YALNIZ ADAM
Sırtındaki küfesinde taşırdı bir somun ekmek parasını
Yükü değildi ona ağır gelen, omzundaki yalnızlığıydı.
Akşam olupta parktan evine dönünce, otururdu yatağım dediği yeşil bankta.
Küfesi yanda boş,s abahı beklerken; yalnızlığı daha bir yüklenirdi üzerine.
Gazete kağıdından sofra bezinde, parçalardı bir somun ekmeğini,
Hayallerini, ümitlerini, hayatını yırtarcasına...
Yoktu artık hiç beklentisi,
Diline dolanan tek ölümdü, dua olmuştu dudaklarında...
Tahta yatağına kıvrılır yatardı sonra,
Belki bu sabah, belki bu sabah...
Uyanırdı sabahın ilk ışıklarıyla, yine hayalkırıklığıyla...
Her eve dönüşünde omzu biraz daha düşer, gücü daha tükenirdi sanki.
Derken bir sabah cansız bedenini buldular adamın tahta yatağında,
Gülümsüyordu dudakları, gören herkes acıdı bu zavallının haline
Oysa o onları yukardan izleyip seviniyordu,
İşte ilk defa bir hayali gerçekleşmiş, duası kabul olmuştu...