acemi katır kapı önünde yük indirir
beceriksiz ve anlayışsız kişi kendisine yaptırılan işi en önemli yerinde bırakır.
Atasözü
açık kapı bırakmak
gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
Deyim
akıntıya kapılmak
1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek: “Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı.” -R. N. Güntekin. 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak.
Deyim
Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar
işi bozulan kişi umutsuzluğa düşmemeli, Tanrı'nın onu daha iyi bir işe kavuşturacağına inanmalıdır.
Atasözü
altın anahtar her kapıyı açar
para olduğunda her güçlük yenilebilir.
Atasözü
arka kapıdan çıkmak
okuldan başarısızlık nedeniyle ayrılmak.
Deyim
at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak
iş işten geçtikten sonra önlem almaya kalkışmak.
Deyim
avrat (kadın) malı, kapı mandalı
bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.
Atasözü
aynı kapıya çıkmak
sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak: “Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından, sonuç aynı kapıya çıkardı.” -E. Şafak.
Deyim
bir kapıya çıkmak
aynı sonuca varmak.
Deyim
(bir şeyden) kapı açmak
1) bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak; 2) pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak.
Deyim
(bir şeyin) girdabına kapılmak
etkisinde kalmak, o şeyin çekiciliğinden kurtulamamak.
Deyim
(bir yeri) komşu kapısı yapmak
sık gidilen yer hâline getirmek.
Deyim
(bir yeri) komşu kapısına çevirmek
yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek.
Deyim
(birinin) kapısını aşındırmak
yanına çok sık gitmek: “Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.” -E. İ. Benice.
Deyim
(birinin) kapısını çalmak
birine başvurmak: “İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.” -M. Ş. Esendal.
Deyim
borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar)
borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar.
Atasözü
büyüsüne kapılmak (tutulmak)
bir şeyin, bir kimsenin çekiciliğinden kurtulamamak: “Durup durup başıma gelenlerin büyüsüne kapılıyordum.” -O. Pamuk.
Deyim
cereyana kapılmak
1) elektrik akımıyla çarpılmak; 2) suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek; 3) bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak.
Deyim
cezbeye tutulmak (kapılmak)
bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçmek: “Cezbeye tutulmuş gibi haykırdım, Türkçe
Son düzenleyen Safi; 2 Mart 2016 05:13