Rüzgar esti...Kum taneciklerini savurdu.Kum tanecikleri rüzgarla savruldu,çöllerden gökyüzüne bir yolculuktu bu...Kum tanecikleri farklı diyarlara yola çıktı rüzgarla;merak ediyorlardı başkaları nasıl yaşıyordu,çöllerdeki gibi su hasretiyle mi yaşıyorlardı... Kum tanecikleri,yağmurlu bir memlekete geldi.Buradaki yağmurlar yere değmiyordu,kalabalıkların arasında kayboluyordu.Kum tanecikleri bu güzellikleri görmeyen insanlara çok kızdı.Ellerinde var olanın kıymetini bilmiyorlardı ve kıymetini bileceklere de bu nimeti sunmuyorlardı.Kum tanecikleri yağmurla değil hüsranla ıslandılar.Rüzgar onları tutamadı,saklayamadı,içtenliğinde barındıramadı... Kum tanecikleri yola düştü,ezildi,aşağılandı....Kum tanecikleri benliklerini kaybettiler,kiminin paçasında, kiminin kirli ellerinde suya karıştılar... Kendi özünden kopan herkesin başına gelenler geldi,onların da başına...Farklılığı görmek istediler,sahip olamayacaklarına hayıflandılar,bunları görmek uğruna kendi öz değerlerini yitirdiler...Varoluşu ararken bir yokluğun gövdesinde bir leke olarak kaldılar... Özünüzden, benliğinizden ayrılmayan ama her daim yeni ufuklara yön verebilen, en azından ayak uydurabilen, ayakları üstünde sağlam durabilen insanlar olmanızı ve değerinizin bilinmesini dilerim... Dağları devirir nefretim...nasıl seversem öyle derinden nefret ederim.Karanlıkları yırtan çığlıklar duyarım,kimsesizlerin nefesinde... Ne zaman bir yetimin elini tutsam üşürüm ; yalnızlığı mı üşütür beni bilmem...Sanırım derin nefretlerini avuçlarımda hissederim.İşte bu derinden gelen sevgi açlığı beni üşütür... Ya siz yalnız iken kendinizi yetim,aç ve titrerken bulmaz mısınız?