Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alevilik-Bektasilik'e bir kisa bakis


Aleviligin dogusu, Islamiyet'in ilk dönemlerinde dek uzanir. Islam dininin peygamberi Hz. Muhammed'in hayatta iken en yakini Hz. Ali idi. Ali, Hz. Muhammed'in amcasinin oglu ve ilk Müslümanlardandi. Islamiyet'in yayilmasi ugruna sinirsiz yararliliklari olmus, ayrica Hz. Muhammed, biricik kizi Fatma'yi da Ali ile evlendirmisti.
Hz. Muhammed, ölümünden sonra yerine varis olarak Ali'yi düsündügünü, degisik yer ve zamanlarda sagliginda belirtmistir. Fakat vefatindan sonra olay, Hz. Muhammed'in düsündügü gibi gelismemistir.
Hz. Muhammed'in cenazesi henüz kaldirilip kendine karsi son görev yapilmadan, Ali ve aile fertleri cenazenin defin isleri ile ugrasirken, yerine kimin halife olacagi kavgasi baslamistir.
Ömer, kitleyi baski altina alarak cenazenin defnedilmesini bile beklemeden, bir oldu bitti ile Ebubekir'i halife ilan etmis ve elde kilic önüne geleni de biata zorlamisti.
Iste bu haksiz halife secimi, Islam icindeki ilk büyük ayriliga neden oldu. Ali'yi tutanlara,daha sonra tarih kitaplari Ali yanlisi, Ali taraftari anlaminda Alevi dedi.
Gelisen diger tarihsel olaylara bu haksizlik düzelecegi yerde, iliskiler daha da gerginlesti. Yeni haksizliklara da beslenerek büyüdü. Ebubekir'in halifeligi, Ömer'in halifeligi izledi. Onu da Osman'in halifeligi takip etti. Halifelik sirasi Ali'ye geldiginde ise tarihte "Hak Olayi" olarak bilinen bir hileli secim yöntemi ile hilafet, Muaviye'ye verildi.
Bundan sonra Islam tarihi, Emeviler ve Abbasiler Ali yanlilari arasinda gelisen bir dizi kanli olaya sahne oldu. Ali, sadece halifeligi kaybetmedi. Arkasindan hayatini da kaybetti. Onu biricik cocuklari Hasan ve Hüseyin'in insanlik disi yöntemlerle katledilmeleri izledi. Tarihe "Kerbela Olayi" olarak gecen soykirimla Hz. Muhammed'in Ali ve Fatma'dan olan tüm soyu yok edilmeye calisildi.
Iste Islamiyet, yeni kitalara ve yeni uluslara yayilirken Islam icindeki bu ayriliklar da yayildi. Türkistan, Mezopotamya ve Anadolu, Emeviler döneminde Islamiyet'le tanisti. Islamiyet icindeki Ali yanlisi akim, Misir'da Fatimi Müslümanligini, Iran'da Sii Müslümanligini, Afganistan ve Pakistan'da Ismailiye Müslümanligini olustururken, bu akim Anadolu'da da Müslümanligin Anadolululasmasi olan Aleviligi olusturdu. Haci Bektas Veli ise bu özgün olusumun sercesmesi kabul edilir.


Özgürlükcü-Demokratik-Sosyalist cizgi

Alevilik göcebe kabilelere, siradan köylülere, askerlere (yeniceriler) ve yüksek dereceli, özgür ruhlu entelektüellere dayanan, tarihsel temeli nedeniyle sinifli toplumlara, sömürücülüge ve baskici rejimlere karsi olan bir akimdir. Ama bu ögretilerin genis dagilimi Rum Selcuklular döneminde yapildi. Cünkü o dönem, siyasal ve sosyal kararsizlik dönemiydi.
Alevilik-Bektasilik daha Rum-Selcuklular döneminde üc ana ögretisi ve Ali düsüncesi ile gizlenmeye baslamis, Osmanli döneminde bu giderek artmistir. Alevilik-Bektasiligin temel ögretileri Sünniler icin fazlasiyla sapik düsüncelerdi; fakat bu fikirler ilk Islamiyet döneminden, peygamberin Mekke ve Medine dönemlerinde kaynaklandigi icin pek bir sey yapilammiyordu. Ayrica Alevilik-Bektasilik, saldirilardan korunmak icin bazi "gizlenme" taktikleri de gelistirmistir.


Sifre ve Gerceklik olarak Hz. Ali'ye inanma

Bu inanc, Alevilik-Bektasiligin dördüncü ana ögretisidir. "Sifre ve Gerceklik" bicimindeki tanimlamanin ikinci kelimesi Haci Bektas'tan (1248-1327), Anadolu Aleviliginin ideolojik sekillerinden gelmektedir. Alevi inancina göre Haci Bektas, kendi döneminin kamil insani, ikinci Hz. Ali'dir (ruh gücü teorisi). 1517'den sonra Osmanlilar Selcuklu döneminin bu insancil, cesur, entelektüel ideolojisinin isini kesin olarak bitirmeye yöneldiler. Osmanli-Sünni'lik bir problem ile karsi karsiya geldi: Bektasi Yeniceriler. Bu kesim, Alevilik-Bektasiligin bütünüyle ortadan kaldirilmasinin önündeki en büyük engeldi. Aleviligi imhaya yönelik bu siyasi faktörün yanisira, toplumsal planda etkili olan bir faktör daha vardi: Savasci bir gelenege sahip olan göcebeligin 19. yüzyilda yavas yavas cözülmeye baslamasi. Böylece Alevilik ikinci askeri dayanagini da kaybediyordu. Bir baska faktör de, Osmanli Imparatorlugu'nun yeni döneminde (1517'den sonra) Alevilerin, Sünniler ve Hiristiyanlara göre kücük bir azinlik olarak kalmalariydi. (alevilik, günümüz Türkiye Cumhuriyeti'nde ise yüzde 30 ile bir toplumsal kesim olusturmaktadir.)
Aleviligin merkezinde insana verilen büyük önemin bulunmasi, insannin Tanri'dan da önemli olmasi ve buna bagli olarak bir Sosyalist cizginin ortaya konulmasi Alevileri, özellikle de Alevi gencligini, modern, "ilerici" ideolojilere acik hale getirmistir.
Alevilikte südür ögretisinin, kamil insan teorisinin ve özgürlükcü-demokratik-sosyalist cizginin cikis yeri olan ve bire yin inanc özgürlügünü öngören bir ara ögreti daha vardir.
Buna göre her insan, bu arada kötüler ve tanrisizlar da Tanri'nin bir manifestosudur:
Her seyden önce bunlar Tanri'nin basarisiz deneyleridir. Herkes Tanri ve doga bilincine kendi varmalidir. Tanri fikrini kabul etmeyen hic kimse cezalandirilmaz. Buna kara vermek Tanrinin isidir cünkü. Buna karsilik Iran'in "Islam" devrimi, tanrisizligin cezalandirilmasi gerektigi hatta bunun bir zorunluluk oldugu tezine getirdi.
Anadolu Aleviliginde,Insan baskalarina zarar vermemek ve onlarin haklarini cignememek kosuluyla istedigi gibi davranabilir, istedigi gibi yiyip icebilir. Bunun yani sira hickimse kendi yasam tarzini bir baskasina zorla kabul ettiremez. Insanlar, birlikte yasadiklari insanlara kendi yasam tarzlarini gelistirme hakki tanimalidir. Kadin ve erkek icin kesin görev taniklari yoktur.Kadin ve erkek arasinda ayrim yapilamaz, bir digerini üstün görülemez.
Insan kütürel ve ruhsal yasantisinda kesinlikle özgürdür. Bu görüsü ile Alevilik, bireye belirli ve degismez bir düsünce modeli, kurallarina uymayanlari bu dünyada ve öbür dünyada cezalandiracagini vurgulayan bir toplum modeli dayatan dini görüslerden farklidir. Alevilik, bunun gibi, cekirdeginde sosyalist ideoji olsa da herkes icin tek bir toplumsal yasam öneren, kültürel ve ruhsal yasamda "proleterce" davranmayi bekleyen modelleri de reddeder. Alevilik kimseden proleter-püriten bir yasam tarzini benimsemesini istemez.
Aleviligin sosyalizmi kültürel ve ruhsal yasamla degil, ekonommi ile ilgilidir. Kültürel ve ruhsal yasam konusunda önerdigi sey kesin bir cesitliktir. Felsefi olarak Alevilik-Bektasilik bir idealizm-materyalizim bilesimidir. Idealisttir, cünkü dogayi ve evreni Tanri'nin görülebilir bir sureti olarak aciklamaktadir. Materyalisttir, cünkü insanlarin yükselisini, insanlarin gelismesini cevreye dayandirmaktadir. Daha önce de gördügümüz gibi cevher potansiyel olarak, bir tanri müdahalesine ihtiyac duymaksizin mineral, bitkisel, hayvansal ve insansal, ruhsal sekiller gelistirme gücünü icinde barindirmaktadir.
Son düzenleyen Blue Blood; 14 Kasım 2006 11:48