Arama

Trabzon - Tek Mesaj #8

Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
8 Temmuz 2011       Mesaj #8
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye

Of, Trabzon


Of
, Trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan bir ilçedir. Halkının önemli bir bölümü Türkmen Çepnilerden ve Gürcistan'dan gelen Kumanlardan oluşur. İlçe toprakları Karadeniz kıyısında engebeli alanları kaplar. İlçe, Trabzon-Rize karayolu üzerindedir. Fındık ve çay en önemli geçim kaynağıdır. Mısır tarımı da yapılır. İl merkezine uzaklığı 56 km, eski adı Solaklı, yüzölçümü 511 km2, ilçe nüfusu 66.737, merkez nüfusu 22.429 (1997). Arazisini Of'tan Karadeniz'e dökülen Solaklı, Baltacı ve İyidere derelerinin aşağı havzaları oluşturur. İlçenin güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi ve kuzeyinde Karadeniz bulunur. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında daha büyük bir yüzölçüme sahip olan ilçenin sınırları 1948 yılında Çaykara'nın, 1990 yılında da Hayrat'ın ilçe olmasıyla daralmıştır. Of, ülkenin yönetiminde söz sahibi olan birçok siyasetçi ve bürokrat yetiştirmiştir. Tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik olarak zengin bir ilçedir.

Etimoloji

Ophiussa veya Ophiusa Eski Yunancada "yılanların yaşadığı yer" anlamına gelmekte olup başta Portekiz, Rodos ve Marmara Denizi'ndeki Avşa adası olmak üzere çok sayıda yerleşim antik çağda bu adı taşımıştır. Gerçekte Antik çağ yazılı kaynaklarında Of "OPIUNTE" adıyla geçmektedir ve eski Lazca "OPUTHE" (Yerleşim yeri; köy) anlamını ifade eder. Trabzon Of ve hinterlandında Lazlarin arkaik öncülleri olan Kolhis veya Tzan kabilelerini yaşadığı tarihsel tanıklıklarla sabittir.

Ad:  trabzonof.jpg
Gösterim: 786
Boyut:  60.0 KB
Tarihçe
Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bölge tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Halbuki bölgeye Yunan kolonileri gelmeden önce birçok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede yerli kavimler bulunmakta idi. Bu insanlar muhtemelen en eski çağlardan beri bu toprakların yerlileri olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşamaktaydılar. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni idareleri, yerli halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan yerli kabileler bağımsız topluluklar olarak yaşamışlardır.

Bölge, Roma İmparatorluğunun parçalanmasıyla Doğu Roma olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hakimiyet, 1204 yılında Latinlerin İstanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine Bizans İmparatorluğunun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların kurmuş olduğu Trabzon Rum Devleti'nin egemenliğinde kalır. 4. yüzyıl başlarında Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmi din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı. Daha önce Doğu Karadeniz'de yaşayan kavimler de Hıristiyanlığa geçmeye başladılar. Hıristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmi dili olan Yunanca'yı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10. yüzyıldan sonra Papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. Zira Papazlar "İncil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. İzlenen bu Bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük bir çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asimile olmasına neden olmuştur.

12. asırda Çepni Türkmenleri Doğu Anadolu üzerinden göç ederek Doğu Karadeniz'e yerleşmiştir. Trabzon'un batı bölgelerine yerleşen Çepniler den Trabzon'un doğusuna da yerleşmeler olmuş ve bu gün dahi Trabzon'un Çaykara ilçesinde soyadı Çepni olan aileler mevcuttur. Bölgenin asıl unsurları kuman kıpçaklarıdır. Gürcistan'dan bütün karadenize dağılan kumanlar Of bölgesine yoğun olarak yerleşmiştir.

Kumanlar Gürcistan'da uzun süre kaldığından hristiyanlığı benimsemişlerdi Of ve çevresi 1461 yılında Trabzon'un Fatih tarafından fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğunun eline geçmiştir. bu tarihten sonra gittikçe Müslümanlaşmıştır. Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valiliği sırasında da yoğun kuman iskanları ile nüfusu artmıştır. 1717 yılında Rizeli kuman soylusu Tuzcuoğlu isyanında Tuzcuoğlu Memiş Ağa, kaçarak Oflulara sığınmışlar, Osmanlı Ordusu Ofluları kırmaya başlamasına rağmen kendilerine sığınan Memiş Ağa teslim edilmemiştir. Ancak Memiş Ağa kendi isteği ile Ofluların kırılmaması için teslim olmuştur. Yunan Kaynaklarında belirtildiğine göre 1912 yılında Of'taki Rum nüfusun oranı ancak yüzde 1 olmuştur.

Oflular bölgenin tarıma elverişli olmayışı nedeniyle ya gurbete ya eğitime yönelmişleridr. bu doğrultuda koskoca Osmanlı İmparatorluğunun din adamı yetiştiren müesselerinin çoğu İstanbul'dan sonra Of'ta olmuştur. Oflu hocalar kaybolmaya yüz tutmuş din ilimlerini tekrar canlandırmışlar, Hazerfen Ahmet Çelebi gibi uçan yedi Türkten üçü Oflu Hocalardan olmuş, en dakik saat bulma aletlerini yapmışlar ve uygulamışlar,Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk'ü desteklemişler, İstanbul'da en büyük medreselerde müderrislik yapmışlar, padişaha kafa tutmuşlar, Mehmet Akif'in şiirlerine konu olmuşlardır. Türkiyenin her yerinde Oflu Hocalar simge olmuşlar, şarkılara, fıkralara konu olmuşlar, Of dışında bir çok yerde Oflu Hoca mezarları yatır haline dönüşmüştür. Bölge 1929 yılında pek çok köylünün ölümü ve evini kaybetmesine yol açan ve Of felaketi olarak nitelendirilen bir sel baskını yaşamış ve halkının bir bölümü Maçka ilçesine göç etmek zorunda kalmıştır.

Yönetim

Of Belediyesi 1874 yılında kurulmuş köklü bir belediyedir. Of'un en büyük bulvarı olan Atatürk Bulvarı, Başkan İsmail Sefa Sarıalioğlu tarafından yapılan düzenlemede pek çok kişinin haklarından feragati sayesinde oluşmuştur.1976-1979 Yılları Arasında Fatsa Belediye Başkanlığı yapan Nazmiye Komitoğlu'nun ardından Karadenizde göreve gelen ikinci bayan belediye başkanı olan Semahat Sarıalioğlu 1998-1999 yılları arasında şehirde görev yapmıştır. 1999-2011 yılları arasında belediye başkanlığı görevini Oktay Saral yürüttü.Oktay SARALın 2011 sseçimlerinde istanbul milletvekili seçilmesi üzerine bu görevi Murat SARAL devralmıştır.

İşgal ve Direnişler

Ruslar, 24 Şubat 1916'da Rize'yi, 15 Mart 1916'da Of'u, 18 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler. Ruslara karşı ilk önemli direniş Of ile Rize arasındaki Baltacı Deresinde olmuştur. Bu direniş yaklaşık bir ay sürmüştür. Of'un işgaliyle Solaklı Vadisinde bir direniş meydana geldi. Ruslar bu direnişi kırarak Soğanlı ve Demirkapı geçitlerinden Bayburt'a inmeyi düşünüyordu. Rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. Zira bölgenin gerçek sahipleri olan Türkler, Rus kuvvetlerine büyük kayıplar verdirdiler. Fakat sayıca üstün olan Ruslar bir süre sonra Çaykara'nın aşağı köylerini işgal etmeye başladılar. Yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru çekilmek zorunda kaldı. Bu çekilme sırasında direnişlerine devam etmişlerdir. Geri çekilen askerler Of'un bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan gönüllüler ile Trabzon Hapishanesindeki mahkumların da izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak katılmalarıyla Baltacı Deresinin batı yanında Ruslara karşı savunma hattı oluşturuldu.

Karadeniz Türkmenleri

1057 yılında da Türkmen/Çepni öncüler Horasan'dan kalkarak Harşit Vadisi üzerinden Doğu Karadeniz'e ulaşmışlar ve akınlarını kıyılara yoğunlaştırmışlardır. Sonuçta da 1072 yılında Trabzon Türkler tarafından fethedilmiştir. 3 yıl süren bu yerleşimden sonra Trabzon, yeniden Theodor Gavras tarafından geri alınır. 1280'li yıllarda Çepni Türkleri büyük bir kitle olarak Doğu Karadeniz Bölgesi'ne yerleştiler. Türklerin bu yoğun akınları Rumları kalelere çekilip sığınma zorunda bıraktı. Zaten buralarda yoğun Rum kitleleri yoktu. Bölge ağırlıklı olarak Hıristiyan yerlilerden oluşmakta idi. Bunu Trabzon Rum Devletinin resmi Kilise kayıtlarındaki yerli kişi isimleri ve bölgede yer alan bazı yerli kökenli yer adları kanıtlar niteliktedir. Bu Hristiyan yerlileri arasında çok miktarda Türkmen asıllı yerli de vardı.


Coğrafya

İlçe; toplam alanı 330 km², ortalama rakımı 10 metre olan, tabiatın bütün özelliklerini sergileyen, deniz ve karanın bütünleştiği eşsiz doğal güzelliklere sahip bir alan üzerinde kurulmuş şirin bir ilçedir. Trabzon'un yaklaşık 52 km doğusunda olan ilçenin, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi, güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır.

Yörenin en büyük akarsularından Solaklı Irmağı'nın taşımış olduğu alüvıyal yığıntıları kıyıda biriktirerek meydana getirdiği düz ve fazla geniş olmayan bir alan üzerine kurulmuş bir sahil yerleşim birimidir. Çaykara ve Of ilçelerini birbirine bağlayan karayolu ilçeyi ikiye ayırır. Daha eski yerleşim yeri olan Solaklı Deresi'nin doğusundaki merkez, genel olarak ilçedeki idari birimlerin yer aldığı alandır. Yeni yapılanmalarla Solaklı Deresi'nin batısındaki alan da gelişmiştir. Bu alan ilçe sakinlerince Kalyon Mevkii diye adlandırılmaktadır.

İlçenin yerleşim yerinin kuruluş alanı dar ve düz biçimde devam ettiği halde, hemen arka kısmında dağlar birden bire yükselmekte, geçişi ve yükselmeyi engelleyici çok eğimli bir dağ sisteminin geldiği dikkat çekmektedir. Bu heybetli yükselişle dağlar, yeşilin tonlarının hepsini sergileyen bir güzelliğe sahiptir. Güneye doğru gidildikçe bu renk armonisi çok daha dikkat çekmektedir.

İklim

Doğu Karadeniz Bölgesi'nin iklim tipi özelliklerine sahiptir. Yağışların her mevsimde bol olması ve sürekliliği, yöre iklimini etkiler. Yağışın en fazla olduğu dönem Sonbahar mevsimidir. Denizin düzenleyici etkisi termostat görevi gördüğünden, hem günlük, hem yıllık sıcaklık farklılıklarının fazla olması önlenir. Yaz aylarında fazla sıcak olmadığı gibi, kış aylarında da dondurucu soğuklar görülmez. Her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer. Ardındaki dağların birden yükselmesi dolayısıyla yamaç yağışları gerçekleşir. Rüzgarların esiş yönleri ve şiddet dereceleri mevsim özelliklerine bağlı değişiklikler gösterir. Genel olarak Lodos, Poyraz ve Kıble rüzgarları görülür.

Akarsular

İlçe yerüstü kaynakları bakımından zengin bir yöre özelliğindedir. Dağların denize paralel olarak uzanması yüzünden akarsular, sadece kuzeye bakan yamaçlardan denize doğru akar. Güneyde bulunan yüksek dağların yamaçlarından çıkan akarsular, sert akışlı, dar boğazlar içinden geçerek, derin vadiler boyunca denize ulaşırlar.

Başlıca akarsular;
  • Solaklı Deresi
  • Baltacı Deresi
  • İkizdere
  • İvyan (gelincik) Deresi
Bitki Örtüsü
Yörede bol yağış olmasından dolayı gür orman alanları mevcuttur. Yöredeki orman örtüsünün kendi kendini yenileyebilme özelliği vardır. Kesilen ağaçların yerine yenileri dikilmeden orman örtüsü kendi kendine büyüyüp gelişebilmektedir. Kıyı şeridinde orman yerine küçük ağaç toplulukları göze çarpar. Burada en yaygın çeşit olarak fındık, taflan, kızılcık, üzüm, muşmula, defne gibi küçük ağaçlar ile çalı ve sarmaşıklar yetişir. Bunun yanında narenciye ürünlerine rastlamak da mümkündür. Kıyı şeridinde nüfus yoğunluluğunun çok olmasından dolayı doğal bitki örtüsü tahrip edilmektedir.

Denizden 300-400 m yüksekliğe kadar olan yerlerde kızılağaç, meşe, kestane, ceviz vb. olan orman tiplerine rastlanır. Daha yükseklerde ormanlar alan ve büyüklük olarak birleşir. Dağların denize bakan ve daha nemli olan kuzey yamaçları daha yeşildir. Yükselti 600-800 m'yi aşınca yüksek dağların etek ormanları gözükmeye başlar. Bu ormanlarda en yaygın olan türler; kışın yapraklarını döken meşe, gürgen gibi ağaçlardır. Ancak bu tür ormanların önemli bir kısmı orman kazanmak amacıyla insanlar tarafından tahrip edilmiştir.

Yükseklik arttıkça dağ ormanları ortaya çıkmaya başlar. Bu yükseklik 1200 m'ye gelene kadar yapraklı ağaç çeşitleri ormanları meydana getirir. Bunlar arasında en çok meşe, kestane, şimşir, kızılağaç ve ıhlamur ağaçları göze çarpar. 1200-1600 m arasında orman çeşitleri yapraklı ve iğneli ağaçlardan oluşan karışık ormanlardır. 1600 m'den sonraki yükseklik kuşağında çam, ladin ve köknar gibi ağaçlardan meydana gelen iğneli ormanlar göze çarpar. Bu ormanlar 2000-2300 m'ye kadar uzanır. Daha yüksek yerlerde ormanlar kaybolur yerini çayırlar ve dağ otlakları alır. Genellikle sık ormanlar 1200-1600 m aralarında yer alır. 1600 m'den yüksek olan yerlerde en çok çam ormanları görülür.

Arazi Durumu

İlçenin yüzölçümü 330 km² olup, ortalama rakımı 10 m'dir. İlçenin önemli akarsuları Doğu Karadeniz Dağları'nın kuzey istikametinde doğup ilerledikçe yan kollar alarak büyüyen Solaklı, Baltacı ve İkizdere birbirlerine paralel olarak Karadeniz'e dökülür. Bu dereler ve yan kolları Karadeniz Dağları'nın ilçe sınırları içinde kalan bölümünü yine birbirlerine paralel şekilde bölmüştür. Böylece ilçe arazisi, sahilden güneye doğru giderek yükselen fakat doğu-batı yönünde birbirine hemen hemen paralel derin vadiler şeklinde engebeli bir konum içerisinde bulunmaktadır. Bu vadiler arasında yanyana uzanan sırtlar ya da yöre ağzıyla "Kıran"lar sıralanır.

İlçe güneyindeki bu dağlık bölgenin eteklerinde çeşitli yüksekliklerde plato ve yaylalar bulunur. Bu platoların kuzey yönlerinde denize doğru alçalan ve özellikle vadi yamaçlarında ormanlar yer almaktadır. Esasen bol yağış alan yöre, bitki örtüsü bakımından da zengindir. Hemen her çeşit ağaç, çoğunlukla da kendiliğinden yetişerek, bölgeye orman görünümü vermektedir.

Tarım

İlçede, nüfusun önemli bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır. Elde edilen başlıca tarım ürünü çaydır. Çay, ayrıca bölgenin başlıca geçim kaynağıdır. İlçe arazisinin engebeli oluşu (% 75) bölgede modern tarımın yapılmasını engellemektedir. Bu da, toprağın ve iklimin elvermesiyle, çay tarımının önünü açmaktadır. Ayrıca fındık tarımı da bölgenin geçimini sağlayan tarım ürünleri arasındadır. Diğer üretilen ürünlerinin çoğu ticari amaçla değil, kendi aile ihtiyacını karşılayacak şekilde üretilmektedir.

Başlıca ürünler: Çay, fındık, mısır, patates, kara lahana, fasulye, kabak, elma, armut, erik, üzüm, incir, kiraz, kestane, karayemiş, narenciye ve kivi'dir. Son zamanlarda özellikle kivi üretimine özen gösterilmekte, üreticiler devlet tarafından teşvik edilmekte ve desteklenmektedir. Kivi, çaya alternatif ürün olarak yetiştirilmektedir.

Hayvancılık

  • Sürü hayvancılığı olmamakla birlikte, ahır hayvancılığı şeklinde büyükbaş hayvancılık,
  • İç kesimlerde küçükbaş hayvancılığı, koyun ve kıl keçisi yetiştiriciliği,
  • Kümes hayvancılığı, tavuk, kaz, ördek, tavşan yetiştiriciliği,
  • Denize komşu olması ve Karadeniz'in verimliliği, ayrıca akarsularda yetişen tatlı su balığı avcılığı ile, balıkçılık,
  • Bitki çeşitliliği, çiçeklerin bol olması, çok sayıda meyve ağaçları bulunması dolayısıyla, arıcılık bölgede yapılan başlıca hayvancılıktır.
MsXLabs.org & MORPA
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 17:00
🌘 🚀