Nefs (Nefis)
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Nesf veya nefis, can, ruh, bir şeyin zatı, kendisi gibi anlamlara gelmektedir. Nefs, dinde iki anlamda kullanılmıştır:
1. İnsandaki şehvet ve öfke gibi etmenlerin kaynağı olan güç.
2. Duyu organları ile kavranamayan, mekânda yer işgal etmeyen, manevi, ruhi nitelikte, ebedi bir cevherdir.
Nefsin ikinci anlamı daha başka sözcüklerle karşılanmaktadır. Nefs dinde bilhassa tasavvufta en çok birinci anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamıyla nefis, bir düşman hatta şeytan veya onun suç ortağı kabul edilmiştir. Bu nefis, "nefs-i emmâre" diye isimlendirilir. Kötülüğü telkin eden, şehveti ve dünyayı tatlı, gösteren, onların uğruna kişiyi hakkı çiğnemeye sevkeden nefistir. Bu nefis bütün sapıklık ve azgınlıkların kaynağıdır. Kendisiyle esaslı bir savaş gerekir. Buna "nefisle mücadele" denir.
Tasavvufta yedi nefis ayırd edilmiştir:
- Nefs'i emmâre: Kötülük buyuran, günah işleten nefis.
- Nefs-i levvâme: Kötülükte bulununca kendini kınayan ayıplayan, pişmanlık duyup tevbeye yönelmeyi telkin eden nefis.
- Nefs-i mulhime: İyiliği ilham eden, iyiliğe teşvik eden nefis.
- Nefs-i mutmainne: İyiden iyiye inanca eren, tatmin olan, manevi doyuma, huzur ve rahata eren kötü sıfatlardan arınmış, güzel ahlakla bezenmiş nefis.
- Nefs-i raziyye: Allah'tan razı olan, ondan gelen her şeyi kabullenen nefis.
- Nefs-i marziyye: Allah'ın kendisini hoşnud ve razı olduğu nefis.
- Nefs-i zekiyye veya safiyye: Bütünüyle arınmış, her türlü kusur ve kötülüklerden kurtulmuş nefis.
Bu ifadeyle, sayılan yedi nefisten birincisi olan nefs-i emmare ile mücadele kastedilmektedir. Bu nefis belirttiğimiz üzere kötülüklerin, günahların kaynağı olarak görülür. Sayılan yedi nefisten Kur'an'da bahsi geçenlerden biridir. (Sayılan yedi nefisin hepsi Kur'an'da konu edilmiyor. Yalnız nefs-i emmare, levvame, mülhime Kur'an'da geçiyor). Nefs-i emmare, kötülük buyuran, günah işleten nefis olduğu, Allah'tan uzaklaştırdığı için kendisiyle esaslı mücadele gereken nefis olarak görülür. Tasavvufun önemli meşgalelerinden birini nefisle savaş teşkil eder. Nefisle savaşın peygamberimizin hayatında, onun söz ve davranışlarında örneği vardır. Peygamberimiz ashabıyle birlikte düşmanla yapılan bir savaştan dönerken yolda onlara şöyle dedi:
"Şimdi küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz."
Ashabı sordu:
"Ya Resulallah, biz büyük bir cihad (savaş) yaptık, ondan dönüyoruz. Bunun daha büyüğü de ne ola ki?"
Hz. Peygamber şöyle cevap verdi:
"Esas büyük cihad insanın kendi nefsiyle yaptığı cihaddir."
Tasavvufta da buna dayanılarak nefisle savaşa büyük yer verilmiştir. Tasavvuf büyükleri nefis ve nefisle mücadeleyle ilgili olarak çok ilginç şeyler söylemişlerdir:
"Nefsimi elimle tutabilseydim, parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım."
"Nefis bir tarıdn, amel (ibadet ve itaat) de onun yüküdür."
"İyilikle her düşmanı dost edinebilirsin. Oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını artırır."
"Bir kimse nefsini terbiye etmekten âcizse, başkasına edeb öğretmek içinde daha âcizdir."
"Bir işkembeci, o pis nesneyi kaynar sulardan geçirip o türlü temizler ki, insanlar onu zevk ve iştah ile yerler. Bizler, kirli nefisleri temizlemekte bir işkembeci kadar da olamıyoruz."