Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
3 Ocak 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İsra ve Miraç Mucizeleri
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Miraç, yükseğe çıkmak anlamın­daki uruc kökünden türemiş bir kelimedir ve merdiven demektir. Konu­muz olan terim anlamı ise, Allah Teâlâ’nın, kulu ve peygamberi Hz. Muhammed'i Hicret'ten yaklaşık bir buçuk sene evvel bir gece kendi katma çıkarması, bu vesileyle ona ilahi güzellikleri seyrettirmesidir. Bu mucize Mekke devrinin 2. yılında Recep ayı­nın 27. gecesi vukua gelmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Mirac'a ilişkin âyet-i kerime şöyledir:
"Kulum (Muham­med S.A.V.) bir gece Mescid-i Haram'dan alıp etrafını mübarek kıldı­ğımız Mescid-i Aksa'ya götüren Al­lah her türlü noksanlardan münezzeh­tir. (Bunu) o peygambere âyetlerimiz­den bazılarını gösterelim diye (yaptır­dık). Şüphesiz Allah her şeyi hakkıy­la bilen ve görendir." (İsra Suresi, 1)
Miraç olayı İslam tarihinde üze­rinde çok durulan çok konuşulan bir konudur. Çok çeşitli yönlerden ve açı­lardan Miraca yaklaşılmıştır. Tartışılan tarafları vardır. Miraç Cenab-ı Hakk'ın Hz. Muhammed'e iltifat ve itibarının zirvesini teşkil eder. Başka hiçbir kula ve peygambere Yüce Mev­la bu ölçüde bir lütuf ve ihsanda bu­lunmamıştır. Mirac'da üzerinde birleşilen nokta Muhammed (S.A.V.)'in Allah katma çıkmasıdır. Ama bu çı­kış nasıl olmuştur? Kimileri Miraç'ın ruhsal olarak gerçekleştiğini, kimileri ruhsal ve bedensel olarak gerçek­leştiğini, kimileri de uyku esnasında sadık (doğru, gerçek) rüya halinde meydana geldiğini kabul ve iddia etmişlerdir. Bir kısım bilginler ise Mirac'ın Mescid-i Haram'dan (Mekke'den) Mescid-i Aksa'ya (Kudüs'e) ka­dar olan kısmının ruh ve beden bir­likte gerçekleştiğini, Mescid-i Aksa'dan sonraki kısmını ise ruhani oldu­ğunu söylemişlerdir.
Mirac'ın Mekke'den Kudüs'e ka­dar olan kısmı Kur'an ayetiyle sabit olduğu için kesindir. Üzerinde ihtilaf yoktur. Tartışmalar Kudüs'ten sonrası içindir. Buradan sonrası sahih (doğ­ru) hadislerle haber verümiştir. Müs­lümanların hemen hemen tamamı biz­zat peygamber tarafından haber ve­rilen bu kısmın gerçekleştiğine de ina­nırlar. Hadisler Mirac'ın çeşitli yön­leri hakkında bilgi verdiği halde, Mescid-i Aksa'dan sonrasının bedensel ve ruhsal olarak mı meydana gel­diği hakkında bilgi vermez. Fakat Müslümanların çoğunluğu Mirac'ın her bölümünün beden ve ruh birlikte ve uyanık halde vukua geldiğine ina­nırlar.
Miraç hadisesinin gece meydana geldiğini belirtmiştik. Bazı âlimler olayın geceleyin meydana gelmesinin müminlerin imanlarını artırmaya, müşriklerin de sapıklıkta direnmele­rine bir vesile teşkil ettiğine inanırlar. Peygamberimiz Miraç olayını haber verdiği zaman müşrikler kendisini soru yağmuruna tuttular. Kudüs ve Mescid-i Aksa hakkında sorular sordular. Hz. Muhammed (S.A.V.) da­ha önce buralara hiç gitmediği halde müşriklerin bütün sorularını cevap­landırdı. Yine de kalplerinde imana bir eğilim olmadı. Müşrikler Hz. Ebubekir'e "Duydun mu, arkadaşın (Muhammed) bu gece Mekke'den Ku­düs'e gittiğini oradan da göğe uruc ettiğini söylüyor" dediler. Bunu söyler­ken "Bu kadarı da olmaz, artık iyice (haşa) zırvaladı" demek istiyorlardı. Fakat Ebubekir henüz peygamberi görmediği halde müşriklere "Bu de­diğinizi Muhammed mi söylüyor?" diye sordu. Onlar "evet" dediler. Ebubekir, "Eğer o söylüyorsa doğrudur" dedi. Bu yüzden de kendisi­ne "Sıddık" (tereddütsüz tasdik edip bağlanan) lakabı verildi.
Miraç gecesinde Allah Teala tara­fından Hz. Muhammed'e ve ümme­tine bazı armağanlar verilmiştir. Bunlar:
1 - Beş vakit namaz
2 - Muham­med ümmedinden Allah'a şirk koş­mayanların mutlaka cennete girecekleri vadi
3 - Bakara suresinin son üç âyeti
Bu âyetlerde İslam inançlarının esasları özetlenmektedir. Bu âyetlerin anlamı şöyledir:
  • Semavat ve arzda bulunanların hepsi Allah'ın mülküdür. Gönlünüz­de olanları açığa vursanız da gizleseniz de (farketmez), Allah onunla sizi sorguya çeker, sorgudan sonra dile­diğini affeder, dilediğine azap eder. Allah her şeye kadirdir. (Bakara s. 284)
  • Gönderilen peygamber, Rabbi ta­rafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Onlar­dan her biri Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. (Biz de onun için) Allah'­ın peygamberlerinden hiçbirini ayır­mayız (hepsine inanırız). Onlar "işit­tik, itaat ettik. Ey Rabbimiz mağfi­retini niyaz ederiz. Dönüş yalnızca sa-nadır"dediler. (Bakara s. 285)
  • Allah her şahsa, ancak gücü yet­tiği kadar sorumluluk yükler. Herke­sin kazandığı, ya kendi lehinedir, ya­hut aleyhinedir. (Bundan sonra şöy­le dua edin!" Ey Rabbimiz! Unutur­sak veya hataya düşersek bizi hesaba çekme (yarlığa). Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bizim gücümüzün yetmediği işlerden bizi sorumlu tutma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Çünkü sen, bizim mevlamızsın. Kâfir kavimlere karşı bize yardım et. (Bakara s. 286)
(Bakara suresinin sonundaki bu iki âyet büyük bir duadır. Allah'ın kullarına talim buyurduğu ilahi dua. Onun için yatsı namazından sonra okunması tavsiye edilmiştir. Rivaye­te göre 284. âyet gelince ashab-ı ki­ram büyük bir endişeye düştüler, çün­kü bu âyette "kalplerinden geçen şey­leri Allah bilir ve ona göre karşılık verir" denilmekte idi. Bu durumu Resulullah da aynen ifade etmişti. İşte bunun üzerine samimi olarak bu em­re teslim oldular. Müminlerin bu dav­ranışlarına bir mükâfaat olmak üze­re Allah bu iki âyeti gönderdi.)
Miraç hadisesinin ilk kısmı olan ve Allah Tealâ'nın Hz. Muhammed'i ge­celeyin Mekke'den Medine'ye yürüt­mesi demek olan İsra mucizesi Kur'an'da yer almış, İsra (gece yürüt­mesinden bahseden âyetin bulunduğu süre de İsra suresi adını almıştır. İsra suresinde toplum hayatının ve toplumsal ilişkilerin omurgasını teşkil eden on iki esas tebliğ edilmiştir. Bu esaslar da şöyledir:
1. Allah'a şirk koşmamak. Tevhid inancının esasını teşkil etmektir.
2. Ana-babaya iyilik, hürmet ve itaat etmek. Ailede sağlam bir temelin şartıdır.
3. Hısımlara, yoksullara, yolda kalmışlara haklarını vermek, onlara yardım ederek yedirmek, içirmek.
4. İsraf etmemek, ifrat ve tefrite sapmayarak, ikisi arasındaki orta yo­lu bulmak.
5. Çocukları öldürmemek.
6. Zinaya yaklaşmamak.
7. Haksız yere adam öldürmemek, cana kıymamak.
8. Yetimlerin mallarına kötü ni­yetle el uzatmamak ve onlara iyi muamele etmek.
9. Verilen sözü yerin getirmek ve ahde vefada bulunmak.
10. Ölçerken tartarken doğruluktan ayrılmamak.
11. İyice tahkik edilip öğrenilmeyen şeylerin ardına düşmemek.
12. Kibirli gururlu bir tavır takın­mamak. Bu tavrı ilan edercesine kurula kurula yürümemek.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!