Arama


_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
13 Kasım 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Çocuklarda Temel Güven Duygusu ve Gelişimi

İnsanoğlu dünyaya diğer canlılara kıyasla daha savunmasız olarak gelir. Birkaç refleks dışında kendilerini zararlara karşı korumak için doğuştan yeterli özellikleri yoktur. Bebeğin bakımı, korunması ve bir birey olarak sevgi ve kabul görmesi anne ve babasının sorumluğundadır.

Güven, bir insanın, yeteneklerine ve varlığına duyulan sağlam itimat olarak tanımlanmıştır. Güven kişinin dünyayla ve insanlarla arasında kurduğu köprüdür.

Güven iki yönlü bir duygudur. Bir yön diğer insanlara ve dünyaya olan güven, diğeri de özgüvendir. Çocuklar büyüme ve olgunlaşma sürecinde, büyüyüp hayata atılmaya hazırlanırken başkalarına ve dünyaya nasıl güveneceklerini öğrenmelidir. Ebeveynler kendi güvenilirliklerini ve dünyanın güvenilir bir yer olduğunu hissettirmelidir. Güven duygusu öyle temel bir duygudur ki kişilik gelişiminde en önemli faktör olan özgüvenin de ilk adımıdır.

Bebeğin ilk sosyal ilişkisi annesiyle kurduğu ilişkidir. Bu ilişkide anahtar kelime ‘bağ’ dır. Anne–baba ve bebek arasında oluşan ilk bağlar güvenin de temelini oluşturur. Güvenli bağlanma sürecindeki çocuk bir dizi aşamadan geçer. Doğumdan sonra ilk 3-4 ayda bebek görüş alanındaki kişilere ayrım yapmadan tepkide bulunur. 3-5 aydan itibaren tepkilerini ayırt edici şekilde gösterir. Artık annesini diğerlerinden ayırabilmektedir. 6-7 aylar sırasında bebek tek bir kişiye bağlanır ve bu genellikle annedir. Bu dönem temel güvenin oluşmasında en önemli dönemdir. Çünkü bu dönemde bağlandığı kişi dünyayla güvenli bir ilişki kurması için bir dayanaktır. Yapılan araştırmalara göre yaşamlarının ilk yılında sık bakıcı değiştiren çocukların çeşitli psikolojik problemler yaşadıkları ve bu problemlerin yetişkinliklerinde oldukça arttığı tespit edilmiştir. Temel güven duygusu psikolojik sağlığın ön koşuludur. Nesne sürekliliği, beynin gelişmesi ve güvenin oluşması için en önemli kavramdır. 12 aydan itibaren tek kişiye karşı geliştirilen duygusal bağlar diğer insanlara doğru yayılma gösterir. Babaya, diğer kardeşlere, anneanne-babaanneye, dedelere, bakıcılara aynı derecede duygusal bağ geliştirebilirler. 12 aylık bir bebek çoğu zaman annesinin veya bakıcısının görüş mesafesinde olmak ister. 2-3 yaşa doğru artık konuşmaya ve yürümeye başlamıştır. Özgüven duygusu gelişmektedir. İstek ve ihtiyaçlarını uzaktan da iletebileceği için çocuk yavaş yavaş uzaklaşabilir.

Yapılan bir araştırmaya göre annelerine karşı güvenli bağ geliştiren bebeklerin annelerinin özellikleri şöyledir;

• çocuklarının gereksinimlerine daha duyarlı,
• çocuklara şefkat ve sevgilerini açıkça belli eden,
• bağımsız oyunlarına daha fazla destek verici...

Annenin kendine ve annelik rolünü yerine getirmesiyle ilgili duyduğu güvenin derecesi de çocuğu ile iletişimini etkiler. Güvensiz anneler sık sık çocuğa bakma ve eğitme biçimlerini değiştirirler ya da hiçbir esneklik göstermeden belirli bir rutin içinde hareket ederler. Bu rutin, eksikliğini hissettikleri güven duygusunu sağlar. Bu tür tutumlar çocuklarda güvensizliğe neden olur.

Anneleriyle uyumlu bir etkileşim içinde olan bebeklerin çevrelerine karşı daha ilgili ve daha az ürkek oldukları görülmektedir. Birçok araştırmanın sonuçları, bebeklerin seslendirmelerine tepkide bulunan annelerin bebeklerinin, seslendirmelerine daha az tepkide bulunanlarınkine oranla daha uyanık ve canlı, zihinsel açıdan ise daha olgun ve kendilerine güvenli olduklarını göstermektedir. Bu çocuklar zamanla çevrelerindeki nesneleri keşfetmeye daha açık olmuşlardır. Bu tür anneler çocuklarının ihtiyaçlarını keşfedip uygun tepkilerde bulunarak onlar için güvenli bir dayanak oluştururlar. Bu şekilde güven içinde olan çocuklar, kendi tepkilerinin çevre üzerinde etkili olabileceğini görerek daha çok öğrenme isteği taşımaya eğilimlidirler. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ki, bu, çocuğa verilen karşılıkların dozunun kaçırılmaması gerektiğidir.

Çocuğun en hafif sızlanmalarına gereğinden fazla duyarlı olup, tepkide bulunulması, anne ile çocuk arasında bağımlılığın yerleşmesine neden olur. Böyle çocuklar güvensiz bir kişilik geliştirebilirler. Bunun yanında tepkisizlik en olumsuz sonuçları oluşturabilir. Eğer anne, bebeğin davranışlarına yönelik hiçbir tepkide bulunmazsa ya bebek üzerinde hiçbir etkisi olmayacak ya da şaşırtıcı şekilde olumsuz etkiye neden olacaktır. Çocuklar, karşılık görerek ya da görmeyerek annelerin ara ara gösterecekleri sevgi ve şefkat duygusundan doğan dışavurumlara büyük ölçüde gerek duyar. Bu tezahürlerin belli bir süreklilikte ve tutarlılıkta olması gerekir. Bedensel temas ve dokunma, güven telkin edici en önemli iletişim yoludur. Çocuklar sevgilerini dokunarak ve sarılarak ifade eder ve sevgi iletişimini böyle kurarlar. Dokunsal uyaranları yeterince alan bebek ve çocuklar, annelerinin sevgisinden emin olur, güven duygusunun da temelleri atılmış olur.

GÜVENDEN ÖZGÜVENE DOĞRU
Güven duyan çocuk;
• Duygularını kabul eder
• Daha cesurdur.
• Doğal olarak dürüsttür, yalan ve gizliliğe ihtiyaç duymaz.
• Empati duygusunu geliştirebilir, başkalarıyla iletişiminde diğer
çocuklara oranla daha başarılıdır.

Özgüven sahibi insanın zihinsel alt yapısına ait bazı göstergeler vardır. Bu insanlar şöyle düşünürler
• ‘Ortaya çıkan ihtiyaçlarımı karşılayabilirim.’
• ‘Yaptığım işlerde yeterliyim.’
• ‘Zorlandığım olaylarla ve durumlarla yüzleşebiliyorum ve onlardan bir şeyler öğreniyorum.’
• ‘Sevgim korkularımın üstesinden gelebiliyor.’
• ‘Bugünü ve getirdiği tüm başarıları seviyorum.’
• ‘Bir amaç için buradayım.’
• ‘Hayatımla ilgili sağlıklı karar alabiliyorum.’

SAĞLIKLI GÜVEN GELİŞİMİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Güveni oluşturan yapıtaşları KABUL, ONAY ve DEĞER VERME'dir. Güvenilen çocuk şunları duyumsar:
• ‘Ben seni, olduğun şekilde kabul ediyorum.’
• ‘Senin yaptıklarını onaylıyorum.’
• ‘Sana değer veriyorum, sen önemlisin.’

ÇOCUĞUN ÖZGÜVEN GELİŞTİREBİLMESİ İÇİN;
• Çocuğunuzun sevgi dilini keşfetmek ve ona uygun mesajlar göndermeye gayret etmek.
• Mümkün olduğu kadar farklı kanallarla bu mesajı göndermeye çalışmak (görsel, işitsel, dokunsal olarak güvenli ses tonu, rahat tavırlar vs..)
• Çocuğu ödül ve ceza yerine, doğal ve mantıklı sonuçlarla yüzleştirmeye fırsat vermek.
• Sağlıklı sınırlar geliştirmesine yardımcı olmak.
• Yeni durumlara atılmasında destekleyici ve teşvik edici olmak.
• Kötü sıfatlar ya da çok afaki sıfatlar yakıştırmamak. (‘Aptal çocuk!’’Çok dikkatsizsin.’ ya da ‘Harikasın, mükemmelsin, süpersin.’ gibi değil, bunun yerine ‘Güzel başardın.’ ‘İyi yazıyorsun.’ ‘Çok dikkatlisin.’ şeklinde davranışa atıfta bulunmak gerekir.)

GÜVEN DUYGUSUNU ZEDELEYEN YAKLAŞIMLAR
Olumsuz beklentiler: ‘Bu çocuk hiç düzelmeyecek.’ ‘Yemeğini hiç kendi başına yiyemeyecek.’ çocuğun yeterli olduğu konularda bile yetersiz kalacağına inanmak..
Gerçek dışı yüksek beklentiler:

Tuvalet eğitimini yeterince olgunlaşmadan kazanmasının beklenmesi, hareketsiz ve ‘çok uslu duran’ bir çocuk olmasını beklemek vs..
Kardeşler arası rekabeti destekleme: ‘Bak kardeşin yemeğini bitirdi sen hala oyalanıyorsun.’ O iyi sen kötüsün gibi bir mesaj olarak algılanabilir.
Aşırı hırs: ‘En iyi,mükemmel, kusursuz, birisin. Hep böyle olmalısın.’
Bu, çocuk için ulaşılması güç bir şeydir. Bu hedefe ulaşamadığı zaman kendini değersiz ve güvensiz hissedecektir .

Aşırı koruyucu anne-baba tutumu: Çocuğunu dizinin dibinden ayırmayan annelerin tutumu örnek olarak verilebilir. Özellikle zor dünyaya gelen çocukların maruz kaldıkları tutumdur. Sorumluluk ve zorluklarla başetme gücünü oldukça azaltan, dolayısıyla özgüven gelişimini engelleyici etkileri olabilir. Okula giden çocuğun ayakkabısını giydirmek, ödevini yapmak gibi örnekler...

Aşırı itici baskıcı tutumlar: Özellikle duyguların bastırılması va reddedilmesiyle sonuçlanan ve çeşitli psikolojik problemlere neden olan tutumlar olabilmektedir. Çocuğun farklılığını ifade etmesine engel olunmakta ve çocuğun özgüvenini kırmaktadır.

----------------------
Ayşe Esma NURİLER
Psikolog
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.