Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #8578

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8578
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yaşam ona düşünmeyi öğretti.

Zamanın gelip aşkını götüreceğini..

Bu düşünce ölüm gibi değiştirilemez.

Yalnızca ağlar..

Yitirmekten korkduğuna sahip olduğu için.


Shakespeare

Yitirmek...

Sevdiğimiz eşyayı, dostları yada sevgiliyi.

Sonunda yürekte kalan hep aynı duygu, hüzün...

Çünkü yitirilene alışmışızdır, sevmişizdir, bizimle olan beraberliği keyiflendirmiştir.

Çünkü o beraberliğe değer vermişizdir.

Ya o güzelliği yaşarken; paylaşımı, keyfi, sevmeyi ve sevilmeyi birlikte hissederken...

Hep korkmaz mıyız? İçimizi en güzel anlarda bile hep sarmazmı

“Ya biterse? Ya yok olursa bu güzellik?” endişesi..

Tabii ki bitecek. Yaşadığımız mutluluklar, hüzünler hep bitmedi mi?

Hep yerine başka başka hüzünlere, mutluluklara bırakmadı mı?

Gene aynı korkular, aynı endişeler...

Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye?

Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?

Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..

O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..

Çünkü bizi asıl korkutan YALNIZLIK..

İçimizde hissetdiğimiz o güzel duyguları uzunca bir süre tekrar yaşayamamak..

Özlemek, özlenmek, sevmek, sevilmek, sım-sıkıca sarılmak,

o bedenin canını, kanını hissetmek..

Hangisi kolay vazgeçilir hazlar ki?

Biten aşklarda da, biten ömürde de yanaklarımıza dökülen gözyaşları hep kendimiz için.

Çünkü merkez hep biziz, doymak bilmeyen egomuz..

Ve o egoyu doyurabilmek, hoşnut kılabilmek için ne kadar çok çırpınır dururuz.

Bizim sevdiklerimiz bizi muhakkak sevmeli, özlediklerimiz özlemeli,

doğrularımız her zaman tek doğrudur.

Ya yanımızda ki insan ? Onun egosu ?

Arzuları, özlemleri veya usandıkları...

Ne kadar o sevdiğimiz insana karşı fedakarız?

Vermeden neyi ne kadar alabiliriz ki?

Bizler; hep ilişkilerimizde hesap kitap içinde değilmiyiz ?

Her zaman denge..

Verdiğimiz kadar alalım, aldığımız kadar verelim hesapları yapar dururuz.

Sonuç YALNIZLIK .

Peki bu kadar yalnızlıktan korkuyor, yaşanılan güzellikleri,

paylaşımı bir daha yaşayamamak endişesiyle kaybedeceğimiz

değere ağlıyorsak niye bu kadar ince hesaplar.

O değer bize mutluluk yerine hüzün, kargaşa yaşatıyorsa zaten vazgeçmeliyiz.

Yok eğer yaşamın sıkıntılarından biraz da olsa bizi alıp mutluluk veriyorsa o zaman
gözyaşı yerine biraz daha akılcı olmak daha doğru değil mi?

Sıkıca, hiç bitmeyecekmiş gibi o güzelliği, huzuru sonuna kadar yaşamak varken neden
korku??

Bilirsiniz.. Anılarımızda öylesine anlamlı, mutlu anlar vardır ki, kimi zaman onca geçen
yıllara değerdir. Tabii ki bu değerler karşılık bulduğunda daha da değer kazanacaktır.

Eh işte o zaman bize biraz daha iş düşüyor demektir. Daha çok özen...

Çünkü yaşam içinde, aynı frekansı yakalamak o kadar zor ki... ;

Sevgiyi, özlemi birlikte yaşamak doyumsuz bir hazdır.

Artık o sevdiğin insan kendin olmuşsundur.

Korursun, tıpkı kendini koruduğun gibi.

Üzmekten, incitmekten korkarsın.

Artık hesap, kitap yapılamaz. ;

Daha çok vermek vermek istersin.

Çünkü ego vererek te doyumu öğrenmiştir.

Çünkü gönlünü ayna tutmuşsundur o sevgiliye.

Çünkü yitirme korkusu aşkı ölümsüz kılar.

Çünkü ayrılmanın da bir vahşi tadı var

Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılık da sevdaya dahil Çünkü

AYRILANLAR HALA SEVGİLİ..