'Sadece Allah’a bak.'
'Sadece nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma'
'Oğlum, 'Ureynî'nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Bizim ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermiştir.'
"Veliler bilgilerini, peygambere vahyi getiren meleğin aldığı kaynaktan almaktadırlar."
'Bütün yüzyıllar yetiştirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak.'
'… Şu halde o ezelî olan insan (şekliyle) hadis, zuhur ve neş’eti bakımından ebedî ve daimi'dir.' (Fass-ı Âdem’den)
Bu sözler'den maksat, Allah ilahî isimlerin suretleriyle bize göründüğünden, biz kendimizi, O’nun bizde Zahir olan Sıfatlar'ı üzerine biliriz. Hayat, ilim, irade, kudret, semi, basar, kelam gibi, kendimize nisbet ettiğimiz sıfatları, O’na nisbet ederiz. Yani bizde Zahir olan ilahi sıfatlar'la, bizim sıfatlanmamız sebebiyle, biz o sıfatlar'la Hakk’ı vasıflandırıp, kendimize nisbet ettiğmizi, O’na nisbet ederiz demektir. Gerçi bu sıfatları Allah da kendisine nisbet etmiştir. (9/et-Tevbe 104, 56/el-Vakıa 63).