Seni Seviyorum İstanbul Yürüyorum,geçmiş zamanın çile torbası elimde
Sakinim,usul usul yürüyorum,tüm umutlar denizinde
Önce,Kız Kulesi dokunuyor masum bir buseyle yanağıma
Sonra,denizin rüzgara fısıldıyor:git sırtını okşa
Annemin hediyesi siyah ceket düşüyor omuzlarımdan
Boğaza karşı içtiğim çayın tadı geçiyor o an aklımdan
Ne garip! Ben döktükçe içimdeki karaları sen 'geçer'diyorsun
İşte o zaman Fatihi anlıyorum,Sen sadık bir dostsun
Martıların sesi bulut rengi bir huzurla kulağımda raks ediyor
İçimdeki tüm çileler yumak yumak sökülmeye başlıyor
Yedi tependen birine çıkıp haykırsam diyorum:'seni seviyorum'
Utanıyorsun,'sakın bağırma'diyor bakışların,vazgeçiyorum
Senden başka kim çilekeş yolculara teselli verir İstanbul?
Vazgeçmekten vazgeçiyorum İstanbul,Seni seviyorum İstanbul
Yürüyorum,bugünün dertlerini cömert tesellin boğdu
Kapalı çarşının hareketliliği gibi adımlarım coştu
Avludaki güvercinlere yem atmak geliyor içimden
Beyoğlu'nda yankılanan bir şarkıyı bağırarak söylemek derinden
Hani toprağının üstünde yalınayak koşmuştum ya bir gün
Şimdi gözlerime akis oldu,dirildi o güzel dün
Bir yandan,burnumda tarih tenli manzaranın kokusu
Bir yandan da İzliyorum,Herkese eteğinden verişini umudu
Güneş çekildi az önce,eyvah! elimde geçmişin çile torbası
Ver diyor denizin, O benim için şerbet tadının tıpkısı
Bir hışımla ağır çileyi kucağıma alıp atmaya hazırlanıyorum
Yok yok yapamıyorum,kıyamıyorum,vazgeçiyorum
Senden başka kim bu kadar çileyi bağrına basar İstanbul?
Vazgeçmekten vazgeçiyorum İstanbul,Seni seviyorum İstanbul