Boyun bükmek, sesi alçaltmak, kederli bir tavır takınmak, bakışı yere dikmek... gibi lügat anlamları olan bu kelime Kur'an-ı Kerim'de mü'minlerin en değerli sıfatı olarak geçer. Gerçek mü'min yüce yaratan karşısında huşu' duyan yani benliğinden sıyrılıp hiçliğini kabullenen ve bu bilinçten uzaklaşmayan kimsedir. Bakara suresi 45. ayette "gerçekleri yüklenip taşımakta sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz) kalbi Allah'a saygı ile ürperenler (huşu' duyanlar) dışında herkese ağır gelen bir görevdir." Allah'ın buyurduklarını erinmeden gözünde büyütmeden, severek yerine getirenler ancak huşu' sahipleridir. Bir başka ayette de "Namazlarında huşu duyan müminler, ancak onlar kurtuluşa ermişlerdir." Kur'an, Mü'mi-nün suresi, 1-2).
Büyük büginleri ittifakla belirttiklerine göre huşu'nun yeri kalptir. Bunun dış organlara yansıması daha sonradır. İmam Gazali, huşu'yu namazın ruhu olarak kabul eder.
İslam Ansiklopedisi