Arama

Cenaze Nedir? - Tek Mesaj #10

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Nisan 2010       Mesaj #10
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Iskat; namaz, oruç, kurban, adak, kefâret gi­bi ibadet ve borçları ifa etmeden vefat eden bir kimseyi bu borçlarından kurtarmak için fa­kirlere fidye ödenmesi işlemini ifade eder. Fid­yeden maksat söz konusu ibadetlerin yerine geçmesi amacıyla yapılan nakdî veya aynî ödemelerdir.
Bu bağlamda ıskat-ı salât, bir kimsenin sağ­lığında eda veya kaza edemediği namaz borç­larını uhdesinden düşürebilmek için ölümün­den sonra fidye ödenmesi işlemini, devir de bu fidye ödemek için geliştirilen bir yöntemi ifade eder.
Hz. Peygamber, sahabe, tâbiîn ve tebeu't-tâ- biîn dönemlerinde yukarıdaki anlamda ıskat söz konusu olmadığından, ıskat-ı salât ve ıskat-ı savm anlayış ve uygulamasının Kitap, Sünnet ve sahâbe fetvalarından delillendirilmesi müm­kün değildir.
Ibadetler ve bu nitelikteki kefaretler "Allah hakkı" grubunda yer aldığı için kural olarak ıs­kat kabul etmez. Dinî mükellefiyetlerin ifasında mükellefin niyeti ve ibadetin Allah rızası için ya­pılması ibadetin özünü, şekil şartları ise maddi unsurunu teşkil edeceğinden, ibadetler ancak Yüce Yaratıcı'nın belirlediği sebeplere bağlı olarak ve O'nun emrettiği tarzda yerine getiri­lirse ifa edilmiş sayılır. ibadetlerin dinin kulluğuve teslimiyeti sembolleştiren hükümlerinin en başında yer almasının da anlamı budur.Bu itibarla, ayette sadece oruç tutmaya gü­cü yetmeyen sürekli mazeret sahibi kimselerin fidye vermesinin emredildiği, bunun dışındaki ıskat-ı savmın ayette yer almadığı, ıskat-ı salâtın ve devir işleminin ise Kur'an veya Sün- net'ten herhangi bir delile veya fıkhi hüküm elde etmede kullanılan bir usule dayanmadığı açıktır. Zaten bedeni ibadetler ruhun Allah'a yükselişini sembolize ettiği, kişinin kendini ge­liştirip eğitmesine yardımcı olduğu ve tabii olarak mükellef açısından birçok manevi ve deruni yararlar taşıdığı için bunların sıradan bir borç alacak ilişkisi çerçevesinde mütalaa edilmesi ve neticede ıskat usulünün alternatif ifa olarak görülmesi bu ibadetlerin ruh ve amacına aykırıdır. Ancak vefat eden kimsenin yakınlarının, kişinin ölüm ötesi hayatta so­rumluluklarını azaltacak bir şeyler yapabilme yönündeki iyi niyeti ve gayreti, ıskat ve devrin islam toplumunda hızla yaygınlaşmasının te­mel nedeni olmuştur.
Mazeretsiz olarak tutulmayan ve kaza edil­meyen oruçlar için ıskat-ı savm'ın, bütünüyle ıskat-ı salâtın ve devrin cevazı yönünde Kur'an'da, Sünnet'te veya sahabenin ve müçtehit imamların fetvalarında hiçbir açıkla­ma yoktur. Buna rağmen ıskat ve devrin uygulamada giderek yaygınlaşması, bunun İs­lam'ın öngördüğü veya cevaz verdiği bir usul olarak algılanmasına, insanların sağlıklarında ibadetleri ifada tembellik etmesine veya ih­malkâr davranmasına, İslam'ın bu adeti sebe­biyle yanlış anlaşılmasına ve haksız ithamlara maruz kalmasına yol açmaktadır.
Şurası kesin olarak bilinmelidir ki, belli bir miktar paranın fakire verilmesi ve onun da gü­ya hamiyetli davranarak, aldığı parayı veren kişiye hibe etmesi ve ödenmesi gereken meb­lağ tamamlanıncaya kadar bu kabul ve hibe işi­nin devamı demek olan "devir" uygulamasının aklî ve dinî hiçbir dayanağı yoktur. Bunun Müslümanlar arasında yaygınlaşmış olması üzücüdür.
Din adına yapılan bu tür yanlış uygulamaları önlemenin belki de en etkili yolu, İslam'ın te­mel esaslarıyla bağdaşmayan uygulamalara yer vermemek, hatta verenleri ikaz etmektir. Geride kalanlar, ölenlerin namaz ve oruç bor­cu için para ödememelidir. Bu konuda yapa­cakları en doğru şey, kendi ibadetlerini düzen­li şekilde yerine getirmek, dünyada iyi bir Müs­lüman olarak yaşamak ve ölen yakınları için, sevabını onlara bağışlamak üzere hayır, eser, iyilik, ibadet ve dua yapmak olduğu bilincine ermeleridir.
Sonuç olarak, imkanlar dâhilinde fakirlere sa­daka vermek, hayır kurumlarına yardımda bu­lunmak, geride kalanların ölüler için yapabile­cekleri davranışlardan bazıları olarak sayılabilir. Ancak bunlar yapılırken ölenin varisleri arasın­da fakirler, yetimler, ihtiyaç sahibi eş ve çocuk­ların bulunması halinde ölenin vasiyeti dışında geride kalanların kendi mallarından harcama yapılarak mağdur edilmeleri de kesinlikle caiz değildir.

MsXLabs.org & DİB
Son düzenleyen asla_asla_deme; 19 Nisan 2010 21:43
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....