Arama


pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
10 Nisan 2011       Mesaj #17
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Şizofreninin tarihçesi nedir?
“Dementia praecox” kavramını ilk kullanan Belçikalı psikiyatrist Morel’dir. 1871 yılında Hecker hebefreni ve 1874’de Kahlaum katatoniyi tanımlamışlar daha sonra 1896’da Emin Kraepelin bu iki klinik tabloya paranoid ve basit tipleri de eklemiştir. Klinik görünümlerin ötesine geçerek söz konusu bozukluğa eşlik eden zihinsel süreçleri tanımlayan ilk araştırmacıysa Eugen Bleuler’dir.

Bleuler zihin yarılması anlamına gelen “schizo-phrenia” teriminin kullanılmasını önermiş ve şizofreninin dört temel belirtisi olduğunu ileri sürmüştür. Bunlar otizm ambivalans çağrışım bozukluğu ve anormal duygulanımdır. 1980’li yıllarla birlikte iki önemli gelişme oldu.

Bunlardan ilki DSM-111’ün yayımlanması ve Amerikan psikiyatri birliğinin Şizofreni tanısı konusunda yeni bir yaklaşım benimsemesiydi. Amerikan psikiyatrisinde şizofreniye eşlik eden zihinsel süreçler konusundaki tartışmalı çıkarımlar ve düşünce bozukluğu otizm ambivalans gibi bulanık tanımlar tanı ölçütleri dışında bırakılırken tanımlayıcı düzeyle sınırlı bir şizofreni kavramı yeniden ön plana çıkarılmıştır.

Bu geniş kategori düşünce duygu durum ve davranışlarda olan bozuklukları içerir. Düşünce bozuklukları kavramsallaştırma düzeyindeki değişiklikler sonucu gerçeğin yanlış yorumu ve bazen da sanrı ve varsanılarla ortaya çıkar. Bu tür belirtiler kişiyi psikolojik zedelenmeden korumaktadır. Eşlik eden duygu durum değişiklikleri ambivalans (karşıt değerli) yetersiz veya uygun olmayan duygusal tepkiyi ve diğer kişilere empati eksikliğini içerir. Davranış içe kapanık acayip veya gerilemiş olabilir. Düşünce bozukluğu özelliği şizofreniyi duygu durum bozukluğunun temel belirti olduğu afektif bozukluklardan ayırır.

Paranoid durumlar şizofreniden gerçeğin ancak bir bölümünün saptırılması ve diğer psikotik belirtilerin yokluğuyla farklılık gösterirler. (Amerikan Psikiyatri Derneği 1968 sayfa 33)”
Son düzenleyen perlina; 15 Ocak 2017 11:02