Arama

Mimarlık Gündemi - Tek Mesaj #27

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Eylül 2010       Mesaj #27
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi

Doğayla iç içe yaşayan insanların yollarına çıkan akarsuları aşmak için nehirlere yatırdıkları ağaç dalları ile tarihteki yerini almaya başlayan köprülerin suyla ayrılmış yakaları, dik yamaçları ve derin vadileri geçmemizi sağlayan temel ulaşım çözümlerinin başında yer aldığı süreç; insanların yaşam alanları, sosyo-ekonomik ilişkileri ve hareketliliklerindeki değişimlere de ayak uydurmuştur tarih boyunca. Bu süreçte farklılaşan yapısal özellikler, işçilik, mühendislik çözümleri ve teknolojik ilerlemelere rağmen değişmeyen tek şey köprülerin yapılış amacı olmuştur: Salt insanların ve insana dair hizmetlerin erişimini sağlamak. Tıpkı Karadeniz’deki engebeli köy yollarını derelerin üzerinden geçiren asma köprüler, Mezopotamya’dan Anadolu içlerine ilerleyen İpek Yolu’nun ticareti kolaylaştıran taş kemerli köprüleri, Doğu Anadolu’nun derin vadilerindeki nehir yataklarını aşan demiryolu köprüleri ve eski ile yeni kent dokularını birbirinden ayıran ırmakların üzerinde kurulmuş betonarme köprüler gibi.

Ad:  kopru3.jpg
Gösterim: 274
Boyut:  300.7 KB

Köprüler, okuluna varmak isteyen çocuklar dereyi aşıyorsa; ürünü ve geliri adil paylaşılan bir ticareti kolaylaştırıyorsa; köylüye şehre giden yolu kısaltıyorsa; kısacası insanların doğayla iç içe, daha ekonomik ve sosyal erişimini sağlayabiliyorsa amacına ulaşmış ve savunulabilirdir. Ancak İstanbul gibi içinden deniz geçen bir kentin iki yakasını birleştiren ve neredeyse her 10 yılda bir yenisinin yapılmak istendiği köprüler diğerleri kadar masum ve savunulabilir mi? Yanıtın önemi, bu kentin son derece hassas bir coğrafyada, sürekli artan nüfus ve yapılaşma baskısıyla doğal değerlerini kaybetme riski taşıyan eşsiz bir konum ve öneme sahip olmasındandır. Hal böyle olunca, İstanbul’un iki yakası arasında yapılan ilk iki köprünün kente ne gibi etkilerinin olduğunun yeterince iyi anlaşılması, yapımı düşünülen 3. ve belki 4. köprülerin daha bilinçli değerlendirilmesini sağlayacaktır.3. Köprü Projesi’nin fiziksel, çevresel, sosyal, hukuksal ve ekonomik başlıklar altında çok boyutlu değerlendirilmesiyle ve İstanbul için gerekli ulaşım sistemindeki yeri dikkate alındığı takdirde, merkezi ve yerel yönetimlerin mevcut kabulleri ve karar alma süreçlerinin aksine daha sağlıklı ve ayakları yere basan bir sonuç ortaya konulabilecektir.

İstanbul’un ulaşım probleminin kaynağının yeni bir köprü ihtiyacında olup olmadığını bilimsel bir yaklaşım ve savunulabilir bir dille ortaya koymaya çalışan bu rapor çalışması, gerek ulaşımda yaşanan problemlere kapsamlı bir sistem yaklaşımı ile çözüm getiren, gerekse boğaz geçişlerinde yeni karayolu köprüleri yerine daha ekonomik, daha adil, çevreye ve insan yaşamına daha duyarlı ve sürdürülebilir başka çözüm alternatiflerinin de varlığını ortaya koyan ortak bir iradenin ürünüdür. TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şubesi öncülüğünde kurulan 3. Köprü Çalışma Komisyonu’na üye onlarca akademisyen, ilgili meslek odalarından uzmanlar, gazeteci, araştırmacı ve STK temsilcilerinin katkılarıyla hazırlanan bu çalışma, 3. Köprü Projesi’ne ilişkin gündemi bilimsel tabanlı ve daha gerçekçi bir dille yeniden canlandırmayı ve bu süreci daha geniş kitlelerle paylaşabilmeyi amaçlamaktadır.

Önyargılardan arınmış olarak ele alındığında bizleri, İstanbul’un geleceğini olumsuz yönde ve kökten değiştirecek bir senaryonun tercihiyle baş başa bırakan 3. Köprü Projesi’ne karşı bu raporda anlatılan mücadeleye ortak olan ve benzer mücadeleler içinde yer alan tüm insanlara ve ortaya koyulan emeklere teşekkürlerimizle.

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu

Giriş
Geçmişte İstanbul Boğazı’na yapılan her köprü, bir sonraki köprünün habercisi olmuş ve yeni köprü tartışmalarını başlatmıştır. Boğaza 1973’te ilk köprü yapıldığında 2. köprünün de çok geçmeden yapılacağı konusu tartışılmış ve 15 yıl sonra 2. köprü yapılmıştır. 1988’de hizmete açılan 2. köprüden sadece 5 yıl sonra bu kez 3. köprü’nün yapımına dair tartışmalar başlamış, devlet yatırım programlarına 3. köprü projesi dahil edilmiş ancak sonraki yıllarda bu proje uygulamaya geçirilememiştir. Bu süreçte, başta Arnavutköy halkının karşı duruşu olmak üzere yaratılan örgütlü tepkiler, 3. köprü yapımının askıya alınmasını sağlayabilmiştir. 2. köprü ile başlayan 3. köprü konusu, günümüzde hükümetin artan baskısı ile yeniden gündeme alınmış ve güzergahı İstanbul’un en kuzey kesiminde, Poyrazköy-Garipçe hattı olarak belirlenmiştir. 2. köprünün yapımında öne sürülen “transit trafiğin kent içi trafikten arındırılarak kuzeye kaydırılması” gerekçesi bu kez 3. Köprü Projesi için de savunulan tek gerekçedir.



Ad:  uc.jpg
Gösterim: 242
Boyut:  143.3 KB

Ancak, iktidar yönetimince gündeme getirilen bu projenin geçmiş yıllardaki gibi ulaşım ve kentsel gelişim adına çözüm üretmeyecek olması bir yana, telafisi neredeyse imkansız zararlar doğuracak olması, TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şubesi’nin mesleki sorumluluğu gereği bu projeye ilişkin bilimsel gerçeklerle ortaya konulacak kapsamlı ve çözüm üreten bir değerlendirme raporu hazırlamasını haklı ve gerekli kılmıştır.Bu rapor çalışması başta TMMOB ŞPO İstanbul Şubesi’nin mesleki bilgi birikimi ve kaynakları kullanılarak ve meslek odamız bünyesinde kurulan 3. Köprü Çalışma Komisyonu’nun katkıları ile hazırlanmıştır. Ayrıca bilimsel anlamda güvenilir çok sayıda yazılı ve görsel kaynaktan, 3. Köprü Projesi’ne ilişkin benzer çalışma ve birikimlerden yararlanılarak oluşturulan rapor, gerek yazıya geçirilmesi gerekse bilimsel değerlendirmeler ve eleştiri süzgecinden geçirilmesi sürecinde katkı koyabilen tüm kişi ve kurumların ortak üretimini ve katılımcılığını da ifade etmektedir.

3. Köprü Projesi’ne neden karşı gelindiğini geçmiş köprü deneyimlerinden başlayarak ele alan rapor, sonraki bölümlerinde kent ile köprüler ve bağlantı yollarının ne denli önemli bir etkileşim içinde olduğunu ve bu etkileşimin bilimsel bir zeminde ele alınmadığı takdirde kenti hangi kötü senaryoların beklediğini ortaya koymaktadır. İlkesel ve kapsayıcı çözüm önerilerine de yer veren rapor 3 temel bölümden oluşmuştur.

Birinci bölümde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinin yapıldıktan sonra kente ne gibi etkilerinin olduğu, yakalar arası geçişlerin planlama ve ulaşım alanında kent için neden önemli olduğu konuları değerlendirilmiştir. Bu bölüm, sonraki bölümlerin anlaşılmasını kolaylaştıracak bir arka plan niteliği de taşımaktadır.

İkinci bölüm, yapımı düşünülen 3. Boğaz Köprüsü ve bağlantı yollarının kent üzerinde yaratacağı değişimi; ulaşım, fiziksel yapı, doğal çevre, sosyal yapı, kanunlar ve yönetmelikler ile ilişkisi üzerinden yapılan kapsamlı değerlendirmelerle ortaya koymaktadır. Raporun en temel anlatımlarına yer verilen bu bölüm, 3. köprü gündeminin daha iyi açıklanabilmesine ve yorumlanmasına yardımcı olacaktır.

Üçüncü ve son bölümdeyse, geçmiş deneyimler ve bugünkü değerlendirmeler ışığında İstanbul ulaşımında ideal ulaşım sistemi ve boğaz geçişlerinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair çözüm yaklaşımları ve temel ulaşım politikaları geliştirilmiştir.

Sonuç bölümünde ise raporun bütününe ilişkin bir değerlendirme yapılarak, yapımı düşünülen 3. köprünün aslında güneyden kuzeye 4. köprü olduğu ve asıl 3. köprüye bir “ön hazırlık” niteliği taşıdığı öngörüsü vurgulanarak; İstanbul’un temel sorunları ve öncelikleri konusunda tüm kesimler yeniden düşünmeye çağırılmaktadır. Bu projenin ancak kitlesel bir bilinçlenme ve tepki ortaya koyarak önlenebileceği düşüncesi de bu bölümün temel çıkarımlarından bir diğeridir.


Kaynak: Mimdap
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nin “3. Köprü Projesi Değerlendirme Raporu"