Arama

Arif Nihat Asya - Tek Mesaj #8

pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
8 Aralık 2010       Mesaj #8
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
KUBBELER

Dün başlar seferber eller seferber
Kurşun eritildi mermer çekildi.
Bunlar bu kubbeler bu minareler
Akçayla olacak şeyler değildi.
Böyle bir gemide yendi suyu Nuh.
Ve bu yelkenlerle kanatlandı ruh.
Taşıtıp kalyonla pırlanta inci
Abide haline koydu sevinci.
Gergefle işleyip bir inci sultan
Ki çiçek verirdi saksıya koysan.
Bulabildinse ey yolcu yerini
Hepsinin altında altından bir ay.
Seyret İstanbul’un camilerini
Minare minare kubbe kubbe say!
Açılır masmavi burada gökyüzü
Gümüşten sütunlar üstünde durur...
Kiminin gölgesi dinlenir yerde
Kiminin beyazı sulara vurur.
Allah’a giden yol buralardadır
Kapılar açılır şerefelerden.
Buradan uğurlanır mübarek aylar
Bayram burda başlar arefelerden.
Mihraplar kemerler kubbeler yapmış
Sultanı çerisi piri veziri.
Nesilden nesile götürsün diye
Kanatlar üstünde şanlı tekbiri.
Nice başbuğların açtığı yolda
Biri yardan geçmiş öteki serden.
Yolcular gidiyor yarına doğru
Kafile kafile bu köprülerden.
Kuşun uçuş gülün açış saati
Tanrı’nın fermanı yüce kubbede
Duyulur uyanık Fatih’in “Uyan’
Dediği uzaktan Sultan Ahmed’e..
Diken dikmiş yakan yakmış mumunu
Şamdanlar şamdanlar ulu şamdanlar...
Ki aydınlığiyle asırlar boyu
Yolunu bulurdu yolda kalanlar.
Burda kubbe kemer ve mihrap olmuş
O kıvrak şekil ki serhatte yaydı;
Atlas bayrakların dalgalarında
Rüzgarla öpüşen ince bir ay’dı.
Kimi yıkanırken şadırvanlarda
Tekbir’e hu hû’lar katıyor kimi:
Beyazıt önünde güvercinlerin incidir yemi
Söyleyin ey nazlı haber kuşları:
Tuna boylarından müjde geldi mi?
Uzaklarda kırık minarelerden
Gökte bir kapıyı vurur leylekler;
Bir gün açılacak o büyük kapı
Ve kanatlar yere inmeyecekler.
Taraf taraf kol kol şu yamaşlardan
Aktıkça fetihler tarihi Türk’ün
Kubbeler erecek bir gün murada;
Ve minareler dal verecek bir gün.
Geçersen altından bu loş kemerin
Menekşe menekşe gül güldür içi...
Kapanmaz kapısı Allah evinin
Ki beş vakit gürül gürüldür içi.
Çiniler çiniler taze çiniler;
Boyası göz nuru fırçası kirpik...
Ey sanat kuruyan dallarımıza
Bir yeşil yaprak ver! demeye geldik.
Biri hattın biri mermerin tuncun
Kurşunun sırrını aramış bulmuş
Yesârî elinde Lafza-i Celal
Sinan’da kubbeyle minare olmuş.
İşte bu kubbe ki söyler saati
Yolcu ilk dalgalar son cemaati
Mavidir çinisi Yeni’dir adı
Mermerini sisler karartmadı.
Şehzâde Laleli Haseki Sultan
Hepsinin üstünde Süleymaniye...
Süleymaniye’den Ayasofya’dan
Yollar iner dal dal Yeni Cami’ye
Yelken yelken seren seren gemiler;
Yamaçta kıyıda yolda camiler.
Bu horasan mermer kurşun dağları
Omuzunda taşıdığı çağları
Taşıyacak daha çağlar boyunca
Ve yer çekmeyecek yere koyunca.
Yolları arkada bırakan hızla
Kanatlarımızla atlarımızla
Aşarken toprağı taşı denizi
Bu kurşun memeler emzirdi bizi.
Böyle bir gemide yendi suyu Nuh.
Ve bu yelkenlerle kanatlandı ruh.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.