İsrafil
İsrâfil (aleyhisselam) (إسرافيل) Sûr'a üfleyecek olan melek; dört büyük melekten birisi olan İsrâfil kıyamet günü Sur'a üflemekle vazifeli melektir. Kıyamet günü Allah'ın emri ile iki defa Sûr'a üfleyecektir. "Sûr'a üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sûr'a bir defa daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışıp dururlar" (ez-Zümer, 39/68).
İsrâfil'in birinci üflemesi ile yer ve gökteki bütün canlılar ölecek ve dünya hayatı sona erecektir. İkinci defa üflemesiyle de bütün canlılar dirilecek ve ahiret hayatı başlayacaktır. Sûr'un ilk üflenişine "nefha-i ûlâ"; ikinci üflenişine "nefha-i sâniye" denilir. İsrâfil (a.s)'a Sûr'a üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir. Peygamber (s.a.s)'e Sûr'un mahiyeti sorulunca şöyle demiştir: "Üfürülen bir boynuzdur" (Ahmed b. Hanbel, II, 196). Peygamber (s.a.s); "İsrâfil Sûr'u tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor" buyurmuştur (Taberî, Câmiu'l-Beyân, VII, 211; İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azim, Mısır, t.y. III, 276).
Sûr'un üfürülüşü ve İsrâfil (a.s)'ın sûr'a üfürmesini anlatan uzun bir hadis Tefsîr kitaplarında konu ile ilgili ayetlerin açıklanmasında zikredilmiştir. Bu hadisin bazı cümleleri sahih hadis kitaplarında konu ile ilgili anlatıları bahislerde geçmekle beraber, bazı cümleleri ifade ve manâ bakımından peygamber sözü olmayacak derecede münker kabul edilmiştir. Bu hadisin tek râvisi olan İsmail b. Râfi' Medine'nin kıssacılarındandır. Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hâtim er-Razî gibi hadis tenkidçileri hadislerinin münker olduğunu hatta metrûk bir râvi olduğunu söylemişlerdir (İbn Kesîr, Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azim, III, 274282).
Levh-i Mahfuzda Allah'ın yazılı iradelerini okumak ve bu iradelerin yerine getirilmesiyle görevli olan mukarreb meleğe bildirmek de İsrâfil (a.s) 'ın görevlerindendir.
İsrâfil (a.s)'ın ve diğer meleklerin kadrinin yüceliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) bazen onların ismi ile dua etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) gece namazına kalktığında şöyle dua ederdi; "Ey Allah'ım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfil'in Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakim'e kavuşturursun (Müslim, Müsafîrûn, 200). (Ayrıca bk. Sur).
Mikâil
Mikâil (aleyhisselam) (ميكائيل),
Hz. Mikâil (a.s) dört büyük melekten biridir. Tabiat olaylarına, insanlara, hayvanlara ve bitkilere, rızka ve yağmura nezaret eden melektir.
Kurân-ı Kerimde adı bir yerde zikredilir: “Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır.” (Bakara Sûresi, 2:98)
Hayal edemeyeceğimiz kadar geniş olan göklerde hayat olup olmadığı meselesi, pek çok insanın zihnini meşgul eder. “Semavat, meleklerin birer menzili, birer tayyaresi, birer mescidi” şeklîndeki tesbit, meseleyi halletmektedir. Evet, şu küçük dünyamızda hiçbir yeri canlılardan boş bırakmayan İlâhî kudret, elbette o koca semayı boş bırakmamıştır. Melekler ve ruhaniler, sema ülkesinin sakinleridir.
Melekler,
• Alem sarayının seyircileri, • Kâinat kitabının mütalacıları, • Saltanat-ı rububiyetin dellalları, • Kâinattaki hayırlı işlerdeki kânunların temsilcileri, nazırlarıdırlar.
İşte bunlardan biri olan Mikail (a.s)
“Rezzakiyet arşının hamelesinden” olup, yeryüzü tarlasında ekilen İlâhî san’atlara Cenab-ı Hakk’ın havliyle, kuvvetiyle, hesabıyla, emriyle umumi bir nazır, umum çiftçi-misal meleklerin reisidir.
Peygamber Efendimiz Mikail a.s ile bir çok kez görüşmüştür. Bedir Savaşı ve Miraç Mucizesinde görüşmeleri gibi. (Buharî, Mağâzî: 18, Libas: 24; Müslim, Fedâil: 46, 47, no. 2306; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:361)
Cebrâîl
Cebrâîl (Arapça: جبرائيل Cibrâ'îl veya جبريل Cibrîl) ( Allah'ın ' Cebr' i - gücü ) İslam dininde dört büyük melekten biri. Görevi peygamberlere vahiy getirmektir.
Cebrâil (aleyhisselâmın) ( جبرائيل Cibrâ'îl veya جبريل Cibrîl) ( Allah'ın ' Cebr' i - gücü ) "Cibrîl", "Rûh-ul-emîn", "Rûh-ul-kuds", "Gabriel" (ing) , "Nâmûs-ı ekber" Baş melektir , Tüm peygamberlere iletişim kuran onlara Allah (c.c) ( "(c.c) Cenab-ı ila etmek ve yüceltmek" ) tarafindan vahiy indiren , Allah 'ın emir ve yasaklarını bildirmekle vazifeli melekdir. Peygamberlere vahi getirmek, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle vazîfeli melek. Dört büyük melekten birisi ve en üstünü. Cebrâil (a.s) kelimesi lügatta "Allahü teâlânın kulu" mânâsındadır. Cebrâil’e ayrıca Nâmûs-ı Ekber de denilmiştir. Cebrâil aleyhisselâm Peygamber efendimize Mekke yakınındaki Hira Dağında ibâdet ve tefekkürle meşgul iken gelerek ilk vahyi getirmiştir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: "(Ey Muhammed!) Yaratıcı Allahü teâlânın adı ile oku! O, insanı pıhtılaşmış kandan (alaktan) yarattı! Oku, Allahü teâlâ büyük kerem sâhibidir. O, kalemle öğretir, bilmediklerini öğretti." (Alak sûresi: 1-3)
Cebrâil (a.s) her şekle girebilirdi. Peygamber efendimize aslî şekliyle, biri Hira Dağında ve diğeri Mîrac esnâsında Sidret-ül-müntehâda olmak üzere iki defâ görünmüştür. Cebrâil aleyhisselâm ekseriyâ Eshâb-ı kirâmdan Dıhye-i Kelbî sûretinde gelmiştir. Cebrâil aleyhisselâm yirmi üç yıla yakın bir sürede Kur’ân-ı kerîm âyetlerini peyderpey ve çeşitli şekil ve sûretlere girerek getirmiş, Peygamber efendimizin mübârek kalbine ulaştırmıştır. Bu husûsta Allahü teâlâ buyurdu ki:
"Ey Resûlüm söyle! Her kim Cibrîl’e düşman ise, kininden helâk olsun. Gerçekten Cibrîl daha önce indirilen kitapları tasdîk etmekte olan Kur’ân’ı kerîmi Allah’ın izniyle senin kalbine indirdi ve Kur’ân-ı kerîm doğru yolu gösterici, müminlere derecelerle kurtuluşu müjdeleyicidir." (Bekara sûresi: 97)
Cebrâil aleyhisselâm her sene bir kere gelip o âna kadar inmiş olan Kur’ân-ı kerîmi Levh-il-Mahfûz’daki sırasına göre okur, Peygamber efendimiz de dinler ve tekrar ederdi. Peygamber efendimiz âhirete teşrif edeceği sene, iki kere gelip tamâmını okumuştur. Âdem aleyhisselâma on iki kere, Nuh aleyhisselâma elli kere, İbrâhim aleyhisselâma kırk kere, Mûsâ aleyhisselâma dört yüz kere, Îsâ aleyhisselâma on kere, Muhammed aleyhisselâma yirmi dört bin kere gelmiştir.
Hazreti Muhammed (Sallahu Aleyhi Vessellem) Cebrâil'e; "Ey Cebrâil! Mîkâil'in güldüğünü hiç görmedim, bunun sebebi nedir?" diye sorduğunda, Cebrâil; "Cehennem ateşinin tutuşturulduğu günden bugüne dek Mîkâil (a.s) gülmemiştir" diye cevap verdi. (Muînüddîn Hirevî)
"Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâma gökte iki ve yerde iki yardımcı yaratmıştır. Bunlar gökte Cebrâil (a.s) ve Mikâil (a.s) , yerde Hz. Ebû Bekr (a.s) ve Hz. Ali (a.s). (Nişancızâde)
Cebrail yaratılmış en güçlü ve en kudretli melek ve yaratık mıdır ? Peygamberlerden daha faziletli olduğu söylenebilir mi? Allah’ın Cebrail’den daha kuvvetli bir mahlukunun olduğunu gösteren bir bilgiye rastlayamadık. Eski kavimleri -değişik sebepler altında- helak etme görevi Cebrail’de olduğu dikkate alınarak onun en güçlü bir melek olduğu söylenebilir.
Cebrail aleyhisselam, Kur'ân-ı Kerîm'de Cibril, Rûhulkudüs, Rûhulemîn, Rûh ve Resul şeklinde beş değişik isimle ifade edilir. İlgili âyetlerde belirtildiğine göre, Cebrail karşı konulamayan müthiş bir güce, üstün bir akla ve kesin bilgilere sahiptir; "arşın sahibi" nezdinde çok itibarlıdır ve meleklerin kendisine mutlaka itaat ettiği şerefli bir elçidir. (bk. Necm, 53/5-6; Tekvîr, 81/19-21)
Cebrail kelimesinin yabancı kökenli olduğu bilinmektedir. Bazı alimlere göre, bu kelimenin anlamı: Allah ’ın kudretinin sembolü demektir. Çünkü Cibril ismi; kuvvet manasındaki Cebr ile Allah (c.c) anlamındaki IL kelimelerinden meydana gelmiştir. Kur'an’da onun bu anlamına delalet eden "Şedidü'l-Kuva" vasfıdır. Bu tabir çok güçlü ve kuvvetli olmayı ifade eder. Bu ifade Necm Suresinin 5. ayetinde aynen olduğu gibi kullanmıştır: "Onu (Kur'an'ı), güçlü ve kuvvetli biri (Cebrail) öğretti."
Yine Necm Suresinin 6. âyetinde geçen ve Hz. Cebrail'in bir vasfı olarak zikredilen "Zû mirratin" kelimesi de aynı anlamı veriyor. Tekvir Suresinin 20. ayetinde de "Zi kuvvetin" (kuvvet sahibi) tabiri ile Cebrail (a.s) isminin anlamına uygun olarak aynı mânâ ifade edilmiştir.
Bu mana genel olarak melek kelimesinin bir anlamı olan kuvvet kavramına da uygundur (bk. Niyazi Beki, Kur’an’da İsimlerin Esrarı).
Hz. Peygamber onu bir kere "açık ufuk'ta, bir kere de "sidretü'l-müntehâ'da aslî hüviyetiyle görmüştür. İnkarcılara karşı Hz. Peygamber'in dostu, müminlerin destekleyicisidir. Kadir gecesinde meleklerle birlikte yeryüzüne iner, âhirette insanlar hesaba çekilirken mahşerde saf saf dizilen meleklerin yanında bulunur. (bk. M.F. Abdülbâki, Mu 'cem, s. 163, 326)
İlgili hadislere göre Cebrail (a.s) dünyada ve âhirette Allah (c.c) ile kulları arasında elçidir; hem meleklere hem peygamberlere ilâhî emirleri tebliğ eder. bu sebeple de Allah'la vasıtasız konuşur. (Müsned, II, 267; III, 230; Buhârî, Tev-hîd, 33)
Hz. Peygamber , Cebrail'in Allah (c.c) nezdindeki üstün mertebesini dikkate alarak dualarında "Cibril'in rabbi" ifadesini kullanmış ve bir anlamda onunla tevessülde bulunmuştur. (Müsned, VI, 61, 156; Ne-sâî, Sehv, 88)
Tefsir, hadis şerhi, siyer, tasavvuf, tarih, kelâm, felsefe kitapları vb. İslâmî kaynaklarda Cebrail'in isimleri, nitelikleri, görevleri, insan şeklinde görünüşü ve üstünlüğü gibi konularda geniş bir literatür oluşmuştur. Bu kaynaklarda Cebrail (a.s) Kur'ân-ı Kerim'deki isimleri yanında Rûhullah, Hâdimullah. er-Rûhu'l-a'zam, el-Aklü'l-ekrem, en-Nâmûsü'l-ekber, el-Aklü'l-fa’âl, Vâhibü's-suver, Hâzinü"l-kuds, Tâvûsü'l-melâike" gibi unvanlarla da anılır. Aynı kaynaklarda ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'deki isimlerinin mânaları açıklanmıştır. Buna göre o, karşısında durulmayacak üstün güce ve zaruri bilgilere sahip olduğu için Cibril, saygı duyulması gereken üstün bir mevkide bulunduğu veya dinî hayatın gerçekleşmesinde önemli rol oynadığı yahut latif olduğu için Rûh, ilâhî buyrukları tahrif etmeden Hz. Peygamber'e ulaştırdığı için Rühulemîn, insanların manevî açıdan temizlenmesini sağlayan vahyi getirdiği veya hiç günah işlemeyen tertemiz bir kul olduğu için Rûhulkudüs diye nitelendirilmiştir. (Râgıb el-İsfahanî, s. 411; Fahreddin er-Râzî, 24/166; Âlûsî, 1/317; Elmalılı, 1/432)
İslâmî kaynaklara göre Cebrail (a.s), arşı taşıyan ve "mukarrebîn" adı verilen meleklerdendir. Emrinde arşın çevresinde bulunan meleklerden bir ordu vardır. Mükemmel bilgilere ve tasavvur edilemeyecek derecede üstün güce sahiptir.
Kaynaklarda Cebrail (a.s) , ile ilgili tartışmalardan biri de onun fazileti konusudur. Fahreddin er-Râzî ile Zemahşerî gibi bazı Sünnî ve Mu'tezilî âlimlerin, Cebrail'in Hz. Peygamber de dahil olmak üzere bütün yaratıkların en üstünü olduğunu kabul etmelerine karşılık İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre Cebrail bütün meleklerden ve peygamberler dışındaki insanlardan üstündür. (Fahreddin er-Râzî, 11/226-227; Alusi, 1/ 334; 30/60; bk. TDV. İslam Ansiklopedisi, Cebrail (a.s) md.)
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (: