YÜREK BU
Yürek bu kuru bir yaprağa da benzer avuçlarında ufaladığın.
Her şeyden habersiz masun bir çocuğada,
Avuçlarında kuru bir yaprak ufalayan.
Dedim ya yürek bu kuşa da benzer bazen,
Konacak dal bulamayan,
Kanat çırpmaktan yorulup bataklığa saplanan.
Bazen de güle benzer,
Açtığı zaman tomurcuklanan aşklar,taze umutlar,
Alabildiğine sonsuz ,alabildiğine ebedi.
Solduğu zaman sonbaharın ilk hüzünleri,tükenen hayatlar,
Demli bir çayın son yudumu.
Yürek bu işte soldu.
Sende soldu kuruyan yaprak oldu.
Sana yanmış kuruyan yüreğimi ufaladın avuçlarında,
Acımasızca.
Bu yürek kuş oldu uçtu,
Aşkın, sevginin, umudun dallarına konacaktı,
Sen bahçıvan misali o dallarımı bir bir budayana kadar.
Bu yürek uçarken öldü,
Hiçbir yüreğin ölümüne benzemedi ölümü,
Bendeki SEN ’in SANA benzemediği gibi..
Sonra bu yürek gül oldu,
Bütün gizemini,özelliğini,güzelliğini hiçe sayarak yollarına serildi,
Sendeki hazan onu da soldurdu.
Artık faydası yok gözyaşlarımla birleşen yağmurların,
Solan soldu,
Kuruyan kurudu.
Bu yürekten uçan kuş güllere aşık kuğu oldu,
Bu aşk kurumuş yapraklardan kopan parça parça kül oldu.