Arama


HandSome - avatarı
HandSome
Ziyaretçi
23 Kasım 2010       Mesaj #7
HandSome - avatarı
Ziyaretçi

Diller için fakirlik-zenginlik veya ilkellik-gelişmişlik kavramlarından bahsedilir. Ancak dil, bir imkânlar alanı olarak kendi kendine ne zengin ne fakirdir. Bu sebeple, diller için kullanılan fakirlik-zenginlik kavramları, aslında dilin kendisine ait değildir; dili kullananların düşünme ve görmelerinin, hayat karşısındaki tavırlarının, zihin faaliyetlerinin fakirlik ve zenginliğinin dile yansımasıdır.

Dilleri zenginliği, kelime zenginliği ve şekil zenginliği olmak üzere iki açıdan incelenmektedir.

Kelime zenginliği, müşahhas (somut) veya mücerret (soyut) kelimelerin zenginliği şeklinde kendisini gösterebilir. Mücerret (soyut) kelimelerin zenginliği, dilin ve dili kullananların zihin gelişmişliğini gösterir. Bundan dolayı dillerdeki asıl zenginlik göstergesi, mücerret (soyut) kelimelerdir.

Şekil zenginliği, dilin yeni karşılaştığı varlık ve kavramların (nesnelerin) karşılığı, adı olmak üzere ihtiyaç duyduğu yeni kelime veya sözleri türetebilme yeteneği demektir. Türetme ve yeni kelime yapma dilin dayandığı asıl sermayesi veya hayat kaynağıdır. Şekil zenginliği, kelime türetme ve kelime birleştirme (terkip) olmak üzere iki yönlü imkânlar alanıdır.

Bir dilin kelime ve şekil zenginliği, kavaram zenginliği ve somut-soyut kelime çokluğu, dolayısıyla anlatım rahtlığı ile kendisini gösterir. Sadece kelime sayısının çokluğu zenginlik için yeterli ölçü değildir. Dilde önemli olan, her nesne ve kavram için, hatta bunların ince farkları (nüansları) için ayrı ayrı kelimelerin bulunmasıdır. Bir dilde, bir nesne için birden fazla kelime varsa zenginlik; buna karşılık, bir kelime birden fazla nesnenin karşılığı ise fakirlik söz konusudur.

Dilin zenginleşmesi, yeni nesne ve kavramların veya bunların ince farklılıklarının çoğalması, üretilmesi ile mümkündür. Bilinen nesnelerin veya kavramların karşılığı olan kelimelerin yeni kelimelerle değiştirilmesi, dile bir zenginlik katmaz. Çünkü dil görmek, bulmak ve düşünce üretmekle ve üretilenlere yeni kelimeler, ifadeler bulmakla zenginleşir. Dilde var olan kelimeleri değiştirmek, dilin zenginliğine bir şey katmaz. İmkân yerine olanak, millet yerine ulus, kitap yerine okungaç, gözlük yerine görgeç, istiklâl yerine bağımsızlık, hürriyet yerine özgürlük vs demek sadece dili kullananların zihnindeki yerleşmiş kavramları boşaltmak ve değiştirmektir. Böyle bir uygulama kelimelerin anlam çağrışımlarını kısırlaştırır hatta yok ederek, dilin kültür taşıyıcılığını ve kültürün devamlılığını engeller. Dolayısıyla millî kültüre zarar verir.

Türkçe, yaşayan dillerle karşılaştırıldığında kelime ve kavram zenginliği bakımından pek çok dilden zengindir. Ancak ilim ve teknikte gelişmiş Alman, Fransız, İngiliz dillerine göre ilim, teknik terimleri ve soyut kavramlar bakımından daha az zengindir. Şekil zenginliği bakımından ise, söz konusu dillerden daha yetenekli ve zengindir.

İngilizce dünyanın kelime sayısı bakımından en zengin dili olarak bilinmektedir. Redhouse (1968) sözlüğünde 160 bin kelime vardır. Almanca bazı sözlüklerde, 110-120 bin; Fransızca sözlüklerde de 60- 85 bin civarında kelime bulunmaktadır. Meselâ Fransızca “Dictionnaire Du Français, Hachette Paris, 1987” adlı sözlükte 58 bin kelime bulunmaktadır.

Türkçe sözlüklere gelince, Kaşgarlı Mahmud’un X1. yüzyılda hazırladığı Türkçe’nin ilk ve en eski sözlüğü Divanü Lügati’t Türk’te 8.000 civarında kelime vardır. Bu durum çağdaşı dillerle kıyaslandığında herhalde büyük zenginliktir. Türkiye Türkçesi’nin önemli sözlüklerinden olan Şemsettin Sami’nin 1901’de yayımladığı Kamus-ı Türkî adlı sözlüğünde 26.000 kelime bulunmaktadır. Eski Türk Dil Kurumunun 1945’te ilk baskısını yayımladığı Türkçe Sözlük’te 15.000 kelime vardır.[95] (Dilimizin tasfiyecilik yoluyla fakirleştirilmesinin en iyi belgesi). Türk Dil Kurumunun, tasfiyecik-uydurmacılık anlayışının en yaygın olduğu dönemde yayımladığı (1977) Türkçe Sözlük’te 27.800 kelime bulunmasına karşılık, Kurum’un yeni yapılanmasından sonra yayımlanan Türkçe Sözlük’ün 1998 baskısında 60 bin madde başı, 15 bin madde içi olmak üzere 75 bin; 2006 baskısında ise, toplam 77.400 söz bulunmaktadır.

Günümüzün sözlükçülerinden Mehmet Doğan’ın hazırladığı Büyük Türkçe Sözlük’ün 1981’de yapılan ilk baskısında 55 bin civarında kelime bulunmaktadır. Büyük Türkçe Sözlük’ ün 2003’te yapılan genişletilmiş 16. baskısında ise 75 bin kelime ve 18 bin deyim terkip bulunduğu belirtilmektedir.

Kısaca Türkçe zannedildiği gibi fakir bir dil değildir. Ancak, bugünün nesilleri, “zengin dilin fakir kullanıcıları” durumuna getirilmiştir. Bunun da tasfiyecilik-uydurmacılıktan Millî Eğitime ve basından küreselleşmeye uzanan çeşitli sebepleri vardır.
Son düzenleyen Safi; 21 Nisan 2016 21:44