Arama


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Eylül 2006       Mesaj #123
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
HZ. MUHAMMED'İN VEDA HACCI VE EBEDİYET ALEMİNE GÖÇÜŞÜ bosluk
Vedâ Haccı ve Hz.Ali'nin Velâyeti bosluk
Hicret'in 10. yılında Hz.Muhammed bütün ashâbı ile haccetmek üzere Medine'den hareket ettiler. Bu son vedâ haccı olayı, Kur'ân-ı Kerîm'in Hacc Sûresi'nin 27-29. âyetlerinde şu şekilde anlatılır:

'(27) Ve insanları hacca davet et, uzak-uzak bütün yerlerden yaya olarak yahut hayvana binerek gelsinler sana. (28) Gelsinler de kendilerine ait olan menfaatleri elde etsinler ve kendilerine rızık olarak verilen dört ayaklı hayvanları, muayyen günlerde Allah'ın adını anarak kessinler. Yeyin artık onlardan ve yok-yoksul fakiri de doyurun. (29) Sonra ihramdayken yapılmayan şeyleri yapıp temizlensinler ve tavaf etsinler Beyt'ül-Mükerrem'i'


Hz.Muhammed bütün civardaki boylara haber vermiş, hepsi de haccetmek üzere gelmişlerdi. Hz.Resûl-ü Ekrem'in Medine'den hareketleri Zilkade ayının sonlarıydı. Hz.Ali Yemen'de idi. Hz.Peygamber, Hz.Ali'ye gelip kendilerine kavuşmasını yazmışlardı. Hz.Ali bu haberi alınca yanındaki askerlerle yola çıkarak Mekke'ye gelmiş ve Hz.Peygamber ile buluşmuşlardır.

Hz.Muhammed bütün ashâbına:

'Bu hacc, son haccımdır sanıyorum; hac törenini benden iyice belleyin' buyurmuşlardır. Her gelenin sorusuna yüksek sesle cevap vermede sözlerini; başkalarına da duyurmada, 'yavaş yavaş huzûr ile' buyurarak halkın, kalabalıkta birbirine eziyet vermesini önlemekteydiler.

Hz.Muhammed, Arefe günü özet olarak şu hutbeyi okumuşlardı:

'Ey insanlar, câhiliyye devrinde dökülmüş olan bütün kanlar geçmiş, gitmiş unutulmuştur. Câhiliyye devrindeki faiz geleneği, geçmiş gitmiştir. Gerçekten de Allah'ın kitabında aylar oniki dir; bunların dördü; Recep, Zilkade, Zilhicce, Muharrem aylarıdır ve bu aylar hürmet edilmesi gerekli aylardır. Bu aylarda nefislerinize zulmetmeyin. Ey insanlar, kimde bir emanet varsa, emin olduğuna versin onu, Allah'ın emirlerini yerine getirsin.

Ey insanlar, kadınlar da size Allah emanetidir; onlar Allah'ın adıyla helâl olmuştur size. Sizin onlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakkı vardır.

Ne bir kimse oğlunun suçundan, ne bir kimse babasının suçundan sorumlu sayılır.

Benden sonra yolunuzu sapıtıp da birbirinizin boyunlarını vurmayın; Rabbinize ulaşacaksınız, yaptıklarınızdan sorguya çekileceksiniz.

Allah câhiliyyet geleneklerini, o kötü adetleri, atayla, babayla övünmeyi sizden giderdi. Bütün insanlar Âdem'den dir; O da topraktan yaratılmıştır. Ne Arab'ın, Arap olmayana, ne Arap olmayanın Arab'a, ne beyazın siyaha, ne siyahın beyaza üstünlüğü var; üstünlük, ancak Allah'tan çekinmekledir.'

Bu hutbeden sonra, Hz.Muhammed:

'Ey insanlar, bugün hangi gün?' diye sordular. Ashâb;'Hürmeti gereken gün' dedi. 'Ey insanlar' buyurdu. 'Bu ay hangi ay?' Ashâb; 'Hürmeti gereken ay' diye cevap verdi. 'Ey insanlar, bu şehir hangi şehir?' diye sordular. Ashâb; 'Hürmeti gereken şehir' dedi.

Buyurdular ki:

'Üstün ve ulular ulusu Allah, bu günün, bu ayın, bu şehrin hürmeti gibi kıyamete kadar kanlarınızı, mallarınızı, ırzlarınızı birbirinize haram etmiştir.'
Hz.Muhammed, bu hutbeden sonra Mekke'de Hacc ve Umre törenini tamamlayıp, Medine'ye doğru yola çıktılar. Zilhicce ayının 18. Perşembe günü, Mekke ile Medine arasında Cuhfe denilen yerdeki Gadîru-Humm mahalline geldiler.

Bu sırada Cebrâil Aleyhisselâm nâzil olmuş ve Kur'ân-ı Kerîm'in Maide Sûresi'nin 67. âyeti kerimesini getirmiştir:

'Ey Peygamber! Rabbin tarafından sana indirilen emri tebliğ et, eğer bu tebliği yerine getirmezsen, onun elçiliğini yapmamış olursun ve Allah seni, insanlardan korur; şüphe yok ki Allah, kâfir olan kavme doğru yola gitmek hususunda başarı vermez.'

Hz.Peygamber, bu âyet-i kerîmenin nâzil olmasından sonra Gadîru-Humm'a indiler, oradaki ağaçların altına gittiler ve sahâbenin ileri gidenlerinin dönüp gelmelerini, geride kalanlarının yetişmelerini emrettiler. Herkes toplanınca, öğle namazı seferi olarak kılındı. Hz.Peygamber'e deve hamutlarından üç kademe bir minber yapılmıştı.

Namazdan sonra Hz.Muhammed minbere çıktı. Yaklaşık yüz veya yüz yirmi bin kişi toplanmıştı. Hz.Ali'yi yanlarına çağırdılar ve gelince Hz.Ali'yi de minbere çıkardılar; sağ yanına aldılar.

Sonra şu hutbeyi okudular:

'Hamd Allah'a; ondan yardım dileriz; ona inanmışız, ona dayanmışız, kötülüklerden, yaraşmayan işlerden ona sığınmışız; yol yitirenlere ondan başka yol gösteren yoktur. O kime yol gösterdiyse, o kişi sapmaz, sapıtmaz. Şehâdet ederim ki; ondan başka yoktur tapacak; Muhammed onun Peygamber'idir ancak.

Ona hamdü senâdan, birliğine şehâdetten sonra ey insanlar, acıyan ve her şeyi bilen Allah, bildirdi bana, davet edildim katına; yakında davetine icabet edeceğim, ebedî yurda gideceğim. Bende uhdemdeki vazifeden sorumluyum, siz de uhdenizdeki vazifeden sorumlusunuz. Bu hususta ne dersiniz, nedir düşünceniz?'