GÜNÜMÜZDE BALKAN ÜLKELERİ VE SORUNLAR
Romanya
Romanya, Balkanlar'da büyük öneme sahip bir devlettir. Çok eski zamanlardan itibaren çeşitli toplulukların yerleştiği Romanya toprakları, Orta Asya'dan göç eden Türkler'in geçiş ve yerleşim noktalarından biri olmuştur. Hunlar, Avarlar ve Bulgarlar bu bölgede yerleşmiş, Slavlar bölgeye Hıristiyanlığı getirmişlerdir. 1003 yılından itibaren Macar Krallığı bölgede hakim olmaya başlamıştır. 13. yüzyıldan itibaren Macar yönetim tarafından ülkeye Sakson ve Germen kabileler yerleştirilmiştir. Bu işgaller, yerli halkın Eflak (Wallachia) ve Boğdan (Moldavya) bölgesine kaymasına yol açmıştır. Bu bölgeler "Voyvoda" adı verilen ve daha çok Macar veya Polonya kontrolündeki prensler tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
1418 yılında Dobruca'yı fetheden Osmanlı İmparatorluğu'nun bu bölgedeki etkisi, 1526 yılındaki Mohaç Savaşı'nın ardından tam olarak hissedilmeye başlamıştır. Eflak ve Boğdan eyaletleri 1821 yılına kadar, genel olarak İstanbul'un Fener semtinden seçilen Rum aileler tarafından yönetilmiştir. Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından 1829 yılında imzalanan Edirne Anlaşması'yla Eflak ve Boğdan'ın yönetimi Ruslara geçmiştir. 1857'de iki eyalet birleşerek Romanya adını almış, Alexandru Ion Cuza prens seçilmiştir. 1877-78, yıllarında yaşanan Rus-Türk savaşları ise, Osmanlı'nın bölgedeki varlığını tamamen sona erdirmiştir.
Romanya tam bağımsızlığını 1878 yılında elde etmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında Romanya, bu ülkelerde yaşayan büyük Romen nüfusuna dayanarak, Avusturya-Macaristan ve Alman topraklarından pay almayı hedeflemiştir. Nitekim savaşın ardından topraklarını yaklaşık iki katına çıkarmayı başarmıştır.
II. Dünya Savaşı boyunca Nazi Almanyası'nın müttefiki olan Romanya'da general Ion Antonescu diktatörlüğü hakim olmuştur. Savaş sırasında Rusya'ya saldıran ve büyük kayıplara uğrayan Romanya, Kral Michael'in iktidarı devralmasıyla birlikte 1944 yılında Almanya'ya savaş açmıştır. Ülkede artan Sovyet etkisi, komünizmin hakimiyetini getirmiştir. Uzun yıllar baskıcı bir komünist rejimle yönetilen Romanya, Stalin'in 1953 yılında ölmesinin ardından Sovyetler'den uzaklaşmaya başlamıştır. 1965 yılında Çavuşesku'nun ilan ettiği yeni anayasa, Sovyetler'in ülke üzerindeki kontrolünü iyice azaltmıştır. Bu dönemde başta Amerika olmak üzere Batı ülkeleriyle yakınlaşmaya devam edilmiştir. Ancak dışarıya karşı olumlu mesajlar veren Çavuşesku, ülke içinde kanlı komünist iktidarı sürdürmüş, halkın büyük felaketler yaşamasına, açlık ve sefalet içinde ölmesine sebep olmuştur. 1989 yılında hükümet karşıtı gösterileri vahşi bir şekilde bastıran Çavuşesku, kısa bir süre sonra Bükreş'e kaçmak zorunda kalmış ancak bir müddet sonra yakalanmış ve yargılanarak idam edilmiştir. Onun yerini alan İliescu da aynı baskıcı politikaları devam ettirmiş ve kısa süre sonra iktidarı bırakmak zorunda kalmıştır. 90'lı yıllarda aşırı milliyetçi akımlar güç kazanmış, başta Çingeneler olmak üzere, etnik azınlıklara karşı şiddet eylemleri başlamış, 1992 yılında Almanya'ya kaçan 43 bin Çingene Romanya'ya geri gönderilmiştir. Romanya özellikle uluslararası toplumun bu konuda tepkisinden sonra, azınlık haklarında çeşitli iyileştirmeler yapmak zorunda kalmıştır. 1996 yılında yapılan seçimlerle, ilk defa anti-komünist bir koalisyon seçimi kazanmış ve Emil Constantinescu yeni başkan seçilmiştir. Bu tarihten itibaren, Romanya'da pozitif gelişmeler artmış AB ve NATO'ya üye olma yolunda önemli adımlar atılmıştır. Romanya'da Müslüman-Türk Azınlık Romanya'da, büyük çoğunluğu Dobruca eyaletinde olmak üzere Oğuz, Kırım, Gagavuz kökenli yaklaşık 100 bin Türk yaşamaktadır. Türkler'in bu bölgeye gelişi Osmanlı'dan çok öncesine kadar uzanmaktadır. Orta Asya'dan göç eden Türkler'in bir kısmı bu bölgede yerleşmiştir. 13. yüzyıla kadar devam eden bu göçler, M.Ö. 375 yıllarında Batı Hun Türkleri'yle başlamış, Avar Türkleri , Bulgarlar, Peçenekler, Kuman Türkleri'yle devam etmiş, en son Tatar Türkleri Dobruca bölgesinde yerleşmişlerdir. 1263 yılında Sarı Saltuk önderliğindeki Anadolu Selçukluları Babadağ'a yerleşmiş, daha sonra Osmanlı'nın Dobruca'ya yerleşmesinin yolunu açmıştır. II. Beyazid döneminde Dobruca'ya yerleşen Oğuz Türkleri, burada uzun süredir yaşayan soydaşlarıyla kaynaşmış, yüzlerce köy ve şehir kurarak bölgeyi tam bir Türk yurdu haline getirmişlerdir. Dobruca'ya bir büyük göç dalgası da 1783 yılında Kırım'ın Ruslara geçmesiyle yaşanmış, bu tarihte birçok Kırım Türkü Dobruca'ya göç etmek zorunda kalmıştır. Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından bölgeyi ele geçiren Romanya'nın Romenleştirme politikası sonucunda Türkler bölgeden ayrılmak zorunda kalmış, bu zorunlu göçler 1910 yılına kadar devam etmiştir. Komünist rejim döneminde de bölgeden Anadolu'ya yapılan göçler artmıştır. Bu yoğun nüfus kaybı yüzünden Türkler'in sayısı yaklaşık 250 binden, günümüzdeki sayısına düşmüştür41; bu Türkler'in % 88'i Köstence'de, % 12'si Tulça'da yaşamaktadır. Bugün Romanya'da yaşayan Türkler'in fazla bir sıkıntısı yoktur. Kendilerine her türlü özgürlük tanınmıştır ve azınlık hakları gerektiği gibi uygulanmaktadır. Türk nüfus, Romanya'da yönetimle barışık ve uyumlu bir biçimde yaşamakta bir yandan bulundukları ülkenin politik, ekonomik ve sosyal hayatına katılımda bulunmakta bir yandan da Türkiye ile Türkiye'deki akrabalarıyla olan bağlarını canlı tutmaktadırlar. Çok sayıda dergi, gazete, ve radyodan sesini duyuran, çeşitli dayanışma dernekleri ve vakıf çatısı altında toplanan Türkler, ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar Türkçe eğitim görmektedirler. Romanya-Türkiye İlişkileri Yakın bir tarihte NATO ve AB üyesi olacak olan Romanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler son derece olumlu bir dönemden geçmektedir. Ancak gerek ekonomik gerekse de kültürel alanda, bu ilişkiler olması gereken seviyenin çok altındadır. Halbuki iki ülke, ortak bir tarihi paylaşmakta, Romanya'daki mevcut Türk nüfus, iki ülkeyi birbirine bağlamaktadır. İki ülkenin yakınlığı, Balkanlar için de bir istikrar ve barış unsuru olarak algılanmaktadır. Türkiye, Romanya'nın NATO üyeliğini parlamentosunda kabul ettiği bir yasa ile destekleyen tek ülke olarak, 2002 yılı Kasım ayında Prag'ta yapılan zirvede bu ülkenin NATO üyeliği için davet almasını memnuniyetle karşılamıştır. Romanya'da, diğer Balkan ülkelerinde yaşanan Müslüman-Türk düşmanlığı yaşanmamıştır. Bu yüzden iki ülke arasında fazla bir gerginlik olmamıştır. İki ülke arasındaki ticaret ise özellikle son yıllarda yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Türkler'in bu ülkedeki ekonomik varlığı, 7 bin şirket ve yaklaşık 15 bin yatırımcı olarak belirtilmektedir. Romen Parlamentosu'nda da üç Türk milletvekili bulunmaktadır. Türkiye, diğer Balkan ülkelerinde uygulaması gereken kültür ve ekonomi politikasını burada da hayata geçirmeli, Türk azınlığın ekonomik problemlerini çözecek girişimlerde bulunmalı, kültürel varlıklarını ve geleneklerini yaşatacak faaliyetleri güçlü olarak desteklemelidir.