Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2010       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürkün Milli Mücadele sırasında karşılaştığı zorluklar ve güçlükler
Atatürk'ün Karşılaştığı Güçlükler
Önder bir kişiliğe sahip olan Atatürk, hayatı boyunca pek çok güçlükle karşılaşmıştır. Hem savaş meydanlarında, hem de siyaset alanında karşılaştığı güçlüklerle mücadele etmiş çok zor anlar yaşamış ancak hep başarılı olmuştur.

Atatürk, Osmanlı Devleti'nin yıkılış savaşlarında bile zaferler kazanmış bir komutandır. Komutan olarak ilk büyük başarısını üstün düşman kuvvetleri karşısında Çanakkale Savaşları'nda kazanmıştır. Ancak daha önce Trablusgarp Cephesi'ndeki başarısı da akıldan çıkarılmamalıdır. Atatürk'e göre muharebede, kuvvetten çok, kuvveti amaca uygun sevk ve idare etmek önemlidir.

O, kendisindeki üstün sevk ve idare yeteneği ile, her zaman düşmanını yenmesini bilmiştir. Komuta ettiği Türk askerinin özelliklerini çok iyi bilen Atatürk her zaman onlarla iç içe olmuş ve onların azim ve iradelerinden kuvvet almıştır. Onlara taarruz etmeyi değil, ölmeyi emretmiş ve onlarla birlikte Çanakkale'de ateş hattında düşmana kahramanca karşı koymuştur.

Türk milleti, Mondros Antlaşması'ndan sonra büyük zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Ancak milletin ufkuna bir güneş gibi doğan ve milleti ile bütünleşen Atatürk, bütün milleti seferber ederek ülkenin parçalanmaması için mücadeleye girişmiştir. O, Türk askerine ve halka vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu anlatırken gayet inandırıcı olmuştu.

Milletle bütünleşen Atatürk, milletine dayanarak ve ondan kuvvet alarak Milli Mücadele'ye atılmış, iç ve dış düşmanlarla savaşmıştır. O, bütün mücadelesinde, milletine güvenmiş onun üstün niteliklerinin yardımıyla bütün güçlükleri yenmiş "yenilmez" ve "vatan kurtaran" bir komutan olmuştur.

Atatürk, bir devlet adamı olarak siyaset alanında da pek çok güçlükle karşılaşmıştır.

1919 yılında Anadolu'da Milli Mücadele'yi başlatırken, kuracağı Türk Devleti'nde gerçekleştireceği inkılap programını da belirlemiştir. Asıl hedefi, modern, çağdaş bir Cumhuriyet kurmaktı.

Bütün yapmak istediklerini vicdanında bir milli sır gibi saklamak zorunda kaldı. Onları, en yakın arkadaşlarına bile açmaktan çekindi. Çünkü, çevresindekilerin çoğu bu hedefi anlayacak seviyede değildi. Eğer erken bir vakitte bu düşüncelerini arkadaşlarına aktarmış olsaydı belki çoğu direnebilir ve muhalefete geçebilirdi. Hedeflediği hiçbir işi, zamanından önce gerçekleştirmeye çalışmamış, sabırla uygun zamanı beklemiştir.

Milli Mücadele'de tespit ettiği milli sırları zamanı gelince ortaya atmış, çevresini inandırmaya çalışmış, güçlü direnişlerle de karşılaşmıştır. Herşeye rağmen kendine müdahale edenlere olgunlukla, sabırla ve bu çaresizlikler içinde ızdırapları yüreğinde duyarak katlanmıştır. Bilhassa Birinci Büyük Millet Meclisi'nde çok sert eleştirilerle karşılaşmış, fakat sabırlı ve idealist bir başkan olarak bu eleştirilere cevap vermiştir.

O, çevresini davasına inandırarak bütün güçlükleri yenmesini bilmiş ve ideallerini birer birer gerçekleştirmiştir. Karşısına çıkan güçlüklere karşı sabırla mücadele etmiş ama herşeye rağmen gerçekleştirmek istediği hedefine ulaşmasını bilmiştir.