Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #7444

Harabe-Gönlüm - avatarı
Harabe-Gönlüm
Ziyaretçi
23 Ağustos 2006       Mesaj #7444
Harabe-Gönlüm - avatarı
Ziyaretçi
siir Canım DostumHaberimi aldığında
yetişirim diye çabalama
Sen yanıma vardığında
beyazlara bürünmüş çoktan
Sevdiğimin koynundayımdır
Sonsuz arzuyla beni sarmalayan

Hem dikilmene gerek yok başucumda
Gözlerin ve dudaklarından dökülenler
Ardımdan gelir nasıl olsa

Uzakta özlem duyacağız
Vuslat diye çarpacak yüreğimiz
Delicesine hasret yakarken bir zaman
Ayrılık bittiğinde o gün,
üstünde vaktiyle giydiğim gömlek
Sen de bir güzelin koynunda olacaksın

siir Canım VatanımBuralarda hayat bitti artık
Ne çeşmeden akan su
Ne gölde yüzen balık
Tarlada bahçede meyve yerine ot var artık
Buralarda adam mı var
Ne adamı bir kuş bile yok
Sularla gömülü bir kent
İncin top oynayan çıplak körpe topraklar
Herkes Şehri mesken tutmuş
Bir ben kalmışım
Atam burada doğdu burada büyüdü
Bende burada öleceğim
Varsın burada gömülsün
Ama vatandan kaçıp gitmek olmaz
Hadi deli Fırat burayı da al canımı da
Zaten almak istediğin canım değil miydi
Hadi bekletme vatanıma feda olsun

siir Çal Be Telefon

Her an,elim ahizeye uzanır,
Ararsın diye beni...
İki kulağım dört olur,
Bekler telefon zilini.
Dilimden düşer,içimden geçirdiğim;
Çal be telefon !..

Ay ışığında yazdım bunları,
Hani,"mehtap" derler ya.
Yıldız dolu gökyüzün varsa,
Ölüm dokunmaz sevdana...

Uzansan tutacaksın gibi,
Ayağının altında Ankara 'nın ışıkları...
Uzandım yıldızlara,tutamadım,
Ay ışığında yazdım bunları;
Ağladım...

Ankesörlü telefon yanı başımda,
Seni düşünüyorum,
Arar belki diyorum...
Hadi,
Çıldıracağım;
Çal be telefon !..

Seni duymak,
Ateş etti,gülisatan yüreğimi...
Sesini dymak,
Bana ne kazandırır ki ?!.

Sen uzaksın bana,
Yüreğin uzak;
Telefonun başında ne bekliyorum ki...
Bilmiyorum...
Ya telefon çalarsa,
Bir kez daha kıracaksın kalbimi belki,
Olsun,
Sesini duyayım,
İyi olduğunu bileyim yeter ki...
Herşeyi göze aldım,
Yüreğim çatlayacak;
Çal be telefon !..

Yıllarca,
Evet yıllarca yere çaldım içimi;
Ölmedi sevgim,
Öldüremedim içimdeki seni !
Ümidimi çoktan gömdüm de mezara,
Aşkından kırtulmadı yüreğim...

Hayal bu;
"gözlerinde gözlerim,
ellerinde ellerim"
Hep aynı düşteyim yıllardır...
Bırak bu aşkı ne olur,
Sevgili içim !..

Kulakların çınlasın canım;
An beni...
Sesini duymak istiyorum;
Ara beni...
Sevgi adına,sevgi adına,
Çal be telefon !..

Bu şarkı çalmasa uzaktan,
Vurmasa kulağıma,
Belki de seni,anmayacaktım...
Gecenin bu saatinde,
Mehtap,yıldızlar varken,
Gözyaşları içinde,
Olmayacaktım...
Bu şarkıyı,
Birlikte
Dinlemiş olmasaydık,
Ağlamayacaktım...
Hatlar bozuk olmasın,
Dua bu...
Belki beni ararsın,
Yıkma umudumu;
Çal be telefon !..

Zil çalıyor,
Telefon başkasına...
Yıllardır bekliyorum,
Bir kez de benim için
Çal be telefon !..

siir Çanakkale GeçilmezBen desem ikiyüzbin, sen de ikiyüzelli
Ne yattığı yer belli, ne de vurulduğu yer
Mahşer Conkbayırı'na kurulmuştu besbelli
Her Mehmetçiğin göğsü olmuştu birer siper
Şehit analarının o göz pınarlarına
Şehadet mertebesi akıtmıştı teselli

Onsekiz Mart Bindoküzyüz Onbeşinci yıldı
Süleyman Sırrı Bey'e sor bak ki daha dündü
Batarya Hamidiye, Fransız Bouvet'sine
Yaklaşırken mermiler ikiyüz kırk milimdi
Tarihte rastlanır mı şehidin böylesine
Cideli Mehmet Çavuş bedeni kırk dilimdi

Gözüne iniyorken karanlık perde perde
Can çekişen dudakta bir tebessüm belirdi
Fransız'ın zırhlısı tarihten silinirken
Paramparça bedeni sevincinden delirdi

Türk milleti kutlasa bin defa zaferini
Unutmayacak asla o şehit neferini

Kumkale, Seddülbahir müstahkem mevkileri
Çok ağır bombardıman ateşine tutuldu
Susturduk zannedip de geçmeye çalışırken
Son sırıtışında o düşman gemileri
Nusret'in döşediği mayınlarda yutuldu

Kumkale, Seddülbahir, taş taş üstünde zahir
Bir beden kalsa Mehmet, bir taş kalsa da ahir
Düşmana set çeker de Boğaz'ından geçtirmez
Kanla sular toprağı bir damlasın içtirmez

Tarih yirmibeş Nisan, İngiliz ve Anzak'lar
Dalga dalga karaya çıkıp da siniyordu
Düşmanın tepesine işte Mustafa Kemal
Tarihinden kopup da çığ gibi iniyordu

'Kader Adam' deyip işaret eden Churchill
Türkler'in tarihini elbette biliyordu
Her başkaldırışında o menhus enselere
Türk'ün dev ellerinden bir şamar iniyordu

Anafartalar'daydı, hem de Conkbayırı'nda
Ondokuzuncu Tümen, Elliyedinci Alay
Düşmanla arasında kesin bir hesaplaşma
Sanmayın ki mahşerde vermesi daha kolay

Mehmetçiğin bağrında kurşun tarar kaşağı
Bir kefeni olmamış ne kaldı ki kuşağı
Kanı mürekkep eyler, yazdırır tarihleri
Vermez de bir damlayı, olmaz düşman uşağı

Anladı ki tüm cihan ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Örtünür meşhedine kefen bile biçilmez
Son düzenleyen Harabe-Gönlüm; 23 Ağustos 2006 20:40 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi