Aksetmek -der (-den) (a'ksetmek) Arapça ¤aks + Türkçe etmek 1 . Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek: "Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi"- Y. K. Beyatlı. 2 . (-e, -den) Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak: "Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında"- H. F. Ozansoy. 3 . Evirmek, tersine çevirmek. 4 . (-e), mecaz Ulaşmak, yayılmak, duyulmak: "Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?"- Y. K. Karaosmanoğlu.