Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #170

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
31 Ağustos 2006       Mesaj #170
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
3 memurun direnişinin arkasındaki şok iddia! 31.08.2006
Bu olay çok büyüdü çok! İş, ‘Sahra Kimya’nın getirdiği madde white spirit mi, değil mi?’ sorusuna cevap bulmayı çoktan geçti. Çünkü; Sahra Kimya tarafından getirilen ve günlerdir gümrüklerde tartışma konusu olan malın, beyaz eşya sektöründe kullanılan white spirit olduğu gerek TÜBİTAK gerek ODTÜ gerekse Gümrük Müsteşarlığı’nda oluşturulan komisyon tarafından çok net bir şekilde ortaya kondu.


Teknik rapor okumayı bilmeyenler için, TÜBİTAK’ın malla ilgili 2 Haziran 2006 tarihli raporundaki tespitini bir kez daha yazıyorum:
‘...gönderilen üründe gerçekleştirilen tahlillerde söz konusu örneğin white spirit olduğu tespit edilmiştir. Örnek benzin değildir, ancak örnekte az miktarda parlama noktasının düşmesine sebep olabilecek düşük kaynama noktalı hidrokarbon bileşiklerinin varlığı tespit edilmiştir’.


Kısacası, bu mal iddia edildiği gibi ‘akaryakıt’’ değil. Bunu ben değil, resmi raporlar söylüyor. Artık bu konuyu tartışmaya gerek bile yok!
Tartışılması gereken asıl konu, ortada hiç olmadığı halde ‘trilyonlarca liralık yolsuzluğu, Gümrük Müsteşarı ve Başmüdüre rağmen, önlemiş gibi lanse edilen’ Fethi Taylan, Akif Ertekin ve Ahmet Hamdi Demirel isimli 3 muayene memurunun bu ‘şanlı direnişlerinin!’ nedeni!
Bu konuyla ilgili cevap verilmesi gereken şok iddiaların olduğunu bundan önceki yazımda vurgulamıştım. İşte o iddialar:


Sahra Kimya tarafından getirilen mal serbest bölgede, şu ana kadar Türkiye’ye giriş yapılmamış, sadece malın speklerinden birinin değişik olması malın white spirit olmadığını göstermez. Buna rağmen sanki kaçakçılık yapılmış gibi mala ‘akaryakıt’ damgası vurulması doğru mu?
Ortada malın white spirit olduğuna dair TÜBİTAK ve ODTÜ raporları varken, adı geçen bu 3 muayene memurunun, amirleri konumundaki Gümrük Müsteşarı ve Başmüdüre rağmen, bu direnişi göstermelerinin arkasındaki gerçek neden ne?


Piyasada, tartışmalara neden olan white spirit başta olmak üzere, petrol ve petrol türevleri getiren yabancı menşeili çok büyük bir şirket mevcut. Aynı zamanda bu sektörde varolma mücadelesi veren Sahra Kimya adlı başka bir şirket daha var. Bu tespitler ışığında, 3 muayene memurunun ‘şanlı direnişi!’ sonucunda, white spirit ithali sadece bu yabancı menşeili şirkete kalmış olmadı mı?


Bütün bu süreç esnasında söz konusu yabancı menşeili şirket, kaç ton white spirit ithal etti?


Piyasada suni sıkıntı yaratılarak, bir anlamda manipülasyon yapılarak, ‘white spirit’in tonu 750 dolardan 900 küsur dolara çıkarıldı mı?


Sahra Kimya’nın getirdiği malın, resmi raporlara rağmen, ‘white spirit’ olmadığı konusunda direnen 3 muayene memuru, piyasada tekel haline gelen bir firmanın dolaylı olarak önünü açmış olmadı mı?


Sahra Kimya’nın getirdiği malın ‘white spirit’ olmadığını, kendi yorumunu katarak hazırladığı soruşturma raporuna yazan Başmüfettiş Mehmet Eryılmaz, yukarıdaki iddiaları bütün detaylarıyla inceledi mi?
Bir bardak suda kopartılmaya çalışılan fırtınanın arkasında yoksa rant kavgası mı var?


Başmüfettiş’ten Gümrük Müsteşarı’na: ‘O halt etmiş’

Bütün bunlar olayın bir boyutu, bir diğer boyutu ise konuyla ilgili olarak Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan Başmüfettiş Mehmet Eryılmaz’la ilgili. Eryılmaz’a, olayın ortaya çıktığı ilk günden bu yana ulaşmaya çalışıyorum. Gazetecilik etiği gereği, ortaya atılan iddiaları sorup, cevap bulmak için aradığım Eryılmaz’a şu ana kadar ulaşmam mümkün olmadı. Not bıraktığım halde, Eryılmaz herhangi bir dönüş yapmadı.


Eryılmaz’ın hazırladığı ve günlerdir basında da çok değişik şekilde okuduğunuz raporu, ben de okudum. Bu rapor doğrultusunda, olayın yolsuzluk ve kaçakçılık kisvesine nasıl sokulduğunu bir türlü anlayamadım. Raporu okuduğunuzda, TÜBİTAK ve ODTÜ’nün ‘bu mal white spirit’ tespitlerine rağmen, Eryılmaz’ın kendi yorumunu katarak, malın ‘white spirit olmadığını’ iddia ettiğini görürsünüz. Ancak, bu tür raporlarda ‘yoruma’ kesinlikle yer verilmeyeceğini gözardı edemeyiz.
Eryılmaz, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu raporda olayı ‘toplu kaçakçılık’ suçlamasına soktu.


Peki Eryılmaz’ın, malın getirilmesi ile hiçbir ilgisi olmayan, sadece malı satın almak isteyen kuruluşlar dahi suçlanırken, malı getiren şirketin 2 yıldır tüm gümrük işlerini yapan gümrük komisyoncusunu, takibata mahal olmadığı gerekçesiyle, savcılığa vermemesi şaşırtıcı değil mi?


Eryılmaz’ın bu tasarrufta bulunmasının arkasında, söz konusu komisyoncunun, eski bir gümrük mensubu olmasının etkisi var mı?


Ayrıca, konunun ortaya çıkmasına neden olduğu iddia edilen Aziz Eren imzalı ihbar mektubunun sahte olduğu, yani bir anlamda olmadığı tespit edilmişken, Eryılmaz’ın, sanki böyle biri varmış gibi, Aziz Eren’in bulunamadığını ifade etmesi hazırladığı raporu tartışılır hale getirmez mi?


Bir başka soru da şu; Başmüfettiş Mehmet Eryılmaz, TÜBİTAK raporlarına göre hareket ederek, malın white spirit olduğunu söyleyen Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin için ‘o halt etmiş’ cümlesini kullandı mı?


Eğer kullandıysa, daha olay hazırlık ve soruşturma aşamasındayken, Gümrük Müsteşar Vekili hakkında bu şekilde görüş beyan eden Eryılmaz’ın tarafsız olduğu söylenebilir mi?


Son bir soru daha; iddialara cevap vermesi için defalarca aradığım Mehmet Eryılmaz, gerek teftiş öncesi gerekse sonrası kendine ait cep telefonundan bazı gazetecilerle görüştü mü?


murat kelkitoğlu/star