BIÇAK YARALARI
Yasli ve cirkin bir tüccar; karsiligini parayla odeyecegi zevk gecesi icin
olaganüstü güzel ama tas kalpli bir fahiseye gitmis...
Sabaha karsi, yasli adamin uykuya dalmasini firsat bilengenc kadin,
soyguncu dostlarini cagirmis. Ne var ki tüccar, tilki uykusundan firladigi
gibi olanca gücüyle karsi koymaya, dovüsmeye baslamis. Haydutlar hem kalabalik, hem de isinin ehliymis. Onu
kolayca koseye sikistirmislar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf ve cirkin bedende hic yara acilmadigini, can alici darbelerin hic iz
birakmadigini gormüsler.. Bicaklarini, kiliclarini cekmisler... Ancak en keskin bicak, en acimasiz kilic bile tüccara hicbir sey yapamiyormus....
Sonunda korkup kacmislar....
Dovüsü izleyen kadin, yasli adamin mucizevi gücünden etkilenmis, bir kez
daha, ama bu kez "ask" adina, tüccarla sevismek istemis. Onu hayranlikla,arzuyla, sefkatle oksamaya baslamis...Gelgelelim, güzel
kadinin her dokunusunda tüccarin bedeninde yeni bir yara beliriyormus.
Dovüsün, darbelerin, bicaklarin, kiliclarin actigi yaralarmis bunlar...Yaralar, kadindan icten bir ilgi ve sefkat gorene dek gizli
kalmislar.Sonunda tüccar kanlar icinde kadinin kollarina yigilmis,olmüs....
Tam da bu türden hayatlar yasamiyor muyuz? Asktan bunca korkmamız da bu yüzden degil mi? Kimsenin kollarinda yigilip can vermek istemiyoruz.
Cünkü zaten, her yanimiz kilic yaralariyla dolu. Ama bir sekilde kapanmis,kabuk baglamis yaralar onlar....
Nasıl yapmissak yapmisiz, üstesinden gelmisiz...
Ama biri, o kabuk tutmus yaralari oksamaya basladiginda, yaralar tekrar aciliveriyor ve hepsinden oluk oluk kan akmaya basliyor....
Birine teslim oldugumuzda, kendimizi anlatmaya basladigimizda, icimizi doktügümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan revan icinde
kalıveriyor....O yüzden degil mi kendimizi tutmamiz? Birine teslim olmaktan korkmamiz.Tedirgin bir sekilde ortalikta dolanmamiz?
"Anlatsam mi, anlatmasam mi?" kararsizligimiz. "Bu sevgi beni acitir mi kuskularimiz...."