Arama


_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
21 Haziran 2011       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

VİRÜS

Ad:  Virüs.JPG
Gösterim: 2483
Boyut:  20.3 KB

Bulaşıcı hastalıklara yol açan çok küçük boyuttaki canlı varlık, mikroorganizma.

Bugüne kadar saptanabilen 600 virüsten 300'ünün insanlarda hastalık yaptığı anlaşılmıştır. Virüsler, bakterileri tutan çok sıkı süzgeçlerden geçerler ve normal mikroskoplarla görülmezler. Virüslerin varlığı hakkında ilk kanıtlar 1898'de Löffler ve Frosch'un çalışmalarıyla ortaya çıktı. Daha sonraki yıllarda, ültrasantrifüj ve elektron mikroskobu yardımıyla virüslerin ayrılması ve görülmesi mümkün oldu.

Virüslerin çapı, çeşitli kolodyum süzgeçleriyle ölçülebilir. Buna göre virüsler 10 ile 300 milimikron (milimetrenin milyonda biri) arasındadır. Sözgelimi, bakteriofajlar 10-50 milimikron, çocuk felci virüsü 15 milimikron, çiçek aşısı virüsü 175 milimikron ve uçuk virüsü 300 milimikrondur. Elektron mikroskobuyla yapılan incelemeler virüslerin tanecikler hâlinde olduğunu göstermektedir.

Virüsler, diğer bakteriler gibi bilinen ortamlarda üremezler; üremeleri için canlı dokulara gereksinim vardır. Virüsler -20° C sıcaklığa dayanıklıdırlar; ancak az çok yüksek sıcaklıklara dayanamazlar. Doku kültürlerinde saf virüslerin büyük oranda üretilmesi, hem aşı yapımını kolaylaştırmış hem de virüslerin kimyasal ve fiziksel yapılarının incelenmesini sağlamıştır. Yapılan çalışmalar her virüsün, nükleik asit, protein ve yağdan oluşan tek tanecikler olduğunu ortaya koydu. Çekirdekteki nükleik asit, ribonükleik asit (RNA) ya da dezoksiribonükleik asit (DNA) zincirinden ibarettir. Bu nükleik asit zinciri, virüsün kalıtımsal niteliklerini içerir ve protein kabuğuyla korunur.

Her virüs türünün proteini ayrı olduğundan protein tanımlanmasıyla kolaylıkla virüs tanımlanmasına geçilebilir. Ancak bu proteinler diğer hücrelerde olduğu gibi virüs tarafından üretilmez; virüs girdiği hücrelerden edindiği enzimlerle, aminoasitler gibi hammaddeleri kullanarak proteini oluşturur. Buradan, virüslerin ancak taşıyıcı bir hücre içinde asalak olarak yaşayabilecekleri ortaya çıkar.

Virüs, yeni bir organizmaya girdiğinde taşıdığı kabuğu kaybederek, yeni hücredeki DNA ya da RNA zincirinin yerini alır ve metabolizmaya katılır. Bu şekilde içinde bulunduğu organizmaya az ya da çok zarar verir. Verdikleri zarar fazlaysa içinde bulundukları hücre ölür; bu arada virüs bu hücreden edindiği yeni kabukla bölünmelere uğrayarak yeni hücrelere doğru yayılır. Grip, kabakulak, kızamık, çiçek, nezle, sarıhumma gibi bulaşıcı (intani) hastalıkların etmeni bu çeşit virüslerdir.

Kimi virüsler, içinde bulundukları hücrenin ölümüne sebep olmazlar, ancak bu hücreler virüsün nükleik kısmını içlerine alarak anormal bölünmelere uğrarlar ve urları (kanser) ortaya çıkarabilirler. Vücudun virüslere karşı ortaya çıkardığı koruyucu unsurlar (antikorlar) virüslerin kabuklarını etkileyerek yok olmalarını sağlar. Virüsler çeşitli hücrelerin yalnızca bazı dokularının protoplazmasında yaşayabilirler. Çiçek, afthumması, siğil, uçuk gibi hastalıkların virüsleri dışderi dokusunda; çocuk felci, kuduz, ansefalit gibi virüsler sinirdokularında yaşarlar. Kimi zaman dışderi virüsleri ikinci aşamada sinirdokularında yaşayacak özelliğe kavuşurlar ve sinir hastalıklarına yol açarlar. Virüs hastalıklarından korunmak için ölü virüslerden hazırlanan çeşitli aşılar başarılı olmuştur: Kuduz, çocuk felci, sarıhumma aşıları gibi.

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Baturalp; 21 Ağustos 2017 15:32 Sebep: başlık düzenlendi. resim eklendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.