Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ekim 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EKVATOR: Burada yaşayan insanlar kamış ve sazlardan yapılmış evlerini sıcak olduğu için yüksek yerlere kurarlar.
DAĞ KÖYLERİ: Dağlar soğuk olur. Burada yaşayan insanlar soğuktan korunabilmek için taş ve kerpiçten yapılmış evlerde yaşarlar.
Kelebeklerime farklı yerlerdeki kutup, ekvator ve dağ köylerindeki yerleşim yerlerini araştırmalarını söylemiştim. İşte araştırmalarının sonuçları:

KUTUP çevresinde aşırı soğuklardan dolayı yaşam çok zordur. Bu yüzden kutuplarda yaşam bulunmazken ancak buralara yakın karalarda sınırlı sayıda insan yaşayabilmektedir. Bu bölgelerde aşırı soğuktan dolayı toprak yıl boyunca don halindedir. İklim insanın beslenmesinden giyinmesine kadar birçok durumu etkilemektedir. Öyle ki burada insanlar genellikle karların üzerinde köpeklerin çektikleri kızaklarla ulaşımı sağlarken, tuttukları balıklarda en önemli besin maddelerini oluştururlar. İgloo (İglu) adı verilen kar ve buzdan yapılan konutlarda insanların yaşadığı evlere örnek olarak gösterilebilir.
Dün penguenlerimizi yapmaya başlamıştık kelebeklerimle.
Ben bir iglu yapmaya başlamıştım ama zamanımız yetmemişti. Hazar Alperen'in annesine gönderdim.

Koçak Köyü’nün Yeri :Koçak Köyü, ilçe merkezinin kuzeyinde ve dağ eteklerinin ve Çivril ovasının hemen kenarında yer alır. İlçeye uzaklığı yaklaşık 3 km kadardır. Köyün coğrafi konum gereği, yönü güneye doğrudur. Bu yüzden kuzey rüzgârlarına kapalıdır. Dağ eteklerinde çok derin olmayan vadiler vardır. Bu vadilerden Çürüksu deresi ve Karanacak deresi en bilinenleridir.



Koçak Köyü’nün Kurulu Olduğu Yörenin Kısa Tarihçesi :

Koçak Köyü’nün kurulu olduğu yörenin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Bu tarihin, İlkçağ’a kadar uzandığı bilinmektedir. Bu yörede de Frig, Roma ve Bizans uygarlıklarının izleri görülmektedir. Köyün üst kısmında bulunan nekropolden anlaşılacağı üzere, çok güçlü bir antik yerleşimin olduğu sezilmektedir. Ancak toprak üstünde devasa boyutta kalıntılar yoktur.

Dağ yamacında bazı kaya oygu mezarlar bulunmaktadır. Köy halkı, bu kaya mezarları “Ümmü Gülsün evleri” olarak adlandırmıştır. Ancak Roma ve Bizans döneminde buraların mezarlık olarak kullanılmış olduğu bilinmektedir. Antik dönemlerde burada bir şehrin kurulu olduğu, var olan antik yerleşim izlerinden ve o dönemlerden kaldığı bilinen taşlardan anlaşılmaktadır. Bu tarihsel kalıntıların varlığı, mevkii adlarına da yansımıştır (Karakaya kalıntıları, İğdeli dere kilisesi gibi...). Kışla deresi, Kışla pınarı, Kışla mevkii gibi mevkii adlarının bulunması da, Selçuklu veya Osmanlı döneminde bir askeri kışlanın bu yörede yer almış olduğunu akla getirmektedir.

Gökbaşlı ve Adamacı (Aslı Adamhacı olması muhtemeldir) önlerinden gelen yol, İğdir geçidini geçerek önce İğdir Köyü’ne, daha sonra, Koçak Köyü önünden antik adı Eumenia, şimdiki adı Işıklı olan kasabaya uzanmaktadır. Bu eski yol, tarihsel bir yoldur. Bu gün için hayli daralmış ve tarihselliğini yitirmiş olsa da, dağ eteklerinin yakınlarında bu gün bile seçilebilmektedir.. Bu tarihsel yolun üzerinde, o dönem izlerini taşıyan “Kumru kuyusu” adıyla anılan eski bir kuyu bulunmakta ve tarihe tanıklık etmektedir.

Daha önceki araştırma ve inceleme yazılarımda da sık sık vurguladığım gibi, Çivril ve çevresindeki köy ve kasabalarımızın neredeyse tamamına yakınının adı, Oğuz boyu izlerini taşımakta ve Türkleşme sonrası tarihi de hayli eskilere dayanmaktadır. Anadolu’daki diğer yerleşim yerleri gibi İlçemiz sınırları içinde yer alan köylerin de buralara geliş tarihlerini kesin olarak tespit edebilmek güç olsa da, 1176 yılından sonraki yıllara, yani, 11. ve 12. yüzyıllar içersinde başlatmamız gerekecektir. Ancak, Denizli yöresinin tam olarak Türkleşmesinin 1210 yıllarını bulduğu göz önüne alındığında, Orta Asya göçlerinin 12. ve 13. yüzyılda özellikle bu yörelere Türkmen yerleşmelerinin arttığı söylenebilir.

Koçak Köyü için henüz böyle bir çalışma yapılmamış olsa da, köyün ne zaman kurulduğuna dair yaklaşık bir tarih verilebilir. Bunun için, köy mezarlığındaki Türklere ait mezar taşlarının (okunabilecek durumda olan) doğum ve ölüm yıllarının okunması ile yaklaşık en eski tarih elde edilebilir. Elde edilen bu en eski tarih esas alınarak, bu tarihten yaklaşık 80- 90 yıl öncesi yıllara gidilir. Saptanan bu tarih, tam bir yerleşim tarihi olmasa da, az çok bir fikir verebilir.

Hemen belirtmeliyim ki; köyde bulunan “Kavçak dede” mezarının hayli eski bir yapısı olsa da, bu konuda kesin bir yargıya varmak şimdilik mümkün görülmüyor. Bu zatın, köyün kurucularından olması kuvvetli bir ihtimal olsa da, herhangi bir kitabeye rastlanılmadığından bu konuda da kesin bir yargıya varabilmek güç.

438 Numaralı Muhâsebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri(937/ 1530)’nde yer alan ve 1530’lu yılların Kütahya Livası’nı gösteren haritada, diğer köylerin yanında Koçak Köyü de yer almaktadır. O yıllarda Şeyhlu’ya bağlı bir köy konumunda olduğu görülüyor. Buradan da anlaşılacağı gibi bu köyümüzün tarihi, bu belgeye göre en azından 1530 tarihine kadar gitmiş olduğu anlaşılıyor. Ancak, bu, o haritanın çizilmiş olduğu tarihte bile bu köyün varlığının kanıtıdır. İhtimal ki, haritada yer alan diğer yerler gibi kuruluş tarihi daha eskilere dayanmaktadır. Ancak hemen hatırlatmak isterim ki, köyün bulunduğu yörenin geçmiş yılları ile köyün kuruluş yılları birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü bazıları, bu ayrıntıya dikkat etmeyip yörenin ilkçağ ve sonrası tarihi ile köyün kuruluş tarihi arasındaki ayrımın pek farkına varamıyorlar.

Bazı köylerin kuruluş tarihini, yöredeki tarihi gelişimi ile karıştırıyorlar. O saptamaları da yanlış yapıyorlar ve inandırıcılıktan uzak afaki tarihler veriyorlar (İğdir Köyü için verdikleri 42 bin yıl(!) tarihi gibi). Köyün kuruluş yılları Türkleşme sonrası ile ilgilidir. Yörenin geçmiş yılları ise, şimdilik bilinenlere göre İlkçağ ile ilgilidir. Koçak köyü bir Türkmen yerleşmesi olduğuna göre, bu köyün kuruluş yıllarını öyle antik çağa kadar götürmeye gerek yoktur. Eski devirlerde (İlkçağ ve sonrasında) Koçak Köyü zaten yoktu. Burada bir yerleşme vardıysa bile adı elbette ki farklıydı. Koçak Köyü bir Türk yerleşmesidir ve adının da Türkleşme sonrası verilmiş bir ad olduğu unutulmamalıdır. Bu yörenin de yoğun olarak Türkleşmesi, Miryokefalon Savaşı’ndan sonradır.

Diğer köylerimiz gibi Koçak köyümüzün adı da Oğuz boylarından izler taşımaktadır. Kimi kayıtlarda, bu köyü kuran boyun Türkmân Yörükâni Tâifesinden olduğu ve Koçaklı (Koçaklu) adını aldığı belirtilmektedir. Buna göre; bu boy veya oymağın geniş bir sahaya yayıldığı görülmektedir. Bu sahalar arasında; Sivas, Bozok (Yozgat), Niğde, Aydın ve Teke sancakları, Rumeli, Dimetoka, Tatar Pazarı ve Cisr-i Ergene kazaları (Paşa sancağı), Güzelhisar-ı Aydın sancağı, Şeyhlu kazası (Kütahya sancağı), Dersim sancağı (Harput eyaleti), Uluborlu kazası (Hamid sancağı) gibi sancak ve kazalar bulunmaktadır.

Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Koçaklı veya Koçaklu olarak anılan bu boyun, Anadolu ve Rumeli’de (Balkanlar’da) geniş bir sahaya yayıldığı görülüyor. Yukarıda sayılan yerler arasında, anılan tarihlerde Şeyhlu’ya (şimdiki Işıklı kasabası) bağlı olan Koçak Köyü de yer almaktadır. Zaten, Orta Asya’dan Anadolu’ya ve Balkanlar’a uzun yıllar süren göçler olduğunu ve Bu göçler sonucunda Türkmen boylarının çeşitli yerlere yerleşmiş olduklarını biliyoruz.

Yine ilgili kaynağa göre, Koçaklı veya Koçaklu olarak adlandırılmış olan bu topluluğun Türkmen taifesinden olduğu belirtilmektedir. Ancak bir başka anlatımda da bu topluluğun “Bozulus Türkmenlerinden” olduğu vurgusu yapılmaktadır. Ancak verilen bu bilgiyi doğrulayacak kanıtlara ulaşamadım. Ancak bu Bozulus adındaki Türkmenlerin Afyonkarahisar ve çevresinde daha yoğun biçimde yerleştikleri, ilçemize yakın olan Dinar İlçesi köylüklerinin bu Türkmenler tarafından da yurt edindikleri de unutulmamalıdır.

Koçak Adının Anlamı :

Koçak adının anlamı konusundaki araştırmalarımda edindiğim bilgilere göre “Yiğit, cesur ve atılgan” anlamlarını içerdiği bilgisine ulaştım. 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan “Divan-ı Lügat-it- Türk” adlı eserde de bu Koçak sözcünün anlamı “Yiğit, cesur, atılgan” biçiminde verilmektedir. Bütün bunlar, bu topluluk adının taşımış olduğu anlamların bu yönde olduğunu kanıtlamaktadır.

Halk edebiyatında “Koçaklama” adı verilen sözlü edebiyat türü var. Konusu savaş, yiğitlik ve kahramanlık olan manzumelere bu ad veriliyor. Anadolu’yu diyar diyar gezen halk aşıkları, sazı ve sözüyle bu kahramanlık manzumelerini çalıp söylüyorlar. Bu tür halk şiirlerinin en güzel örneklerini veren, Köroğlu ve Dadaloğlu’dur. Bu halk ozanlarının sazları ve sözleriyle söylemiş oldukları manzumelere niçin “Koçaklama” denmiş olmasının bu sözcüğün taşıdığı anlam ile bir bağı olmalıdır. “Koçak” veya “Koçaklu” adını alan bu topluluğun veya aşiretin bu adı almasının bu yönde tarihsel bir nedeni vardır. Kanımca, bu topluluğun, oymak veya aşiretin savaşlarda gösterdikleri özelliklerden dolayı böyle adlandırmış oldukları akla gelebilir. İhtimal ki, savaşlardaki yiğitlikleri, cesur ve atılgan oluşları ile bu adla anılmış olabilirler.

Ülkemizde Koçak Adını Alan Başka Yerleşim Yer Adları :

Koçak adındaki topluluğun aşiret, oymak ve cemaâtlar biçiminde kollara ayrıldığı ve özellikle Anadolu’nun çeşitli yerlerinde farklı yerleşimler kurmuş oldukları görülüyor. Kurulan bu yerleşim yerlerinin bazıları, yüzlerce yıl öncesinden bu yana, kurdukları yerlere bağlı oldukları boy, oymak veya aşiretlerin adını vermişler ve kendi benliklerini korumayı bilmişlerdir. Bu durum, Anadolu’da ve diğer coğrafyalarda kurulan diğer yerlerden bazıları için de geçerli bir durumdur.

Şimdi de, yaptığım araştırma ve inceleme sonucunda “Koçak” adını taşıyan yerleşim yerlerinin bazılarının adlarını ve yer, il, ilçe ve taşıdıkları vasıfları belirten listesini vermek istiyorum.

(Kaynak : Mümtaz Başkaya)

Yer Adı İli İlçesi Vasfı
Koçak Denizli Çivril Köy
Koçak Yozgat Sarıkaya Köy
Koçak (Eski adı Malatya Arguvan Köy
Mamusa)
Koçak Niğde Çiftehan Köy
Koçak Sinop Boyabat Köy
Koçak Aydın Köşk Köy
Koçak Tokat Erbaa Kasaba
Koçak Van Gevaş Köy
Koçak Kütahya Mrk. Köy
Koçak Batman Gercüş Köy
Koçak Giresun Çamoluk Köy
Koçak Konya Meram Mevki adı

Tarafımdan düzenlenmiş olan bu listede, Koçak adını alan 11 yerleşim yer adını tespit edebildim. 1 tane de mevkii adı var. Bununla beraber 12 yer bu adı taşıyor. Ancak hemen belirtmekte yarar var; benim tespit edebildiklerim dışında, bu adı taşıyan başka yerler de olabilir. Ayrıca bu topluluk veya aşiretin Anadolu’da kurdukları yerlerin başka adlarla anıldığı ve daha önceden kurulu olan yerlere göç etmiş oldukları da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Koçak Köyü Adını Nereden Almıştır?

Özellikle Anadolu’da bir yer adının nereden geldiğini ve ne anlam taşıdığını kesin biçimde ortaya koyabilmek oldukça güç. Neredeyse her yerleşim yer adıyla ilgili birden fazla rivayet ve söylenceler anlatılagelmektedir. Bu da işi çözeceği yerde, daha karmaşık hale getirmektedir. Bunun nedeni, zamanında kayıt altına alınamadığı, yazılı hale getirilemediğidir. Sözlü aktarımlar da yıllar sonra unutulmakta ve masalsı anlatımlara dönüşmekte, dönüştürülmektedir.

Aynı belirsizliği Koçak Köyü adında da görmekteyiz. Bir söylentiye göre ilçemize bağlı Koçak Köyü’nün adı, “Kavçak dede”den gelmekteymiş. Gerçekten de bu köyde bulunan bir yatır / mezardaki zatın “Kavçak dede” olduğu yaygın biçimde söyleniyor. Bu zatın köyün önemli bir kişisi, hatta kurucusu olduğu akla gelebilir, ancak bu bilgileri doğrulayacak yazılı bir belge henüz yok.

Koçak Köyü Adının “Kavçak dede”den Aldığı İle İlgili Anlatılan Rivayetlerin Aslı Astarı Yoktur :

Anlatılanlara göre, eskiden çakar almaz tabir edilen tüfekler varmış. Bu tüfekler iki kişi tarafından kullanılırmış ve bunlardan birincisi, tüfeği tutup hedef alan kişi imiş. Diğeri ise, tüfeğin ateşlemesini yapan kişi imiş... O dönemde (hangi dönem olduğu belli değil!) tüfeğin ateşlenebilmesi için henüz kapsül yokmuş ve bunun yerine kav kullanılıyormuş. Bu yüzden bu işi yapan kişilere “Kavçak” adı veriliyormuş. Bu zat, adını buradan almış ve Koçak Köyü’nü kuran kişi olduğu için, köye de adı verilmiş. Bütün bu anlatılanların gerçeklerle hiç ilgisi yoktur.

Anlatılan bazı rivayetlere göre; köyün adını aldığı “Kavçak dede”, Miryokefalon savaşında savaşanlar arasındaymış. Bu zatın bu savaşta savaşıp savaşmadığı konusunun kesin olarak bilinmesi mümkün değil ama, bu savaşa katılmış olsa bile böyle bir şeyin gerçekleşmesinin ve adının tüfeği ateşleyen “Kavçak” sözcüğünden gelmesinin geçerliliği zaten olamaz. Çünkü kav ve fitille ateşlenen ilk tüfek 14. yüzyıl sonlarında veya 15. yüzyıl başlarında kullanıldığı tarihi bir gerçektir. Bu rivayetleri aktaran kişi, Miryokefalon Savaşı’nda da tüfeğin kullanılmış olduğundan söz etmiş olsa da, bilim dışı olan bu anlatımların da tarihi gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Hepimizin çok iyi bildiği gibi; bu savaşın yapıldığı tarih 1176 yılıdır ve 12. yüzyıla tarihlendirilmektedir ve bu savaşta kılıç, kalkan, ok, yay gibi savaş araç gereçleri kullanılmıştır. Bu durumda anlatılagelen rivayetlerin tarihsel gerçeklerle uymadığı net bir şekilde anlaşılıyor. Çünkü bu savaşın yapıldığı yıllarda henüz tüfek icat edilmemişti ve bu nedenle bu savaşta tüfek ve benzeri silahlar kullanılmamıştı.

“Kavçak dede” adıyla anılan bu zatın adının, bu köye ad olarak verildiği ve zamanla Koçak adına dönüştüğü rivayet ediliyor olsa da, bu değişim uzak bir ihtimaldir. Bu köyde böyle bir kişinin mezarının varlığı gerçektir ama, Koçak Köyü adının buradan gelmiş olması mümkün değildir. Eğer öyle olsaydı, Anadolu’nun diğer yerlerinde bu adı taşıyan başka yerlerin olmaması gerekirdi. Ya da, o yerlerin her birinde “Kavçak dede” adıyla anılan yatır/ mezar olması gerekirdi. İddiaların aksine; ilçemize bağlı Koçak Köyü’nün adı, bir Türkmen boyu veya aşiretinin adından gelmektedir ve bu tartışmasız bir gerçektir.

Zaten bir yer adının anlamını ve nereden gelmiş olduğuna açıklama getirebilmenin yolu, bir köye gidip birkaç kişiyle konuşmak, orada söylenen rivayetleri derleyip ve bunları gerçek sanmak değildir. Sadece ilgili yer adının nereden geldiğine dair söylenegelmiş rivayetleri anlatmakla yetinmeli ve bu söylencelerin peşine takılıp gitmemelidir. Çünkü bu tür bilimsel temeli olmayan şeylerden pek bir yerlere varılmaz. Eğer bu başarılamıyorsa, bu gibi önemli tespitleri bu işi iyi bilen uzman kişilere bırakmak en iyisidir. Değilse, 1176 yılında yapılmış olan Selçuklu- Bizans savaşında her iki tarafın günün savaş teknolojisi gereği; kılıç, kalkan ve oklarla savaştıkları çok iyi bilindiği halde, ‘kav ve fitil ile ateşlenen tüfekler kullanıldı’ gibi kesinlikle doğru olmayan ve saçma sapan bilgiler(!) verilmesi kaçınılmazdır. Ne yazık ki bazıları bu tür yanlışlara düşebiliyor. Ayrıca yaptıkları yanlışlıkları açık ve ne bir biçimde ortaya koyulduğunda da, kendilerine gösterilen hataları düzeltme zahmetinde de bulunmuyorlar (İğdir Köyü kuruluş tarihinin 42 bin yıl öncesine(!) götürüldüğünü iddia ettiklerinde bunun böyle olmadığını açıkladığımda suskun kalındığı gibi).

Konu ile ilgili ciddi biçimdeki yayınları incelediğimde, en gerçekçi açıklamayı yazar Cevdet Türkay’ın yapmış olduğu görülüyor. Ayrıca; değerli dostum, araştırmacı ve yazar (merhum) Şükrü Tekin Kaptan da Çivril Sempozyumu’nda sunmuş olduğu bildiride, bu köy adının bir topluluk veya oymaktan gelmiş olduğunu en gerçekçi bir biçimde vurgulamıştı. Burada onu saygı ile anmayı bir görev biliyorum.

Son Söz :

İlçemize bağlı Koçak Köyü, diğer köylerimiz gibi kendi örf ve adetlerini hep yaşatıyor. Ayrıca, adında da Türkmen geleneğini ve tarihselliğini sürdürüyor. Dileğim, bu güzelliğini hep yaşatmasıdır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR :

1- Behiç Galip Yavuz, “Çivril Tarihi”, (Akın Matbaası- Denizli), Çivril- 1969
2- “Dünden Bu güne Çivril Sempozyumu”, Bildiriler- Eylül 2001 ( Çivril Kaymakamlığı Yayını). (Araştırmacı- Yazar Şükrü Tekin Kaptan’ın “Çivril ve Yöresinde Yörük Kültürü” adlı bildiri metni, s. 77-119
3- Cevat Türkay, “Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler”, Tercuman gazetesi, Kaynak Eserler Dizisi :1 -İstanbul.
Son düzenleyen Misafir; 14 Ekim 2010 15:56 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi