Uzundu boyun
Bir garipti huyun
Geriye tarardın,
Sarı ve gürdü saçların
Maviydi gözlerin
Beyaz tenliydin
Bir çocuk masumiyetiyle
Söylerdin suçunu
Cebeci zade Mehmet Paşadan
Gelirdi, senin soyun
Darendeydi memleketin
Şeyh Hamit Veliyi, çok severdin
Anlatırdın onu, hep bize
Memleketim, diye başlardın söze
Tohmanın sularında serinlerdin
Nasılda çocukluğunu sevredin
Anneni altı yaşında kaybetmiştin
Özlemle, dolardı gözlerin.
Çocukluğunu bıraktığın, o şehri özlerdin
Her şeyi yemezdin
Her alınanı da giymezdin
İnceydin, yufkaydı yüreğin
Aşk hikâyelerini anlatırdın
Saz çalan, dedeni anlatırdın
Ve türlü menkibelerin
Sivas’ta kalmıştı, gençlik senelerin
Bakkallık yapardın,
Hile, hurda bilmezdin
Sonra, annemle Kabeye vardın
Mekke, Medine ve Cidde dolaştın
Balıklı göl, Mevlana, Hacı Bayram Veli,
Ziyaret yerleriniz oldu
Sen, Hacı oldun baba
Annemden sonra tadın kaçtı.
Yazın Suluova da,
Kışın Mersinde yaşardın
Yalnızlıktan şikâyet ederdin
Allah, ömür verdi de yaşadım
Ama yok, dizlerimde derman derdin
Sen, yıllara yenik düştün babam!
Her yıl, aldığınız mezara
Gelip, bakardın,düzenler
Annem için, teyze kızı orda yatıyor
Ağaçlar, gülleri sulardın
Az kaldı, bana da sıra geliyor derdin
Şimdi, sende yattın kaldın
Onları, kim sulayacak baba!
27.ŞUBAT.2008 İSTANBUL
Perihan Pehlivan
