Arama


mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
24 Mart 2011       Mesaj #3
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Dilimizdeki Dini Motifler
Dil, insanların anlaşmasını, bireylerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarmalarını sağlayan önemli bir araçtır. Bir milletin dili, onu diğer milletlerden ayıran en önemli öğelerindendir. Dil, ulusal kültürün taşıyıcısıdır. Ulusal bilincin en güçlü kaynaklarından biri dildir. Bundan dolayı Atatürk ulusal dilin oluşturulması için çalışmalar başlatmış ve Türk Dil Kurumunu kurmuştur. Atatürk dilin ulusal olmasına çok önem vermiştir:

"Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin." (An İNAN, Düşünceleriyle Atatürk, s. 261)

İnsanlar dille, sevgilerini, neşelerini, acılarını, inançlarını ifade ederler. Din, dili zenginleştirir, ona yeni sözcükler katar. Var olan sözcüklerin anlamlarım etkiler. Söz gelimi, cennet, cehennem, ahiret, melek gibi sözcükler dile din yoluyla girer ve dili zenginleştirir. Yağmura rahmet, ekmeğe nimet gibi adların verilmesiyle sözcükler yeni anlamlar kazanır. Atasözlerimizde ve deyimlerimizde de dinî motifler taşıyan ifadeler yer alır:

Dünya ahiretin tarlasıdır.
Yalanla iman bir arada bulunmaz.
Temizlik imandan gelir.
İyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir.
Halil İbrahim sofrası
Melek gibi insan

Şiirlerde dinî ifadelere rastlandığı gibi tamamen dinî içerikli şiirler de yazılmıştır. Şiirlerin örneklerini Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektaş Veli v eserlerinde görürüz.

Bir ölünün arkasından yazılan, onun iyiliklerini, ölümünden duyulan acıyı anlatan mersiyelerde, peygamberin özelliklerini anlatmak ve onu övmek için yazılan naatlarda da dinî motifler bulunur.
Hz. Peygamber'in doğduğu geceyi ve bu doğumu anlatan eserler olan mevlitler de dinî içerikli edebiyat eserleridir. Edebiyatımızda birçok "mevlit" yazılmıştır. En ünlüsü Bursalı şair, Süleyman Çelebi'nin mevlididir. Edebiyatımızdaki dinî şiirlerin halkı en çok etkileyeni budur. Doğumlarda, ölümlerde, düğünlerde geleneksel olarak okunur.

Edebiyatımızda destanlarda, romanlarda, hikâyelerde de dinî motifler taşıyan ifadelere rastlanır:
Eski İstanbul ramazanlarında teravi namazları çok görkemlidir. Halide Edip, çocukluk dünyasında önemli bir yer tutan cami ziyaretlerini de büyük bir huzurla anlatır:

"Akşam namazını acele ile evde kıldıktan sonra Sütbaba elindeki feneri sallayarak yanımıza geldi. Bir omzuna beni yerleştirdi, bacı ile şakalaşarak Süleymaniye'ye teravi namazı kılmak için gittik. Sokaklar hareket hâlinde yüzlerce fenerle doluydu. Kalabalık bir ateş böceği kafilesi hâlinde hareket ve minarelerden 'Allahuekber, Allahuekber' nidaları havaya yayılıyordu.
Bu akşam ilk defa mahya denilen şeyi gördüm. Minareden minareye havadan uzanan ışıktan yazılar..." Halide Edip ADIVAR

(Mehmet Nuri Yardım, Edebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları, s. 119)

Yunus Emre şiirleri ekleyebilirsin buna.