Kemalizm, Atatürk Ilke ve Devrimlerinin olusturdugu, evrensel bir yönetim sistemidir.
Ilkeler 6 adettir. Milliyetçilik (Ulusalcilik),Halkçilik,Cumhuriyetçilik
Laiklik,Devletçilik ve Inkilapçilik (Devrimcilik).
Son yillarda, kendini bilir bilmez bir takimlar [kisi kurum ve kuruluslar], Atatürk ilkeleri sayisina eklemeler yapip bazilarini da degistirerek sayilarini artirmaya kalkti. Hatta Atatürke olan bagliklik ve sevgilerinden kaynaklanan degisikligi, ADD genel kongre salonunun duvarina uzun bir bez üzerine yazdirarak astirdi da. Bir de açiklamali gerekçe vardi agizlarda: “Ilkeler güncellesmeli!?!''.Hadi canim sende...Yok akilcilik eklenmeliymis, bilimsellik eklenmeliymis vs.vs.vs.,eklenmeliymis.
Biliyorum herhangi bir art niyetle hareket edilmedigini...duygusal bir eylemdi yapilan; ama, Kemalizm duygusallikla degil ancak bilimsel olarak anlatilabilir. Bilimsellik de “ben yaptim oldu” ya gelmez.
Atatürk Ilkeleri Kemalizm konusunu açiklayici nitelik tasimaktadir. Birinci ilke Milliyetçilik: Mustafa Kemal’in Samsuna çikisiyla baslar. (1919)
Gazi Pasa kendisini karsilayan halka ''Merhaba büyük Türk Milleti '' diyince karsilayicilardan gelen yanit ''...estafurullah.'' olur.
Bu yanitin nedenlerinin çok uzun bir öyküsü vardir; Osmanlinin kurulus yillarina ve yönetim biçimi olan teokratik sistemin uygulanmasina dayanir.
Selçuklu devletinin yikilmasindan sonra kurulan Anadolu beyliklerinden biri olan Kayi boyu, baskanlarindan Osman Gazi’ nin adiyla kurulan Uç beyligi önce devlet, sonra Imparatorluk olmustu. Devletin bu büyüyüsü, kurulus sirasinda, Islam Seyhi Edib-Alinin okudugu duanin neden oldugu söylenmisti..(CHP baskanini mi animsadiniz ne?). Istanbul’un isgalinden sonra Sultan Mehmet, Fatih, olarak anildi. Fetih basarisi da dinsel bir nedene, Rivayet Hadis'e,baglanmisti. Önceleri Oguz kökünden gelmis olmakla yetinilirken, daha sonraki yillarda Islami düsünüs araya girmis. ''Ilk hamlede gaza savaslarinda basari amaciyla, Sultanlarin ata soyu Adem Babaya kadar dayatilmisti''
Osmanli güçlendikçe, hanedanin asaleti de Islamlastiriliyordu. ''Peygambere ait olan bu zorlamalarin hiçbir tarihi niteligi yoktur.''
Istanbul'un isgalinden sonra yönetim zorlasmisti. Fatih, Bati Romanin da hakimi sayarak kendisini de kutsallastirici yasalar ilan etti. Türk töresine göre, sultan halk ile yilda bir gün beraber yemek yer,onlarin dertlerini, sikayetlerini dinler, istekleriniögrenirdi. Türk asiret ve devletlerinde bu uygulama yüzyillardir süregelmisti. Fatih ilk Kanunnamesinde bu töreyi bozdu.:
''...cenab-i serifim kimesne ile taam eylemek kanunum degildir. Meger ehl-i iyalden ola. (onurlu kisiligim hiç kimse ile yemek yemek yasam degildir. Eslerimden biri olmadikça...).
Ikinci kanunnamede ise devlet etmenin bütün uygulamalarinda söyle buyuruyordu: “...kadi askerlerim davalarda,... defterdarlarim mali islerde,...mülkümün idaresiyle ilgili muamelatta ser-i serif üzre ahkam kesile (...kadilarim davalarda,defterdarlarim mali islerde ,mülkümün yönetimiyle ilgili islemlerin tümünde, yüce seriata uygun karar verile...)
Fatih bu Kanunnameyle Padisahin divana baskanlik etmesi gelenegiyle Kostantinopldaki Bizans artigi azinliklarla Türkler arasindaki farki da kaldirdi. Önceleri Sarayda hizmet için alinan devsirmelere sadece ''...tercümanlik verilirken, sonra devlet ileri gelenleri de bunlar arasindan seçilmeye baslandi.” .
Köhnelesmis Bizans artigi yasam biçimi ve entrikalar Türk toplumunu da etkiledi. Yasa yapmak ve uygulamalarinda çikarcilardan yana tutum izlemek için Ulema -Seyh'ül islam- Padisah, bir üçlü oolusturmaya basladi. Sömürücüler, hazirladiklari tuzak kararlari, ulema yorumlariyla güçlendiriyor, mesihat kapisindan (Seyh-ül islamlik katindan) alinan fetva ile seriata uygunlugu saglaniyordu.
Yavuz Sultan Selim'in Misir seferindeki utkusuyla Padisahlarin sanlarina Islam Halifeligi de eklendi. Ulemanin (din bilginleri) getirdigi yeni yorumlar ve mesihat kapisinin destegi ile Padisahlar kendilerini Zillullah fiil-alem (Allah'in yeryüzündeki gölgesi) ilan ettiler.
Bu uygulamalar Osmanlinin son yüzyilinda imparatorlugun çöküsünü hizlandirdi.''Bab-i Âli farkinda degildi ki Kanuni dönemi geride kalmistir. Devlet adamlari arasinda Köprülülerin,Damat Ali'lerin katina yanasabilecek degerde kimse kalmamistir.''
Artik üst düzey yöneticilerin büyük çogunlugu umursamaz ve beceriksizdirler.
Fatih'in ilk yasasindan itibaren Türk törelerinin unutturulmasi yeni bir kültürün dogmasina neden oldu. Toplumsal yasamda düzenin saglanmasinda en önemli etmen dindir. Ölüme duyulan korkunun uzantisi olarak dinsel ritüeller, bireyi, herzaman baski altina almistir.
Islam devletleri her dönemde Türk kavimlerinin gücünden korkmuslardir. Bu korku nedeniyle onlari düsman saymislar bu düsmanliklarini seriat kurallari arasinda yerini almistir. Örnegin Osmanli toplumunda Türklerden söz edilirken ''Etrak-i bi idrak'' (idraksiz Türkler) gibi bir tanimlama yapmalari,bunu kanitlar. Bu nitelendirme Türk Törelerinin unutturulmasi yaninda toplumun düsünsel dokusunda da yerini bulmustur. Bir de ibadet'in arapça yapilmasi Türklerin kültürel yapilanmalarini iyice araplastirmistir. Türk ulusundan olmak unutulmus “ümmet” yasami baslamistir.