Arama


kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
10 Ağustos 2006       Mesaj #1322
kambis - avatarı
Ziyaretçi
En çok akşamlarını sevdim o şehrin. Sokak lambalarındaki beyaz vuruşları. Yokuşları tırmandığımız kimsesiz saatlerde, kardaki ayak izlerimizdi tek takipçimiz. Ellerini tutmayı o saatlerde severdim. Kır kahvesinde bir kış sabahı ısınır gibi tüm vücudumla sokulurdum bedenine; yüzüm kızarırdı.
Yüzüm gibiydi o saatlerde gökyüzü :ertesi gün yağacak karı haber veren kırmızı. Böyle zamanlarda romantiklik adına dolunayın bile pabucu dama atılırdı. Bazen sokak lambalarının altına girer , kızıl gökten ince ince yağan kristalleri seyrederdik üşüyene kadar. Üşüyene kadar düş kurardık…
O saatlerde oradaki insanlar televizyon başında ya da yorgan altında olduklarından, karlarda yuvarlandığımızı gören olmazdı. Ve kahkalarımızı duyan… Küçük tepelerde elele tutuşmuş insan izleri bırakırdık arkamızdan.
Gecenin karanlığında herkesten kaçarken kendimizi de saklamıştık karlar altına. Oynadığımız oyunların arasında kaldı sevgilerimiz, gündüz birer yetişkindik. ‘Elele yürüdüğümüz yokuş yollarda’ selam veren erkeği tanıyamazdım senin yanında. Gündüz dar pantolon ve bluzlerimin hepsi rafta. En sevdiklerim de onlardı oysa.
Günün karmaşasına hiç karışamadım, evden dışarı çıkamazdım.Bir balkonumuz vardı çıplak tepelere bakan. Eteklerine biraz yeşil bulaşmış çorak tepeler.Ardından alabildiğine uzanan deniz mavisi bir gök. Bunaldığımızda oraya deniz niyetine bakar bakar içlenirdik. Sonra bulutlar çıkardı ; köpük köpük.
Canımız memleket çekse gidemezdik.Gün doğumu yeniden hasret yeşertirdi içimizde.Geceyi beklerdik. Orda gündüzleri hiç sevemedim ben.
....Fozev....