Sanki sesin sesimde, nefesin nefesimde. Dün geceden hafızama derinden işlenen tek cümle. Dün bir adama eşlik ettim, saygı duyduğum adam gibi bir adama. İş çıkışı akşama doğru beni aradı sesinde bu hayattan bir bıkmışlık, bir hüzün vardı. Muzaffer bey bugün beni yalnız bırakma dedi. Ama bilmiyordu ki, bende yalnızdım, etrafımdaki kalabalıkta bile sesim duvarlara değip yankılanıyordu, sensiz zaten bu yaşam benim için boş ve yalnızdı, benden ne medet umuyordu ki. Akşam Adananın bütün köşelerini dolaştık, girmedik bar bırakmadık ben onun sarhoş olmasına ve sorunlarını düşünmesine mani olmaya çalışırken oda benim ciddiyetime mani olmaya çalışıyordu. Sabaha karşı saat 03 de Sevgi adasından gelen ışıkları Barış adasından izlerken bulduk kendimizi ve yanımıza gelen beş meyhane çalgıcısı bozuk akortlarıyla eşlik ettiler arkadaşımın şarkısına sanki sesin sesimde, nefesin nefesimde. Zannediyorki arkadaşım bu hayatta sevgiden aşktan yana tek kaybeden kendisi, ben susupda moral verdikçe coşuyor hayalleri. Ah bilmezmiyim ben yıllar geçer, yaşam biter her şey bir sebeb bekler ama aşk beklemez, beklerse o sihirli tılsımı bozulur, ama beklemek zorundayım. İnsan her şeyi inkar edebiliyor, beyaz veya pembe yalanlara başvurabiliyor ama aşkı inkar edemiyor, bir yerden belli edip bir açık veriyorsun, ama inkar etmek zorundayım. Ben hiç unuturmuyum aşkın çekiliciliğini hiç küçümsermiyim onun güzelliğini, susmak zorundayım susmak ve nefes almak benim görevim bu. Dün gece sen yanımdamıydın beni bir köşede izliyormuydun bilemiyorum ama gerçektende sanki sesin sesimde, nefesin nefesimdeydi, söyle güzelim peki sen, sen hangi yerdeydin, kiminleydin.