Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
13:40, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 05 Aralık 2025 - 13:42
Arama
MaviKaranlık Forum
Uluslararası Maraton Birliği kriterleri nelerdir?
-
Tek Mesaj #2
Gece Prensesi
Ziyaretçi
9 Haziran 2011
Mesaj
#2
Ziyaretçi
Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB)
ile sosyo-ekonomik ilişkileri,
12 Eylül 1963' te
imzalanan
Ankara Anlaşması
ile başlamış olup, geride 37 yıllık bir maraton bırakmıştır.
Türkiye AB ile ilişkilerinde
Hazırlık Dönemi (1964-1972) ve Geçiş Dönemini (1973-1995) geride bırakmış,
6 Mart 1995'te Gümrük Birliği (GB) Karan'nın
alınmasından sonra da, 1996 yılı başından itibaren
AB'ye tam üyelik yolunda Son Dönem'e (1996-.....)
girmiştir.
Bu ikinci maraton'unda en az 15 yıl süreceği ve belki de 2020 yılını aşacağı tahmin edilmektedir.
İşte bu makalenin amacı
AB'nin
Türkiye ve diğer aday ülkelerle ilgili yayınj^mış olduğu
resmi dokümanlardan faydalanarak
bu son maratonun ne kadar zor geçeceğini ve bu konudaki gerekli bilgileri okuyuculara sunmaktır.
Türkiye’ye Adaylık Statüsü
10-11-Aralık-1999'daki Avrupa Birliği Helsinki Zirvesinde
(Devlet Hükümet Başkanları toplantısında)
Türkiye'nin AB'ye Tam üyelik Adaylığı kesinleşti.
İlaveten zirvede,
Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmiş olan ve ekonomik kriterlere uyum için gerekli tedbirleri almaya hazır oldukları görülmüş olan
ve 13-Aralık-1997'den beri aday olan Bulgaristan, Malta, Litvanya, Romanya ve Slovakya ile Şubat 2000'de tam
üyelik müzakerelerinin başlatılması
kararlaştırıldı. Zaten Aralık 1997'de AB adaylığına kabul edilen Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Estonya ve Güney Kıbrıs ile AB ye katılım müzakereleri ise 31-Mart-1998'de resmen başlamıştı.
Ayrıca Helsinki Zirve Metninde
13 aday ülkenin tam üyelik müzakeresinde eşit kriterler uygulanacağı,
aday ülkeler arasında
sınır sorunlarının Birleşmiş Milletler (BM) kurallarına göre
barışçı yollardan çözmelerine gayret göstermeleri, bu sorunlar 2004 yılına kadar çözülmediği takdirde tarafların bu sorunların çözümü için Lahey Adalet Divanına (LAD) götürmeleri tavsiye edilmiştir.
Zirve metnine göre,
hiçbir aday ülke diğer bir adayın AB'ye tam üyeliğini engelleyemeyeceği gibi,
bütün adaylar tam üyelik için Kopenhag Kriterlerine uymak zorundadır.
Kıbrıs sorunu
ise 2004 yılına kadar bir çözüme ulaşmadığı takdirde, AB konseyi
Ada'nın tam üyeliği
"ilgili tüm faktörleri dikkate alarak"
2005 yılında karara bağlayacaktır.
Kopenhag Kriterleri
Bu kriterler
3 ana başlık
altında toplanmıştır. Bunlar;
-
"Demokrasi,hukuk düzeni, insan haklarına saygı ve azınlıkların korunmasını garanti altına alan kurumların istikrarını sağlamak,
- Birlik içindeki rekabet baskısına ve pazar güçlerine uyum sağlayabilecek işleyen bir pazar ekonomisinin bulunması".
- Siyasi, ekonomik ve parasal birliğe katılım gibi üyeliğin gerektirdiği zorunlulukları yerine getirebilme kabiliyetine sahip olmaktır".
Bu kriterlere göre
her aday ülke
iç politikadan adalete, çevreden rekabet kurallarına, tarımdan çalışma hayatına, kısaca 1958'den beri oluşan tüm siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda 100 bin sayfa dolayındaki 31 konudaki
AB müktesebatına (mevzuatına) uyum sağlamak zorundadır.
Bu uyumun bir kısmı adaylık döneminde, diğer kısmı da tam üyeliğe kabul edildikten sonra tamamlanmaya çalışılacaktır. Ancak,
siyasi kriterler yerine getirilmeden AB'ye üyelik müzakerelerinin başlaması bile mümkün değildir.
Tabii, siyasi kriterlerin bazıları her aday ülke için farklılıklar arz etmektedir. Türkiye' de insan hakları ve Kürt meselesi, Romanya' da Çingenelerin durumu gibi.
AB Komisyonu'nun 13 Ekim 1999'da yayınladığı Türkiye Raporunda
ve yine Ekim 1999'da yayınlanması aday ülkelerin katılım yönünde kaydettiği ilerlemeye ilişkin
Karma Belge'de
AB'ye Tam Üyelik için aday ülkelerin uymak zorunda olduğu özel ve genel iktisadi ve siyasi kriterler yer almıştır. Biz burada daha çok Türkiye ile ilgili kriterler üzerinde duracağız.
Siyasi Kriterler
AB Komisyonu'nun Ekim 1999 Düzenli Raporu
Türkiye'de
bir demokratik sistemin temel özellikleri mevcut olmakla beraber, ülkenin
Kopenhag siyasi kriterlerini hala karşılamadığı teyit etmektedir. İnsan hakları ve azınlıkların korunması
konularında ciddi eksikler vardır. İşkence sistematik değildir fakat hala yaygındır ve
ifade özgürlüğü
yetkili makamlarca devamlı olarak
kısıtlanmaktadır.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK)
Türk siyasi hayatında büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.
Olağanüstü mahkemeler
sistemi
devam
ederken, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde askeri hakimin yerine bir sivil hakim getirilmesi yargının bağımsızlığı açısından kesin bir iyileşmeyi temsil etmektedir.
Kürt asıllı vatandaşlarımız Türkiye de birinci sınıf vatandaş olmalarına rağmen, maalesef bu vatandaşlarımızın meseleleri "Azınlık Hakları ve Azınlıkların Korunması" başlığı altında yer almıştır.
Rapora göre "Kürt kültürel kimliğinin belirli biçimleri tanınabilir
ve ayrılıkçılığı veya terörizmi savunmaması şartıyla, o kimliğin ifade edilme yollarına daha fazla hoşgörü gösterilebilir. Örneğin,
Kürt dilinde TV yayınlarına,
görünüşte siyasi olmayan programlar için hoşgörü gösterilirken,
resmi olarak hala müsaade edilmemektedir."
Bu konuda iki Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne atıfta bulunulmaktadır. Bunlar
"Ulusal Azınlıkların Korunması üzerine Çerçeve Sözleşme ve Bölgesel veya Azınlık Dilleri için Avrupa Şartı, ayrıca ulusal azınlıkların hakları üzerine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bir ek protokol hakkında Genel Kurul Tavsiyesi 1201" (1993).
Rapora göre diğer bir siyasi mesele de,
din özgürlüğü açısından
Lozan Anlaşması ile tanınan azınlıklar ile diğer
dini azınlıklar arasında bir muamele farklılığının
hala mevcut olmasıdır.
İdam cezasının kaldırılması
gerektiği,
işkencenin, kayıpların ve yargısız infazların,
sistematik bir şekilde olmasa bile, hala
devam ettiği dile getirilmektedir.
Son aylarda
yargının bağımsızlığı ve demokratikleşme konularında bazı iyileşmeler vardır.
Hükümet parlamento politik hayatını, adalet sistemini ve insan haklarının korunmasını düzenleyen bazı yasaların çıkartılması için ciddi bir şekilde çalışmaktadır. Bu konularda daha fazla düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Ekonomik Kriterler
a- Makro Hedefler
AB'nin çeşitli Komisyon Raporlarında Türkiye'nin makro açıdan alması gereken ekonomik
tedbirler;
- Ekonomik reformlar ve istikrarlı bir kamu maliyesi politikası,
- Enflasyon düşmesine yönelik sıkı bir para politikası,
- Kamu ve tarım sektörlerinde reformlar yapılması,
- Fiziki ve sosyal alt yapının geliştirilmesi şeklinde özetlenebilir.
b- Parasal Birliğe Katılım Şartları
Parasal Birliğe katılım için bir ön şart olan Maastricht Kriterleri ise;
- Fiyat istikrarı:
Her üye ülkenin yıllık ortalama
enflasyon hızı, en düşük
enflasyon oranına sahip üç üye ülke ortalamasından
%1,5'den fazla olmamalıdır
(%1,5+1,5=%3 gibi).
-
Kamu Açığı:
Üye ülkenin bütçe açığı o ülke GSMH'sının
(Bütçe Açığı / GSMH oranı) %3'ünü aşmamalıdır
(Bu yıl bu oran Türkiye'de %11 dolayındadır).
-
Kamu Borçları:
Üye ülkenin kamu borçlarını (kamu iç ve dış borç stoku toplamının) o ülke GSMH'sının
(Kamu Borçları /GSMH oranı) %60'ı geçmemelidir
(Temmuz 2000 itibariyle Türkiye'deki kamu dış borcu 62 milyar dolar, iç borç stoku da 48 milyar dolar, GSMH'si de 200 milyar dolar civarında olup bu oran (110/200) %56 dolayındadır. Türkiye'nin sıkıntısı iç borç stokunun kısa vadeli oluşudur).
-
Faiz oranları:
Uzun vadeli faiz oranları, en düşük enflasyona sahip üç üye ülkenin yıllık
ortalama faiz oranını %2'den fazla aşmamalıdır
(%6+2 = %8 gibi).
- İstikrarlı Döviz Kur'u:
Üye ülke paraları
develüasyon olmaksızın
Avrupa para sisteminin döviz kurları mekanizmasında öngörülen normal dalgalanma marjlarına
(kur ayarlamalarına)
uymalıdır.
Bu kriterler tam üyelik şartı olmamakla beraber
aday ülkenin geleceği için
hedef alması
ve ekonomik performansını ona göre hazırlamasının işaretleri sayılmaktadır. Türkiye'nin şu anda tutturduğu tek kriter ise kamu borçları kriteridir.
c- Türkiye'nin GB Çerçevesinde İktisadi Mevzuat Yükümlülükleri.
Gümrükler ve dış ticaret, rekabet, fikri ve sınai haklar konusundaki tüm tedbirler henüz tamamlanmamıştır. Gümrük Kanunu 4 Kasım 1999'da çıkarılıp 4 Şubat 2000'de uygulanmaya konmuş ise de;
-
Gümrük Müsteşarlığı Kanunu
çıkmamış,
-
Fikri ve sınai mülkiyet hakları
ihtilaflarını çözecek bir
İhtisas Mahkemesi
henüz kurulmamıştır.
-
Kamu Teşebbüslerine tanınan hakların AB mevzuatına uyumu,
- Tunus, Mısır, Fas, Filistin, Ürdün ve Malta ile
Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) yapılamamış.
- Tüketicinin korunması
ile ilgili bir
İhtisas Mahkemesi
kurulamamış,
-
Özel Tüketim Vergisi
kanunu çıkarılamamış,
-
Ticarette Teknik Engellerin Kaldırılması
ile ilgili kanun çıkarılamamış,
-
Kamu ihaleleri
alanında
AB
mevzuatına uyumu sağlanamamış,
-
AB ile Türkiye
arasında devam eden
tarım ve hizmet sektörleri
ticaretindeki uyum müzakerelerinde bir ilerleme sağlanamamış,
-
Çevrenin korunmasına
ilişkin
AB
mevzuatına uyum kanunu çıkarılmamış,
-
AB Transit Sözleşmesine uyum,
- Madencilik ve Petrol yasalarında AB
mevzuatına uyum,
-
Sektörler ve Bölgeler itibariyle Devlet Yardımlarında AB mevzuatına
uyum
sağlanmamıştır.
Diğer Ekonomik kriterler
aa- İşleyen bir piyasa ekonomisi
aşağıdaki kriterlerin varlığı ile değerlendirilir.
Bunlar;
- Arz ve talep dengesi
serbest piyasa ekonomisi
ile kurulmuş, fiyatlar ve ticaret serbestleşmiştir
-
Firmaların piyasaya giriş
(yeni firmalar kurulması)
ve çıkışları
(iflas ve tasfiyeler) önünde önemli
engeller yoktur.
- Mülkiyet haklarının
düzenlenmesi
ve sözleşme hürriyeti
dahil,
hukuk sistemi yerine oturmuştur.
- Yeterli fiyat istikrarı
ve
disiplinli bir kamu maliyesi
ile ödemeler dengesi dahil
makroekonomik istikrar sağlanmıştır.
- Ekonomik politikanın temel ilkeleri
üzerinde
kapsamlı bir uzlaşma vardır.
- Mali sektör, tasarrufları üretken yatırımlara kanalize
edecek ölçüde gelişmiştir.
Ekim 1999 Raporuna göre
Türkiye, işleyen bir piyasa ekonomisinin özelliklerinin pek çoğuna sahiptir. Makroekonomik istikrar sağlanması yönünde ilerleme kaydetmiştir,
fakat enflasyonist baskıları ve
kamu açıklarının azaltarak
ve ilave
yapısal reformlar
yaparak bu süreci devam ettirme ihtiyacı vardır.
bb- Birlik içinde rekabet baskısına ve piyasa güçlerine dayanma kapasitesi kriteri ise;
- Ekonomik faktörlerin istikrarlı ve öngörülebilir bir ortamda kararlar alabilmeleri için
yeterli
derecede bir
makroekonomik istikrar ile birlikte, işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı,
- Altyapı
(enerji, telekomünikasyon, ulaştırma, vs.), öğretim ve araştırma ve bu alanda yeni gelişmeler dahil,
yeterli
bir miktarda ve uygun bir maliyette
beşeri ve fiziki sermayenin varlığı,
- Hükümet politikasının ve mevzuatın, ticaret politikası, rekabet politikası, devlet yardımları,
KOBİ' ler için destek, vs. yoluyla rekabet yeteneğini etkileme derecesi;
- Genişleme öncesinde ülkenin
Birlik
ile sağladığı
ticari bütünleşmenin derecesi,
- Toplam mal ve hizmet üretiminde KOBİ' lerin etkinliği
AB'ye uyumu ve intibakı kolaylaştırmaktadır.
Rapora göre Türkiye,
ekonomisinin tamamının Birlik içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle baş etme yeteneğine sahip olmasını sağlamak için,
azgelişmiş sektörlerin ve bölgelerin modernizasyonuna yönelik tutarlı bir ekonomik gelişme politikası uygulamalıdır.
kaynak:
Avrupa Birlii Kriterleri, Kopenhag Kriterleri, Siyasi Kriterler
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 13:42
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...