayan etkinliklerde aşırıya kaçılmaması, hatta bu alışkanlıkların en aza indirilmesi gerekir. Bu tür aktiviteler, ölüye fayda sağlamadığı gibi, çok sayıdaki çiçek ve çelenkler değerlendirilemediği için israfa neden olabilmektedir. Bunların yerine ölü için faydalı olabilecek etkinliklere yer verilmesi daha isabetli olacaktır. Kur'an okuma ve Allah (c.c.)'ın kendisini affetmesi ve günahlarını bağışlanması için dua etmek başta olmak üzere, ölü adına yapılacak her türlü hayır ve yardımlar, onu ebedi âlemde rahatlatabilecek etkinliklerdir.
Alkış, Cenaze Merasiminde Bulunması Gereken Sükuneti Bozmaktadır
Bazı cenaze törenlerinde, cenazenin alkışlanması geleneksel ritüellerimizle bağdaşmamaktadır. Böyle bir ritüelin yaygın hâle gelmesi, toplumda alkışı hak eden veya etmeyen cenaze ayrımı yapma gibi bazı yanlış anlaşılmalara sebep olmaktadır. Bu da kimin alkışlanmayı hak ettiği, kimin de hak etmediği yorumlarına neden olacaktır ki, böyle bir anlayış hiçbir şekilde doğru değildir.
Cenazelerin alkışlanması ve slogan atılması gibi nümayişlerin, belli tarihten itibaren meydana gelen siyasi cinayetler vb. ölümlerle başlayan uygulamaların bir yansıması olarak gündeme geldiği görülmektedir. Kuşkusuz slogan, alkış, ıslık gibi nümayişler, hem cenazeye karşı, hem son görev olan ibadete karşı, hem de son görevin ifa edildiği mekâna karşı olumsuzluklar içermektedir. Söz konusu nümayişler, sessizlik atmosferini bozmaktadır.
Cenaze Namazının Kılınması Teşvik Edilmelidir
Müslümanın diğer Müslüman kardeşi üzerindeki haklarından birisi de cenazesine iştirak etmesi ve namazını kılmasıdır. Bunun hem şahsi hem de toplumsal hayata faydaları söz konusudur. insanlar bu vesileyle ölümü hatırlar, nefis muhasebesi yaparak hayata ve insanlara karşı daha yumuşak ve mantıklı yaklaşmaya başlar. Her an ölebileceği düşüncesi-
ni hafızasında canlı tutan bir Müslüman daha affedici olur. Kişinin bu olumlu tutum ve davranışları, toplumsal hayata da olumlu bir şekilde yansır ve böylece toplumsal barış ve huzurun tesis edilmesine katkı sağlanmış olur.
Cenaze Namazında Tertip ve Kadınların Konumuna Dikkat Edilmelidir
Bilindiği gibi cenaze namazı farz-ı kifayedir. Cenaze namazının cemaatle kılınması şart olmadığı gibi ister erkek, ister kadın olsun tek bir Müslümanın kılmasıyla farz-ı kifaye yerine getirilmiş olur. Mükellefiyet ve hüküm bakımından cenaze namazında kadın ile erkek arasında hiç bir fark yoktur.
Cuma, bayram, beş vakit namaz ve cenaze namazları olmak üzere cemaatle kılınan bütün namazlarda, erkeklerle birlikte namaz kıldıkları takdirde, kadınların erkeklerden ayrı, uygun bir yerde namaz için saf oluşturmaları gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), namaz saflarını önce erkekler, sonra erkek çocuklar daha sonra da kadınlar şeklinde düzenlemiştir.
"Namazda erkek saflarının en faziletlisi en önde olanı, fazileti en az olanı ise en arkada bulunanıdır. Kadın saflarının en faziletlisi, en arkada kalanı, en az faziletlisi ise en önde olanıdır. " (Müslim, "Salat", 132; Ebu Davud, "Salat", 97; Tirmizi, "Mevakıt", 52) hadisi, cemaatle kılınan bir namazda kadın ve erkeklerin saf düzeninin nasıl olması gerektiğine açıklık getirmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine uygun olan safların yukarıda ifade edildiği gibi olmasıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in uygulamasına uyulmaması halinde bir takım mahzurlar ortaya çıkabilecektir.
Hanefi mezhebine göre, kadınların cemaatle kılınan bir namazda, erkek safları arasına karışarak imama uymaları halinde, rüku ve secdeli namazlarda kadınların arkasında ve hizasında kalan erkeklerin namazları fasit olur. Bu durum, rüku ve secdesi bulunmayan cenaze namazında meydana gelirse, erkeklerin namazı fasit olmazsa da, sünnete dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.s.)'in uygulamasına aykırı hareket edildiği için mekruh olur.
MsXLabs.org & DİB
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar...
.
Cevapla
Kapat
Saat: 17:03
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...