Arama

Beydeba - Tek Mesaj #6

bella_sassy - avatarı
bella_sassy
Ziyaretçi
11 Ocak 2011       Mesaj #6
bella_sassy - avatarı
Ziyaretçi

Beydeba


M.Ö. I. Yüzyıl
Fabl yazarı.

Baküde doğdu, ardından Hindistan’a yerleşti. Beydebanın asıl adı etrafında çeşitli söylentiler vardır. Ketku adında bir Türk olduğu rivayeti yaygındır. Musiki konusunda buluşları olduğu da söylenmektedir.
Beydebanın eserlerinde, hayvan hikayeleri yoluyla büyüklere hayat dersi verilmesi amaçlanmaktadır. En ünlü eseri olan Kelile ve Dımneyi, kendi çağında yaşayan Hint prenslerine devlet hizmetlerinde gerekti olacak hayat derslerim aktarmak ve onları eğitmek için kaleme almıştır. Kelile ve Dimne, bugün bile çocuk edebiyatının vazgeçilmez malzemelerindendir.

15. yüzyıl Pers el yazması Kelile ve Dimneden.M.Ö. 1 yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından kaleme alınan Kelile ve Dimne fabl tarzında hikayeler barındıran bir hikaye kitabıdır.

Beydebanın yaşadığı zaman hakkında birçok ihtilaf bulunmakta ise de kitabın Depşelem isimli bir Hint hükümdarı zamanında yazıldığı düşünülmektedir. Zira eserin hükümdara sunulduğu ve hükümdara bir tür nasihat niteliğinde olduğu öne sürülmüştür. Fabl türünün ilk ve en önemli örneklerinden olan Kelile ve Dimne`deki hikayeler siyasetten erdeme kadar birçok farklı konuyu ele almıştır. Eser adını ilk bölümündeki bir hikayenin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; "doğrunun ve dürüstlüğün" simgesi "Kelile" ile "yanlışın ve yalanın" simgesi "Dimne".

Sanskritçe yazılmış olan eser ilk önce Pehleviceye, sonra Pehleviceden Arapçaya ve daha sonraları Arapçadan Farsçaya çevrilmiştir. Batı dillerine olan tercümeleri bu son Farsça çeviriden yapılmıştır. Edebi otoritelerce, Ezop ve La Fontaine fabllarının, Kelile ve Dimne`den ilham alınarak yazıldığı öne sürülür.

Beydaba - Kelile ve Dimne Masalları - Yaramaz Fare


Hazıra Mal Dayanmaz
Bir zamanlar bir köyde, tedbirli bir çiftçi yaşardı.Ne olur ne olmaz diyerek, ekinin büyük bir kımını saklamıştı.O yıl ki ekinden buğday, arpa, çavdar gibi ürünün yarısını ambara depolamıştı.
Bazen kıtlık olurdu köyde.Çiftçi, bunu düşünüp böyle davranmıştı.
Ambarın dışarı bakan duvarında delik açılmıştı.
Bunu yaramaz fare yapmıştı.Dışarı sürekli tahıl akıyordu.
Fare:
- Gökten yağıyor, arkası kesilmez nasıl olsa diyerek har vurup harman savuruyordu.
Üstüne üstlük bir de pek çok arkadaşını çağırmıştı buraya.Ortalıkta ne kadar tembel varsa üşüşmüştü ambara.Hemen hepsi tıka basa yiyordu.
Gün geldi şiddetli bir kıtlık ortaya çıktı.
Bir tane buğdaya muhtaç oldu insanlar.
Sadece köylüler değil, fareler de kıtlığı hissettiler.Bizim çiftçi ambarına gidip baktı.Tahıl bir hayli azalmıştı.
“Kahrolası fareler!” diyerek söylendi.Ürünü daha güvenli bir yere taşımaya başladı.
Adam taşıyadursun, bizim tembel fare uyuyordu bu sıra.
Çiftçi tahılı güvenli biryere taşımıştı bile.Tembel fare hala derin uykudaydı.Çevresindeki çıkarcılar tahılın bittiğini görünce birer birer sıvışmışlardı.
Neden sonra fare uyandı.Çevresinde kimseler kalmamıştı.Kıtlık herkesi etkiliyordu.
Fare yalnız kaldığına çok sevindi.”Nasıl olsa benim yiyeceğim var” diye düşündü.
Çok acıkmıştı.
Ambara gitti.Deliğe baktı.Eskisi gibi buğday yağmıyordu delikten.
“Nasıl olur! bir yanlışlık olmalı!” diyerek çok kızdı.O kızgınlıkla delikten ambara baktı.
Daldı ki ne görsün! Bir tek tane kalmamış.
Az kalsın aklını kaybediyordu.
Oracığa yığılıverdi.Kahrolmuştu.
“Ben mahvoldum, ben mahvoldum!” diyerek ağlamaya başladı.Aklı başına gelmiş ama iş işten geçmişti.
Vaktiyle kendisi herkesi doyururken şimdi herkese muhtaç bir duruma düşmüştü.
Açlıktan ölecek gibiydi.
Pişmanlık duygusu içini kemiriyordu.
“Ben . ne yaptım” diyerek başını taştan taşa vurmaya başladı.
Aradan çok geçmedi, müsrif fare ölüp gitti bu dünyadan.
Son düzenleyen Safi; 30 Temmuz 2016 17:44