Hacer-i Esved
Tavafın başlama noktasını göstermek gibi pratik bir faydası da bulunan bu taşın menşei, tarihçesi, mahiyeti ve manevî değeri hakkında, bir kısmı zayıf, bazıları sembolik anlam taşıyan çok sayıda rivayet vardır. Bu rivayetlerde umumiyetle Hacer-i Esved'in aslında beyaz iken insanların günahları yüzünden karardığı, cennetten indirildiği, Nuh tufanı sırasında Ebû Kubeys Dağı'nda korunduğu ve Hz. İbrahim'in Kâbe'yi inşası esnasında oradan yerine getirilerek konulduğu, onun Allah'a verdiği sözü yerine getirenlere şahitlik edeceği gibi hususlar dile getirilmektedir.
Risalet öncesi Kâbe'nin onarımı esnasında Hacer-i Esved'i yerine kimin koyacağı konusunda kabileler birbirlerine düştüklerinde Hz. Peygamber hakem seçilmiş ve onu bir örtü üzerine koyup, her kabileden bir kişiye örtüden tutturduktan sonra, onu kendi elleriyle yerine yerleştirmişti.
Hz. Peygamber, müsaitse Hacer-i Esved'i öper, değilse eliyle veya elindeki baston vb. ile selamlayarak tavafa başlardı. O, güçlü kuvvetli birisi olan Hz. Ömer'i, zayıf bünyeli kimselere eziyet verebileceği gerekçesiyle, Hacer-i Esved'i öpmek için izdihama dalmaması konusunda uyarmış, eğer boş ise istilam etmesini, aksi takdirde tehlil ve tekbir ile geçmesini söylemişti. Hz. Peygamber'in bu tavsiyesinden sonra o, izdihamın olduğu hâllerde istilamı terk edip geriden selamlamakla yetinmiştir. Nitekim İbn Abbas da "Hacer-i Esved kalabalık olduğu zaman kimseye eziyet verme! Eziyet de çekme, geç!" tavsiyesinde bulunmuştur.
O zamanlar şimdiki kadar fazla kalabalık olmamasına rağmen, izdiham olması durumunda Hacer-i Esved'in öpülmemesi, bu hususta başkalarının rahatsız edilmemesi tavsiye edilmiştir. Günümüzde milyonlara varan mahşerî kalabalıkta, kişinin, sünnete uyma adına kardeşlerine eza cefa etmesi asla tasvip edilemez. Kaldı ki, burada sünnet olan, mutlaka Hacer-i Esved'i öpmek değil, onu bir şekilde selamlamaktır. Hacer-i Esved'i öpmek için kardeşleriyle itişip kakışmak, ne sünnettir, ne de ibadet! Bu konuda hem Hz. Peygamber'in örnek davranışına, hem de onun uyarı ve tavsiyesine uyulmalı, izdihamlı durumlarda uzaktan selamlama ile yetinmelidir.
Sahabe, Hacer-i Esved'i selamlarken; "Allahım! Sana inanarak, Kitabını ve Peygamberinin sünnetini tasdik ederek / Peygamberinin sünnetine uyarak" derlerdi. Burada asıl olan taşın kendisi değil, Hz. Peygamber'in sünneti, örnek davranışıdır. Zira Ha- cer-i Esved, önce Hz. İbrahim'in sonra da Hz. Peygamber ve ashabının hatırasını yâd etmeye vesile olan bir semboldür.
Nitekim bir defasında Hz. Ömer, Hacer-i Esved'e seslenerek; "Biliyorum ki sen bir taşsın. Ne zarar, ne de fayda verirsin. Eğer ben, Resûlullah'ın sana dokunduğunu görmeseydim, sana el sürmez / öpmezdim" (Buharî, Hac, 57) dedi ve ona eliyle dokunarak selamladı / öptü. O, Hacer-i Esved'e bu şekilde seslenirken, bir taşa karşı yaptığı bu davranışın, cahiliyye dönemindeki putlara tapınma gibi olmadığını, bunun sadece Hz. Peygamber'in sünnetine uyarak Allah'a ta'zim ve yaklaşma için yapılan sembolik bir davranış olduğunu vurguluyordu.
Hacer-i Esved'i selamlama, Allah'a vermiş olduğu ahdi yenileme anlamına gelmektedir. Kul, ruhlar âleminde verdiği kulluk sözünü, amelleriyle ortaya koyduğu iman akdini bu defa Beyit'te, Beyt'in sahibinin önünde bu hareketiyle temsilî olarak yineler ve pekiştirir. İşte Hacer-i Esved'i selamlama, ahdi, bey'atı tazelemeyi, sözünde durmayı sembolize eder.
MsXLabs.org & DİB