Arama

Epilepsi (Sara) - Tek Mesaj #3

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
10 Eylül 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Epilepsi hastalığının sıklığı gelişmiş ülkelerde binde beş, gelişmekte olan ülkelerde binde on olarak bildirilmektedir. Güney Amerika ülkelerinde beyni etkileyen parazitlere bağlı olarak binde 49 gibi rakamlar bildirilmiştir. Bizim 1994 yılında Silivri'de yaptığımız çalışmada bu bölgede epilepsi sıklığını binde on olarak saptadık. Bu bilgi baz alındığında Türkiye'de yaklaşık 650.000 epilepsi hastasının olduğu söylenebilir. Epilepsi sıklığında erkek-kadın oranında farklılık yoktur.

Epilepsi nöbetlerinin çok çeşitli türleri vardır. Bunların farklılığı tutulan beyin bölgeleriyle ilişkilidir. Bir hastada tek nöbet türü olabileceği gibi birden fazla nöbet türü aynı hastada görülebilir. Bir hastanın tekrarlayan nöbet veya nöbetleri genel olarak birbirine benzerler. En çok tanınan ve insanlara dramatik gelen yollarda zaman zaman gördüğümüz kol ve bacakların önce kasıldığı, sonra çırpındığı, yüzde morarma, ağızdan köpük gelmesi, idrar kaçırmasının olduğu sonra uzunca bir süre şaşkınlıkla seyreden büyük epilepsi nöbetleridir. Çocukluk döneminde görülen aile ve öğretmenlerin "dalma" olarak tanımladığı çocuğun yazı yazmasını ve konuşmasını ani olarak kestiği 5-10 sn. süreli, tam bir cevapsızlığın yaşandığı sonra bıraktığı aktiviteyi kaldığı yerden sürdürdüğü absans nöbetleri bir diğer örnektir. Erişkin yaş döneminde en sık görülen nöbetler insanların "şaşkınlık" olarak tanımladıkları nöbet türüdür. Bu nöbetlerde hastaların gözleri birden sabitleşir veya gözleriyle aranır. Dudaklarında, ellerinde otomatik hareketler olabilir, yanıt vermez veya anlamsız konuşur, yürüyebilir, bir iki dakika sonrasında hasta kendine gelir o dönemi hatırlayamaz. Bunların dışında kol ve bacaklarda ani sıçramalar da bir diğer örnektir. Birçok örnek verilebilir. Tüm bu nöbetler çok kısa sürelidir birden fazlası aynı hasta da değişik zamanlarda tekrarlayabilir

Nöbetlerin bir kısmında nöbetin geleceğini hasta çok kısa bir zaman önce anlar ve kendine güvenli bir pozisyon yaratır. Büyük nöbetlerin bir kısmında ise hasta birden bilincini kaybeder ve bir sopa gibi düşer. Yaralanmalar daha çok bu tür nöbetlerde oluşur. Bilincin tutulduğu nöbetlerde hastaya yapılacak yardımın amacı hastayı korumaktır. Büyük nöbetlerde yerde başı kucağa alınır, köpüğün gırtlağa kaçmaması için başı yana çevrilir ve nöbetin geçmesi beklenir. Bu dönemde hastaya soğan koklatmak, kolonya sürmek gibi uygulamaların bir anlamı yoktur. Kısa süreli nöbetlerde hastayı hastaneye götürmenin gereği yoktur. Sadece uzamış nöbetlerde veya nöbetlerin ardı ardına tekrarladığı hallerde hastane tedavisi gerekir.

Nöbet sırasında hasta başkalarına zarar verebilir mi?
Geçmişte hekimler arasında da çok tartışılan ve adli yönü de olan önemli bir soru. Yanıtı ise hastanın karmaşık planlı bir akt yapamayacağı, dolayısıyla planlı şekilde başkasına zarar veremiyeceğidir. Yalnız şaşkınlıkla seyreden nöbetlerde ve büyük nöbetlerden sonraki şaşkınlık dönemlerinde genellikle hastanın hareketleri engellenirse hastanın bilinçsiz bir şekilde şiddet gösterebileceği bilinmektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.