Arama


Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Ağustos 2010       Mesaj #16
Avatarı yok
Yasaklı

Gezegeni Olan Yıldızlar


Evren'de gezegen sistemine sahip tek yıldız biz değiliz...

Astronomların en büyük hayallerinden biri Dünya’mıza benzer başka bir Dünya’yı keşfetmektir. Böylece “Evren’de yalnız mıyız?” sorusunun cevabına bir adım daha yaklaşılmış olunacak.

SETI projesi ile Dünya dışındaki zeki yaşamın varlığına yönelik araştırmalar sürdürülmektedir. Bu projede, uzaydan gelen uzun-dalga sinyali olan radyo dalgaları yer yüzeyindeki radyo teleskoplar ile dinlenmektedir. Astronomlar, uzaydan sadece zeki yaşamlardan gelecek bilgiyi beklememektedir. Aynı zamanda diğer yıldızların etrafında Dünya benzeri gezegenlerin varlığını belirlemeye yönelik yöntemler de geliştirmektedirler. Artık şüphe götürmez bir gerçek olarak Evren’de gezegen sistemine sahip tek yıldız Güneş (biz) değildir. Etrafında gezegeni olan diğer yıldızların sayısı her geçen gün artmakla birlikte bugün itibariyle bu türden bilinen yıldızların sayısı 150’den fazladır. Keşfedilen bu gezegenlerin kütleleri Jüpiter’in kütlesi ile kıyaslanabilecek büyüklüktedir. Jüpiter, Güneş’in kütlesinin yaklaşık binde biri kadardır. Keşfedilen bu gezegenler çok soğuk ve sönük olduklarından hiçbirini doğrudan görme şansına sahip değiliz. Bağlı bulundukları yıldızın ışığında meydana getirdikleri değişimlerden onların varlığını belirleyebilmekteyiz. Bir başka ifadeyle tıpkı bildiğimiz güneş tutulması gibi bir durumda bu gezegenler yıldızlarından bize gelen ışığı engelleyebilirler. Yer benzeri gezegenlerin kütleleri Jüpiter’in yaklaşık 0.003 kadarı olduğundan, onların etrafında dolandıkları yıldızın ışığını, bir tutulma olayı ile engelleme yetenekleri daha azdır. Bu nedenle, yer benzeri gezegenlerin varlığı bu yöntemle belirlenemez.

Sıcak Jüpiterler
Evren’de Güneş sistemi dışındaki gezegenleri keşfetmek için öncelikle Güneş benzeri yıldızların etrafına bakıldı. İlk kez 1995 yılında 51 Pegasi isimli yıldızın çevresinde dolanan bir gezegenin varlığı keşfedildi. 51 Pegasi b olarak isimlendirilen bu gezegen, Güneş sisteminin en büyük kütleli gezegeni olan Jüpiter’in kütlesinin yaklaşık yarısı kadar bir kütleye sahiptir. 51 Pegasi b, güneşimize en yakın konumda bulunan Merkür gezegenine göre 51 Peg yıldızına 8 kat daha yakın bir konumdadır. Daha ayrıntılı gözlemler 51 Pegasi b’in tek bir gezegen olmadığını ortaya koydu. Bu yıldızın etrafında dairesel yörüngede dolanan başka dev gezegenlerin de olduğu belirlendi. Astronomlar bu yeni dünyaları “Sıcak Jüpiterler” olarak isimlendirmektedir. Onların yörüngeleri o kadar küçük ki, 51 Peg yıldızının etrafındaki bir dolanımlarını sadece birkaç günde tamamlamaktadırlar.

Jüpiter’in Güneş etrafındaki bir dolanımının süresi 12 yıldır. Başka bir yıldızın etrafında dolanan bir gezegende yaşıyor olsaydık, Güneş’in etrafında dolanan Jüpiter gezegeninin varlığını belirlemek için Güneş’i 12 yıl boyunca gözlememiz gerekirdi. Bu nedenle astronomlar, uzun yörünge dönemli gezegenlerin de varlığını belirleyebilmek için başka yıldızları da gözlemeye başladılar. Zaman içerisinde bu türden gözlemsel verinin artması ile astronomlar daha uzun yörünge dönemli gezegenlerin varlığını belirleyebildiler. Çünkü günümüz teknolojisiyle bile, Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima Centauri yıldızının uzaklığından Jüpiter’i direkt olarak görmemiz mümkün değildir.

Jüpiter benzeri bir gezegenin varlığı ilk kez Geneva Gözlemevi’nce Haziran 2002’de belirlendi. Bu gezegenin kütlesi Jüpiter’inkine eşit ve yıldızının etrafında bir tam turunu 7 yılda tamamlar ve yıldızdan olan uzaklığı 553 milyon kilometredir (3.7 AB). Bir Astronomi Birimi (AB) ortalama Yer-Güneş uzaklığı olup yaklaşık 150 milyon km’dir.

Uzun zaman aralığını kapsayan gözlemlerin sunduğu bir başka avantaj ise, gezegeni olduğu bilinen yıldızın gözlem verilerinde görülen küçük değişimler o yıldıza bağlı başka gezegenlerin de olduğunun belirlenmesidir. Örneğin, Upsilon Andromedae isimli yıldızın üç dev gezegene sahip olduğu bu şekilde belirlendi. Radyal hız gözlemleri de (görülemeyen gezegenin yıldızı üzerinde oluşturduğu tedirginlik etkisi) yıldızlar etrafındaki gezegenleri belirlemekte kullanılan bir başka yoldur.

Yeni Dev Gezegenler Keşfediliyor
Ortalama bir değer olarak astronomlar yılda 15 yeni gezegen keşfetmektedir ve bu gezegenler Jüpiter benzeri dev gezegenlerdir. Bugün itibarıyla yer yüzeyindeki teleskoplarla güneş sistemi dışında yeni gezegen keşfetmeye yönelik 50’den fazla araştırma programı vardır. Ancak bu programların kullandığı mevcut yöntemlerle Dünya’mızın boyutlarında bir gezegeni belirlemek imkansızdır. Çünkü bu boyuttaki bir gezegen, çevresinde dolandığı yıldızın üzerinde tespit edebileceğimiz büyüklükte bir tedirginlik meydana getirmez. Diğer yıldızların etrafında yer benzeri gezegenleri belirleyebilmek için astronomların yeni gezegen belirleme tekniklerine ihtiyaçları vardır ve bu tekniklerin çalışacağı en iyi ortamlarda yer atmosferinin dışıdır (uzay).

Kırmızıöte Astronomisi
Dünya’mıza uzaydan, elektromanyetik tayfın uzun dalga boylarından (radyo ışınları) kısa dalga boylarına (gamma ışınları) kadar her türlü ışınım ulaşmaktadır (Şekil 2). Yer atmosferi bu ışınların çoğunun yer yüzeyine ulaşmasına engel olmaktadır. Dolayısıyla atmosfer, Dünya’daki canlı hayatı için zararlı olan yüksek-enerjili ışınların geçmesini engeller. Dünya’daki canlı hayatının devamı için çok önemli olan atmosfer, gök cisimlerinin ve evrenin sırlarını araştırmakta olan astronomlar için önemli bir dezavantaj oluşturmaktadır.

Astronomların gözlemek istedikleri gök cisimlerinin birçoğu (özellikle yıldızaltı cisimler), görsel dalga boylarında ışınım yayamayacak kadar soğuktur. Çok soğuk ve sönük olan bu cisimler kırmızıöte dalga boylarında çok kuvvetli ışıma yapmaktadır. Örnek olarak yıldızlararası uzayda bulunan gaz ve toz yapılar, güneşe göre daha küçük kütleli yıldızlar, doğmakta ya da ölmekte olan yıldızlar, yıldızaltı cisimler (kahverengi cüceler ve diğer yıldızların gezegenleri) bu türden ışınım yaymaktadır.

Yer atmosferi, kırmızıöte ışınımın çoğunun yer yüzeyine erişmesine engel olurken bu ışınım türünün çok dar bir kısmı bu doğal engeli aşarak teleskoplara ulaşabilmektedir. Atmosferimizin neden olduğu bir başka problem daha söz konusudur. Kendisi kuvvetli bir kırmızıöte ışınım üreticisi olduğundan gözlenmek istenen gök cisminden daha fazla miktarda bu türden ışınım üretmektedir. Atmosferin bu etkisini kısmen azaltabilmek amacıyla yeryüzündeki kırmızıöte gözlemevleri en yüksek tepelere yerleştirilir.

Kaynak: Popülerbilim
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 00:40