Arama


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Ağustos 2006       Mesaj #1345
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
yorgun akşamın sonunda yine, evimize çıkan yokuşu adımlıyorum.
her zaman türküler eşlik eder bana bu rampayı tırmanırken
yoksa çekilir mi bu zorluk
her akşam
her gün
.....
rampanın sonunu gördüm işte
her yer karanlık
sadece evlerin lambaları görünüyor
bir de çevresini aydınlatmak için çabalayan
sokak lambasının cılız ışığı
bu cılız ışığın altında bir çocuk
bir şeyler arıyor belli ki
yaklaştığımda komşumuzun bilmem hangi hanımından kaçıncı çocuğu
ama yüzünü tanıyorum
gülümsüyorum
akşam vakti bu karanlıkta ne aradığını soruyorum
paramı düşürdüm onu arıyorum diyor
hemen biliyorum o parayı kim bilir hangi zorluklarla annesinden kopardığını
ve yine biliyorum ki
bu çok küçük miktarda bir para
ben olsaydım diyorum BOŞVER deyip geçerdim!
ama çocuk:
iki yüz elli bin lira düşürdüm
sakız alacaktım o parayla diyor
sakız sevincinin kursağında kaldığını düşünmek nasıl da koyuyor bana
yalancıktan başlıyorum ben de aramaya
bulamayacağımı biliyorum o karanlıkta ufacık parayı
bak bulamadık diyorum
en iyisi ben sana veriyim olmaz mı diyorum
ilk başta istemiyor
çekiniyor ama
nasıl unutacak şekerli sakızı
onun sözünü dinlemeden eline veriyorum
kocaman iki yüz elli bini
elinden tutuyorum
hadi bakkala gidelim
istediğin ne varsa alayım
senin yarım kalan sakız sevincinle
benim yaram kalan hayallerimin arasında ne fark var çocuk
.....
bakkalda iken gözleri parlıyor
oysa ki az önce üzgündü
çok fazla da bir şey istemeden
bir CHEETOS diyor
renkiz dünyasını cheetosların renkli paketleriyle süslüyordu
böyle tadı geliyordu yalın ayak oynamanın
tamam diyorum
istiyorum ki daha fazla istesin
istemem diyor
bir tane de
hayalini kurduğunu sakızdan alıyor
yaşasın herkeslerden saklayarak çiğneyecek sakızı
ve bu gece ağzı çilek kokacak çocuğun
çilek yiyemese de
ellerinin cips yağını
annesi silecek hem de çok kızacak
kaç para diye soruyorum bakkala
şu kara çocuğun sevincinin bedeli
tam KAYBETTİM DERKEN BULDUĞU nun ücreti altı yüz bin liraymış
.....
soğuktan titreyen ellerini tutuyorum
birden fark ediyorum
asıl elleri soğuk olan benim
ısıtıyoruz birbirimizin ellerini
senin adın ne diyorum
eyüp mü?
hayır diyor ben ibrahim
ne güzel ismin var ibrahim diyorum
Ona ibrahim peygamberi anlatmak için niyetlendiğimde
yollarımız ayrılıyor ibrahimle
acele edip açtığı paketten taso arıyor meraklı gözlerle
ben gidiyorum
iyi akşamlar dediğimde
dikkat kesiliyor bana
sana da ablacım diyor
el sallıyorum cılız lambanın altında
gözümün önünden gitmeyen gülüşüyle
o da bana el sallıyor
......
aynı gece evdeyim
gece bilmem saat kaç?
çayım her zamanki gibi zift
olabildiğince şekersiz !
ellerim dua pozisyonunu alır almaz
dilim başlıyor yalvarmaya
gözlerim bu anı beklermiş gibi
beni hiç dinlemeden gümüşten yollar yapıyor
elma rengi yanaklarımda
allah'ım diyorum
İsmini anarken
hiç bir engel yok
dilim Allah der
kalbim söyle ya kulum
dilim lebbeyk der
gönlüm bir muştu ister
beni mutluluğuna vesile kıldığın İbrahim'in gözleri hatrına
onun kirli yüzü
soğuk elleri hatrına
affet !
Kimin kazanıp kimin kaybettiği senin yanında malumdur
beni kazananlardan eyle
tam kaybettim derken bulanlardan eyle
ve
bulduğunun değerini bilenlerden eyle !
amin de gönlüm
amin de kalbim
amin de yüreğim
amin deyin gözlerim
amin deyin ellerim
amin de İBRAHİM.