Arama

Cenaze Nedir? - Tek Mesaj #7

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
9 Nisan 2010       Mesaj #7
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Doğum ve ölüm olgusu, insanlar için son derece önemlidir. Yeni doğan bir çocuğun dünyaya gelişi büyük bir mutluluğa ve heyeca­na neden olmaktadır. Vefat eden insanın ay­rılığı da geride bıraktığı yakınlarını ve sevdikle­rini büyük bir acı ve kedere sevk etmektedir. Şüphesiz henüz adı bile konulmamış yepyeni bir insanın dünya hayatına katılımı, büyümesi ve olgunluk devresine ulaşması kolay olma­maktadır. insan çocuk, kardeş, abi, abla, an­ne, baba, amca, dayı, hala, teyze, nine ve de­de. olarak dünyada bir konum elde etmekte­dir. Yine insan evliliklerle akrabalıklar, birlikte yaşadığı çevrede komşuluklar ve çalıştığı iş kollarında da güçlü arkadaşlık ve dostluk bağ­ları kurmaktadır.
Bu açıdan kişinin ölümü, kendisiyle ortak noktaları olan kimseleri yakınlık derecesine göre acı ve mateme sevk etmektedir. Geride kalanlar, bu acı ve kederi için için yudumla­mak, ilahi yazgıya boyun eğmek ve ölümü bü­yük bir sabırla içselleştirmek zorundadır. in­san, bütün acı ve mutsuzluk duygularına rağ­men, ölen yakınlarına karşı son görevini yap­mak durumundadır. Bu görev büyük bir özen ve özveriyle yapılmalıdır. Acaba bugün bizler fert ve toplum olarak cenazelerimize yaptığı­mız son görevde, olması gereken standardın neresindeyiz? işte bu soru bağlamında bazı noktalara açıklık getirilmesinin faydalı olacağı­na inanıyoruz.
Değişen dünyada insanların hadiseleri algı­lama ve yorumlamalarında farklılıklar yaşan­maktadır. Bu bağlamda birçok konuda olduğu gibi cenaze törenleri de bugün bazı noktalar­dan tenkit edilebilmektedir. Ölülere saygıyı önceleyen Hz. Peygamber'in buyruk ve uygu­lamalarını anlamada bazı olumsuzlukların ya­şandığı müşahede edilmektedir. Vefat eden insanların ebedi mekanına en iyi şekilde yer­leştirilmeleri, Müslümanlar üzerine bir görev olarak anlaşılmalıdır. Bu çerçevede cenazeye ilişkin bazı meselelere kısaca temas edilmesi­nin faydalı olacağı düşünülmektedir.

a. Cenazeye Saygı Gösterilmelidir

Bilindiği gibi insan yeryüzünün en kıymetli varlığıdır. Bu açıdan da hürmet edilmeye layık bir konumdadır. insan hayatta iken değerli ol­duğu gibi ölünce de değerlidir. Nitekim, Hz. Peygamber, huzurundan geçen cenazeyi gör­düğünde ayağa kalkarak saygı göstermiştir. Hatta Hz. Peygamber'in ayağa kalktığı cenazenin gayrı müslim bir kişiye ait olduğu kendisine hatırlatılınca; "Bu da bir insan değil
mi?" "(Müslim, "Cenaiz", 78) şeklindeki cevabı, insana sırf insan olduğu için saygı gösterilme­si gerektiğinin fiili bir örneğidir.
Ölülere saygı göstermek, yaşayanlara karşı saygılı olmanın başka bir ifadesidir.

b. Cenaze Merasiminde Bazı Temel Kural­lara Riayet Edilmelidir


Gerek dinî gerekse resmî nitelikte icra edilen törenlerde dikkat edilmesi gereken bazı kural­lar vardır. Bu kurallar, törenin mahiyetine uy­gun olarak icra edilmesinde belirleyici bir öne­me sahiptir. Söz konusu kurallara riayet edil­memesi, en başta ölüye karşı bir saygısızlıktır. Ayrıca dinî ve insanî görevini yerine getirmek üzere törene katılan kişileri küçük düşürücü bir davranıştır.

Bütün boyutlarıyla düşünüldüğünde merasim­lerde uyulması gereken kuralların önemli oldu­ğu anlaşılmaktadır. Allah'ın yarattıkları arasın­da seçkin bir yeri olan insanın vefatı söz konu­su olunca, insanı ebedi yolculuğuna uğurlamak gerçekten üzerinde ciddi olarak durulması ge­reken bir konudur. Bu bağlamda bir cenaze merasiminde riayet edilmesi gereken temel ku­ralların neler olduğu hususunu hatırlatmak fay­dalı olacaktır:
1- Ölülerin iyilikleri dile getirilmelidir. Hz. Peygamber, ölülerin hayırla anılmasını tavsiye etmektedir. (Tirmizi, "Cenaiz", 34) Merasim anında ve sonrasında vefat eden kişinin iyilik­leri hatırlanmalı ve kişi hayırla anılmalıdır.
2- Cenaze merasimlerinde insanlar giyim ve kuşamlarına özen göstermelidir. Giyilen kıya­fetler bir bayram havasını hatırlatmamalıdır. Bu konuda öteden beri devam eden geleneğin göstergesi olarak, cenaze merasiminde giyil­mesi gereken kıyafetler konusunda kültürel bir birikim mevcuttur.
3- Cenaze merasiminde ortalama bir ma­tem havası olmalıdır. Cenaze merasiminde Allah'a isyan anlamını içerecek şekilde dövünülmemeli, saç baş yolunmamalı ve yer­siz sözler söylenmemelidir. insanlar konuşma­larına dikkat etmeli, sessiz ve sakin olmalı, ta­vır ve davranışlarıyla kimseyi rahatsız etme­melidir.
Cenaze yakınlarının acılarını azaltacak ve onları teselli edecek konuşmalar yapılmalı, ta­vır ve davranışlarla cenaze yakınlarının acıları­nın paylaşıldığı hissettirilmelidir.
4- Cenaze merasimlerinin yapıldığı cami av­luları, olabildiğince temiz ve düzenli olmalıdır. Söz konusu alanda gelenlerin, rahatlıkla giriş çıkışını sağlayan genişlikte kapılar yer almalıdır.
Gerektiğinde yağmurlu ve soğuk havalarda cemaati koruyacak kapalı mekanlar tesis edil­melidir.
5- Cenazelerin taşındığı araçların temizliği ve bakımı iyi yapılmalıdır. Ayrıca araçlar cena­ze hizmetinin gerektirdiği işlevler bakımından belli bir düzeyde olmalıdır.
Bu durum, israf olarak algılanmamalı, bila­kis cenazelerimize gösterdiğimiz derin saygı ve hürmetin bir ifadesi olarak anlaşılmalıdır.

Cenaze îçin Faydalı Olan Aktivitelere Yer Verilmelidir


Cenaze merasimlerinde, çiçek ve çelenk gi­bi ölüye fayda sağlamayan etkinliklerde aşırı­ya kaçılmaması, hatta bu alışkanlıkların en aza indirilmesi gerekir. Bu tür aktiviteler, ölüye fayda sağlamadığı gibi, çok sayıdaki çiçek ve çelenkler değerlendirilemediği için israfa ne­den olabilmektedir. Bunların yerine ölü için faydalı olabilecek etkinliklere yer verilmesi da­ha isabetli olacaktır. Kur'an okuma ve Allah (c.c.)'ın kendisini affetmesi ve günahlarını ba­ğışlanması için dua etmek başta olmak üzere, ölü adına yapılacak her türlü hayır ve yardım­lar, onu ebedi âlemde rahatlatabilecek etkin­liklerdir.


Alkış, Cenaze Merasiminde Bulunması Gereken Sükuneti Bozmaktadır


Bazı cenaze törenlerinde, cenazenin alkış­lanması geleneksel ritüellerimizle bağdaşmamaktadır. Böyle bir ritüelin yaygın hâle gel­mesi, toplumda alkışı hak eden veya etmeyen cenaze ayrımı yapma gibi bazı yanlış anlaşıl­malara sebep olmaktadır. Bu da kimin alkış­lanmayı hak ettiği, kimin de hak etmediği yo­rumlarına neden olacaktır ki, böyle bir anlayış hiçbir şekilde doğru değildir.

Cenazelerin alkışlanması ve slogan atılması gibi nümayişlerin, belli tarihten itibaren mey­dana gelen siyasi cinayetler vb. ölümlerle baş­layan uygulamaların bir yansıması olarak gün­deme geldiği görülmektedir. Kuşkusuz slogan, alkış, ıslık gibi nümayişler, hem cenazeye kar­şı, hem son görev olan ibadete karşı, hem de son görevin ifa edildiği mekâna karşı olumsuz­luklar içermektedir. Söz konusu nümayişler, sessizlik atmosferini bozmaktadır.

Cenaze Namazının Kılınması Teşvik Edil­melidir


Müslümanın diğer Müslüman kardeşi üze­rindeki haklarından birisi de cenazesine iştirak etmesi ve namazını kılmasıdır. Bunun hem şahsi hem de toplumsal hayata faydaları söz konusudur. insanlar bu vesileyle ölümü hatır­lar, nefis muhasebesi yaparak hayata ve in­sanlara karşı daha yumuşak ve mantıklı yak­laşmaya başlar. Her an ölebileceği düşüncesi-

ni hafızasında canlı tutan bir Müslüman daha affedici olur. Kişinin bu olumlu tutum ve dav­ranışları, toplumsal hayata da olumlu bir şekil­de yansır ve böylece toplumsal barış ve huzu­run tesis edilmesine katkı sağlanmış olur.

Cenaze Namazında Tertip ve Kadınların Konumuna Dikkat Edilmelidir


Bilindiği gibi cenaze namazı farz-ı kifayedir. Cenaze namazının cemaatle kılınması şart ol­madığı gibi ister erkek, ister kadın olsun tek bir Müslümanın kılmasıyla farz-ı kifaye yerine getirilmiş olur. Mükellefiyet ve hüküm bakı­mından cenaze namazında kadın ile erkek arasında hiç bir fark yoktur.

Cuma, bayram, beş vakit namaz ve cenaze namazları olmak üzere cemaatle kılınan bütün namazlarda, erkeklerle birlikte namaz kıldıkla­rı takdirde, kadınların erkeklerden ayrı, uygun bir yerde namaz için saf oluşturmaları gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), namaz safla­rını önce erkekler, sonra erkek çocuklar daha sonra da kadınlar şeklinde düzenlemiştir.
"Namazda erkek saflarının en faziletlisi en önde olanı, fazileti en az olanı ise en arkada bulunanıdır. Kadın saflarının en faziletlisi, en arkada kalanı, en az faziletlisi ise en önde ola­nıdır. " (Müslim, "Salat", 132; Ebu Davud, "Salat", 97; Tirmizi, "Mevakıt", 52) hadisi, cemaatle kılı­nan bir namazda kadın ve erkeklerin saf düzeninin nasıl olması gerektiğine açıklık getir­mektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine uygun olan safların yukarıda ifade edildiği gibi olmasıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in uygula­masına uyulmaması halinde bir takım mahzur­lar ortaya çıkabilecektir.
Hanefi mezhebine göre, kadınların cemaat­le kılınan bir namazda, erkek safları arasına karışarak imama uymaları halinde, rüku ve secdeli namazlarda kadınların arkasında ve hi­zasında kalan erkeklerin namazları fasit olur. Bu durum, rüku ve secdesi bulunmayan cena­ze namazında meydana gelirse, erkeklerin na­mazı fasit olmazsa da, sünnete dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.s.)'in uygulamasına aykırı ha­reket edildiği için mekruh olur.

MsXLabs.org & DİB
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....