Vikipedi, özgür ansiklopedi
Karaim ya da Karayit bir Yahudi mezhebidir. Karaim terimi İbranice Ba'alei ha-Mikra (yazıtların halkı) eşanlamı ile bilinir. Karaimler, Yahudilerin ana din kitabı olan Tora Yazıtları'ndan başka bir kaynak tanımaz, sözel kuralları kendi inancı için bağlayıcı bulmazlar. Yahudiliğin diğer kutsal kitabı olan, ancak sözel gelenek ve kuralların bir derlemesini oluşturan Talmud, Karaimlerce tanınmamaktadır. Tek kaynakları Tevrat olduğundan bazı dinî bayramları farklı biçimde kutlarlar. Birtakım dinî gelenek ve göreneklere özellikle uymadıklarını belirtmelerindendir ki diğer Yahudilerce ayrıksı bir mezhep olarak görülür.
Miladi 8. Yüzyıl'da Irak'ta doğan ve Tanah'ı dini hükümlerin yegane kaynağı kabul eden Yahudi mezhebidir.Mezhebin İbranice ismi olan Kara'im (okuyanlar) okumak anlamındaki kara' kökünden türediği ve müntesiplerinin Tanah'ı(Ahd-ı Atik) çok okuduklarını belirtmektedir. Ayrıca kelimenin kökünde devet etmek manasınında bulunduğu ve Kara'im isminin davet ediciler anlamına geldiği de ileri sürülmektedir.Müntesiplerine kutsal metinlerin çoçukları manasında Benei Mikra , Ba'ale Mikra isimlerini de verilmiştir. Kara'im ismi Arapça 'da Karrai, Karra'un , Kuman -Kıpçak Türkçesinde Karaylar, Batı dillerinde Karaite, Caraime gibi kelimelerle karşılanmıştır.
Mezhebin doğmasında bir takım dini siyasi ve içtimai sebepler etkili olmuştur. Irak bölgesinin İran ve Bizans'ın etki alanından çıkmasıyla mabedin yeniden inşası ve Kudüs'e dönüş gibi Mesihi beklentiler hayal kırıklığına dönüşmüştür.Sosyal ve ekonomik problemler yaşayan bölgedeki Yahudi topluluğu, kendilerini Abbasi halifesine karşı temsil eden cemaat başkanlığının ve Talmud akademilerindeki alimlerin tavırlarından rahatsız olmuşlardır.Abbasilerin Irak'ın kuzeydoğusundaki dağlık bölgeleri iskana açmasıyla Yahudiler farklı mülteci etnik unsurlarla bir arada yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu hususların , geleneksek Yahudiliğe karşı Anan ben David atarfından sadece yazılı Tevrat'ın dinde kaynak olduğunu savunan bir yapılanmanın ortaya çıkmasına yol açtığı ifade edilmektedir.
Rabbani kaynaklarına göre . 8.yüzyılın ikinci yarısında Irak'ta ki Yahudi toplumunun başkanı İshak Harkavi'nin ölümü üzerine Talmud akademisinin ileri gelenleri cemaat başkanlığı için , yaşça büyük ve daha bilgili olmasına rağmen Anan'ı değil mütavazi bir kişiliğe sahip olan kardeşi Hananiah'ı tercih etmişlerdir. İtirazı üzerine Abbasi hailfesi tarafından hapse atılan Anan , kendisini Halifeye affettirdikten sonra Talmudçu geleneğe karşı kendi din alayışını belirlemeye ve taraftar toplamaya başlamıştır. Rabbaniler'in bu iddiasına karşılık Kaufman Kofler , Karailiğin sadece şahsi ihtiraslar sonucu ortaya çıkmış bir muhalefet hareketi olarak görülmesininin doğru olmadığını , Talmudçuluğa karşı gelişen tabi bir bir reaksiyon olarak kabul edilmesini belirtmiş, bu mezhebin Tanah'ın yegane dini otorite oluşuna vurgu yaparak Yahudilik tarihinde kutsal metne yönelik , çalışmalara ivme kazandırdığına da dikkat çekmiştir. Rabbani anlayışına muhalefet eden daha önceki mezheplerden etkilendiğini söyleyen bu yeni hareket , 8. yüzılda Müslümanların hakim olduğu coğrafyada önce Ananniye adıyla ortaya çıkmış , 9. yüzyılın ilk yarısında ise Karaim ismini almıştır.
Karai kaynaklarına göre Anan , Rabbani anlayışına karşı faaliyetlerine başlayınca baskı ve işkenceye maruz kaldığından Halife Mansur 'un izniyle Bağdat'tan ayrılarak Kudüs'e yerleşti. Taraftarlarından bazıları Filistin , Suriye,Mısır, Bizans , İran , Ermenistan ve Kafkasya'ya dağılarak bu yeni hareketin probagandasını yaptı. Anan'dan sonra 9. yüzyılda yetişen güçlü şahsiyetler kendi aralarında ayrılığa düşmekle onun hareketini bir mezhep haline dönüştürdüler. Karailiğin ilk filizlendiği yerler İran, Ermenistan ve Kafkasya bölgeleridir. 9. yüzyılda yaşayan ve Karai adını ilk defa kullanan Benjamin en-Nihavendi ve öğrencisi Daniel el-Kumusi İran Karailerinin yetiştirdiği önemli şahsiyetlerdendir.
Kudüs, Filistin ve Suriye bölgelerinde Karailik 9. yüzyıla kadar yayılmaya devam etti. Suriye'deki Karailerin bir kısmı 10.yüzyıldan itibaren Bzans topraklarına göçtü. 1099 yılında Haçlılar Kudüs'ü işgal ettiklerinde Rabbani Yahudilere yaptıkları zulmü Karailere'de uyguladılar , bunun üzerine cemaatın büyük bir kısmı Mısır'a ve Kuzey Afrika'nın diğer bölgelerine doğru ilerledi. 11. yüzyılda Karailiği benimseyen bir Yahudinin gayretiyle Karailik İspanya'da yayıldı, ancak 12.yüzyılda İspanyollar 'ın baskılarıyla Karailer bölgeyi terketti.
Bizans Karailiğinin aslını Irak, Filistin ve Suriye 'den 9. yüzyılda başlayan ve 10.yüzyılda yoğunlaşan göçler oluşturmuş , zamanla onlar yerli Rum unsurlarada katılmıştır. İstanbul Osmanlıların eline geçince Karailik için önemli bir merkez haline gelmiş ve Edirne, Kocaeli, Kırım giğbi bölgelerden göçler gelmiştir. 11. yüzyılın sonlarında başlayatan 12.yüzyılıda kapsayan dönemde Bizanslı Karailer Kudüs'e gidip Arapça ve İbranice öğrenerek Arapça Karai kaynaklarıı İbraniceye tercüme etmilerdir. Aynı dönemde yaşayan ve Karailiğin esasları belirlemeye çalışan ilk alim olduğu kaydedilen Judah ben Elijah Hadassi'nin Eshkol ha-Kofer adlı eseri Karailiğin önemli ansiklopedik kaynaklarından biridir.
Özellikle 15. yzüyılın ikinci yarısından itibaren Kırım Karaylarından İstanbul Karaim cemaatine sürekli katılmalar olduğu gibi Balkan Karailiğinide daha çok Kırım'dan takviye edilmiştir. Ayrıca Macaristan'daki Kabar Türkleri de zamanla Trakya cematlerine katılmışlardır. Kırım'dan İstanbul'a göç eden Aaron ben Josep(ö. 1320) adlı Karai alimi Sefer Mihbar adlı tefsiriyle tanınmıştır. Karailerin İbn Meymun'u olarak adlandırılan Aaron ben Elijah (ö. 1369) Mutezile ve Aristo felsefiyle beslenen teolojik görüşlerini yansıttığı Gan Edenn ve Keter Torah adlı tefsiriyle dikkat çekmiştir.
Bizans Karailiğinin temellerini Yahudi göçmenlerle yerli Rumlar oluşturmuşsa da zamanla Kuman ve Kabar unsurların ağırlıklı olduğu Balkan Karailiği ve Kırım Karayları İstanbul 'da Eminönü, Karaköy ve Hasköy'ün yanı sıra Fener, Balat ve Üsküdar'da cemaatler halinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Zamanla küçülerek toplu halde Hasköy'de yaşarken 1918 yangınından sonra şehrin muhtelif semtlerine dağılmışlardır.
Kuzey ve Güney Rusya Karaylarına gelince Hazarlar'ın Karailiği kabul etmesini 8. yüzyıl ortalarında Bizans'tan sürülen Yahudi göçmenlerin sağladığı ve 10. yüzyılda Bizans'tan Hazar ülkesine göçlerin gerçekleştirildiği, dolayısıyla güney Rusya ve Kırım 'da Karailiğin 8.yüzyıl ile 10.yüzyıllar arasında girmiş olabileceğini ileri sürülmüştür. Öte yandan Hazar Hakanı Bulan'a Karailiği kabul ettiren İshak Sangari'nin önce Hazar ülkesinde faaliyet gösterdiği, ardından Kırım'a geçerek oraya yerleştiği belirtilmektedir. Karailik Hazar ülkesinde ve Kırım'da muhtemelen aynı anda yayılmıştır. 14. asırda da Litvanya ve Polonya'ya göç etmiş, bugünkü Doğu Avrupa Karay cemaatinin temellerini atmıştır.
10-12.yüzyıllararası altın çağını yaşayan Karailik Haçlı seferlerinden sonra zayıflamaya başlamıştır. Rusya'da Yahudiler üzerinde yoğunlaşan baskılar, Karailer'e yansımış, özellikle 1927 Bolşevik ihtilalinin ardından Kırım , Litvanya ve Polonya'da yaşayan Karaylar Amerika, Orta ve Batı Avrupa ülkelerine gitmek zorunda kalmışlardır. II. Dünya Savaşı sırasında çok sayıda Karay Türk'ünün başta Sibirya olmak üzere Sovyetler Birliğinin çeşitli bölgelerine sürüldüğü bilinmektedir.
Günümüzde Irak, İran , Suriye , Kuzey Afrika , İspanya, Hindistan, Çin ve Mancurya gibi ülkelerde Karai cemaatleri kalmamıştır. İstanbul'da yaklaşık yüz kişilik cemaat dışında Anadolu ve Trakya'da da Karai bulunmamaktadır. İsrail ve Kahirede Karailer küçük cemaatler halinde varlıklarını sürdürürlerken 1948'deki savaştan sonra Mısır'dakilerin çoğunluğu İsrail'e geçmiş , bir kısmı Avrupa ve Amerika'ya göç etmiştir. Toplam nufusları kesin olarak bilimemekle birlikte 1000'li rakamlarla ifade edilen Karailerin büyük çoğunluğu günümüzde eski Sovyetler Birliği topraklarında ve Polonya'da yaşamakatadırlar
İstanbul'da Karaimler
Bugün İstanbul'da az sayıda Karaim yaşamaktadır. Şehirde Doğu Roma döneminden beri bir Karaim nüfusu olmuştur. Hasköy'de Doğu Roma döneminden kalma Karaim Sinagogu (Kal Ha Kadoş Be Kuşta Bene Mikra) adında bir sinagogları vardır. Bu sinagog 1536'da büyük bir onarımdan geçmiş, ancak 1774 yangınından sonra 1800'de yeniden inşa edilmiştir. Bu sinagog, cemaatinin azlığından dolayı ancak bayramlarda ve özel günlerde açılmaktadır.
Karaimler 17. yüzyıldan itibaren yoğun biçimde Kırım'a göç etmişlerdir. İstanbul'da 40-50 kadar aile kalmıştır.