"Annem Yazıcızâde'yi sabah namazlarını kıldıktan sonra okurdu. Beyaz başörtüsü ile elindeki kitaba eğilişini hâlâ görür gibiyim. Çok yerlerini anlamadığım halde, annemin yüksek sesle ve makamla okuyuşundan dinlediğim Muhammediye'nin o mısraları bana bizim öz maceramız, evimizin, mahallemizin, Üsküb'ün ve müphem surette bütün milletimizin dünya ve ahiret macerası gibi gelirdi. Daha o yaşta Yazıcızâde Mehmed Efendi'nin Türklük'le İslamlık'ı yoğuran milli-islamî harsini benliğimde hissetmeye başlamıştım."1
"Senin vasfın kitabını yazarken Yazıcıoğlu Yanar cânı eder âhı elinde tutuşur evrâk"
Nâ't-i Resulullâh Ki mahbûbunu etti bize irsâl Muhammed Ahmed ü Mahmûd u asfâ Onu kendi için halkı onunçün Yarattı tal'atın etti musaffâ Cemîi enbiyâ ümmettir ona Kamu âlemlere aksâ-yı mermâ Ona hâdim eminü'llâhi cibrîl Makamı kaabe kavseyni ev ednâ Kemâli zâhir oldu bi'l-bedâhe Şu dem kim Refref ile oldu ahfâ Ayağı tozunu arş etti kıble Onunçün oldu arşın kadri erkâ Kamu edyânı dîni kıldı mensûh Onunçün şir'atidir hayr ü ebkâ Ay iki pâre oldu parmağından Onunçün şems-i kevneyn oldu ebhâ İçipdür havzının bir katresinden Onunçün zindedür Hızr ile Îsâ Çü meddâhı ola Allâhu a'zam Kıyâs et kimdür ol Sultân-ı âlâ